Medya’nın ateşle imtihanı

A -
A +
Zor zamanlar insanların ve kurumların test edildiği zamanlardır. Hain hainliğini, mert mertliğini ortaya koyar. Geçmişte darbelerin ve darbecilerin en büyük destekçisi basın, üniversiteler ve yargı olmuştu. Özellikle medya darbe öncesi sürekli iktidarı yıpratmak ve itibarsızlaştırmak için fırsat aramış darbe sonrası da haysiyet cellatlığı yapmıştı.
15 Temmuz hain darbe girişiminde bu defa medya, millî ve yerli bir duruşla darbecilerin karşısında yer aldı. Darbe teşebbüsünün başladığı ve milletin darbecilerin defterlerini dürdüğü uzun saatlere bakın, darbenin seyrinin nasıl değiştiğinin hikâyesinde medyanın tarihinde ilk defa darbeye nasıl takoz koyduğu görülecektir. 
Türkiye’nin sivil siyaset kurumları neredeyse her on yılda bir darbeler ve muhtıralarla tarumar edildi. Bu askerî müdahalelerin gerekçeleri farklı olsa da yöntemlerindeki benzerlik, darbecilerin önce darbeyi yapıp, sonra medya aracılığı ile halkı bilgilendirmeleri oldu. Geçmiş darbelerin hiçbirinde darbeciler hareketlerine meşruiyet arama lüzumu bile duymamış, ne halk ne de medyatik kurumlar ve sivil siyaset temsilcileri darbeleri darbecilere karşı sorgulama cesaretini gösterememiştir.
Darbelerin siyasi, sosyal ve ekonomik etkilerini, gerekçelerini sorgulayacak çalışmalar ancak yıllar sonra darbeciler tehdit olmaktan çıkınca mümkün olabilmiş, hatta medya darbeciler yerine sivil siyaset temsilcilerini sorgulamayı tercih ederek “size emanet edilen halk iradesini gasbeden darbecilere neden kolayca teslim ettiniz, direnmediniz?” diyerek sorgulamasını yapmıştır.
Türkiye siyaseti tarihinde ilk defa bir darbe teşebbüsü halk tarafından sosyal medya tarafından da desteklenen özel TV kanalları aracılığı ile haberdar edilmiş, halk kendi siyaset kurumlarını tehlikede görünce kendi hayatını ortaya koyarak sahip çıkıp darbeyi engellemiştir. Medya imkânları bir darbe teşebbüsünde ilk defa demokrasi lehine darbecilere karşı kullanabilmiş, halk iradesini teslim ettiği iktidarı, darbecilere yem etmemiştir.
15 Temmuz gecesi darbeciler algı yönetimi yapmak için sadece tehditle TRT ekranlarında okutabildikleri uyduruk bir bildirinin dışında hemen hiçbir kanalda kendilerine yer bulamadılar aksine direnç ve direnişle karşılaştılar. Sokaklarda kan akarken, TBMM bombalanırken, darbeciler stüdyoları basmak için kapılar zorlarken canlı yayında Sayın Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar ile kurulan canlı bağlantılarla onların demokrasiye sahip çıkın davetleri millette de karşılık buldu.
15 Temmuz darbe girişiminin fitili ateşlendiğinde Genelkurmay’a 30 metre mesafeden olaylara tanıklık eden kalkınma Bakanı Lütfü Elvan medyanın darbeyle girdiği kavgadan bu defa yüz akıyla çıktığını ifade ederken “medya 15 Temmuz’da ön planda idi. Özellikle özel televizyon kanalları dik bir duruş sergiledi, darbecilere karşı dik durdular. Özellikle TGRT’ye teşekkür etmek istiyorum. O sahtekârların, hainlerin, darbecilerin zorla yayınladıkları bildiriyi bile yayına almadan, yayınlarına darbeye karşı devam ettiler. Medya 15 Temmuz gecesi inanılmaz bir sınav verdi ve bu imtihanı başarı ile geçti.” demişti.
İki asırdır yaşadığımız medeniyet krizinin, tepemize binen darbelerin fitne tohumları medya tarafından atılmıştır. Çünkü medya, iktidar ve hâkimiyet kurma aracıdır. Medyanın gücü fark edilmediğinde, ne iktidar olunur ne iktidarlar korunabilir. İktidarlara ayar, darbecilere yol veren, millete kimlik ve kültür dayatan sömürgeci medya 15 Temmuz’da iflas etti.
İşgalcilerin egemenlikleri kitleleri ayarttıkları medya ile olmuştur. Savaş önce medya üzerinden kazanılır. 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.