Erken seçim seviciler

A -
A +
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın iç ve dış politikadaki tartışılmaz üstünlüğü “erken seçim” dedikodularından çıkacak kaostan beslenen ve umudunu erken seçime bağlayan siyaset dışına atılmış siyasetçi, hengameden vurgun yapmak isteyen finansörleri, spekülatif yazı üreten kalemşorların beklentilerini boşa çıkardı. "Acaba bir erken seçim mi olacak? AK Parti erken seçim için start mı verdi diye konuşanlar da var?" sorusuna Erdoğan’ın cevabı net oldu: “İşimize bakalım. Erken seçim yaparsak, bu israf olur. İşimize bakmamız lazım.”
Erken seçim siyaset hayatında yeni bir siyasi iradeyi piyasaya sürmek için suni doğum sancısı gibidir. Önce siyaseten rahatsızlık sonra şoklamayla erken doğum. Nakavttan kurtulmak için hakem kararıyla yarıda kalan boks maçı gibi bir şeydir erken seçim kararı alınması. Genelde iktidara tek başına gelmek için yeterli milletvekili sayısını çıkaramayan partilerin hır çıkarıp, uzlaşamayarak, koalisyon kurulmamasına bağlıdır. Uzlaşamayan partiler hükûmet kuramadığından, erken seçim kararı alınır.
İktidar partileri için uzun süreli iktidarda kalmanın getirdiği temel sorun “metal veya mental” yorgunluktur. Her şeyin bir sonu vardır diyen muhalefet umudunu geçmiş iktidarlardaki gibi iktidar partisinde çıkacak çatlaklara bağlıyor. AK Parti’nin farkı bu durumun farkında olması ve teşkilatlar üzerinden başlayarak sürekli kendini yenilemesi. Muhalefet ise kendini değiştireceğine AK Parti'nin değişmesini izliyor.
Muhalefetin gözü 16 Nisan referandumunda ‘Hayır’ oylarının fazla dikkat çektiği üç büyük kent, İzmir ile birlikte İstanbul ve Ankara’da. İktidarın bu illerde yerel seçimde tökezlemesini ve sonuçların genel seçimlerini yansımasını bekliyor. Atletli Kılıçdaroğlu 16 Nisan’da çıkan partisinin oyunun iki katı muhalefet bloku oyunun CHP’yi temsil ettiği rüyasına seçmeni inandırmak istiyor. Oysa seçimin neticesi üzerindeki en güçlü belirleyici muhalefet politikaları değil yine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçime kadar olan süre içinde uygulayacağı operasyonlardır.
AK Parti'nin siyasete giriş hamlesi “Demokrat Muhafazakârlık ve kalkınma ilkesi” üzerine oturuyordu. Bu toplum tarafından anlaşılabilir bir ilkedir. Türkiye’de yaşanan adaletsizliklere ve baskılara karşı bu ilkelerle başlayan yolculuktan ne AK Parti ne de millet vazgeçilmiş değil. Hak ve adalet, geçim şartlarının iyileştirilmesi, dış dünyada itibarın artması ihtiyaç duyuldukça başvurulan şeyler değildir. Her zaman ihtiyacımız var. Ne var ki insanlar ve kurumlar gibi siyasi organizasyonlar da bazen varlık sebeplerinden uzaklaşma riskine maruzdurlar.
Bir siyasi lider için bu yorgunluğa düştüğünü fark etmek ve kendi teşkilatları üzerinden böylesine operasyonları kararlılıkla yürütmek çok geniş bir ufuk ve öz güven ister. Özellikle son bir yıldır bu riski fark eden sayın Cumhurbaşkanı, AK Parti misyonunu taşıyan teşkilatlardan başlayarak emanet edilen yerel yönetim kadroları üzerindeki bu tehlikeyi fark ederek parti kurmayları ve bizzat teşkilatlarını kendisi uyarmakta ve revizyona gidilmektedir. Aynı kavşağı merhum Turgut Özal ANAP elden çıkarken fark etmiş ama operasyon yapamamıştı. Eğer Özal siyasete sahanın en alt kademelerinden görev yaparak gelseydi operasyona tepeden değil temelden müdahale ederdi. 
Şimdi AK Parti’nin yürüttüğü il ve ilçe teşkilatları ile yerel yönetimlerdeki değerlendirme ve değişiklerde sadece kamuoyu algıları, başarı-başarısızlık karneleri değil varsa yolsuzluk raporları da masaya konuyor. 16 yıl gibi siyasi hayatımızda daha önce başarılamamış bir süre iktidarı elinde tutan iktidar partisi kendini böylesine hesaba çekerken neden milletin kendisine iltifat etmediği sorusunun cevabını hâlâ kendinde aramayan bir müzmin muhalefet var.
Açıkçası şu, sürekli milleti borçlandıran bir muhalefet cephesi ile millete borçlu olduğunu ifade ile eksiğini gediğini tamire çalışan bir iktidar 2019 seçimlerine hazırlanıyor. Hangisi başarıya daha yakın?
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.