Bütün yaptığımız, samanlıkta iğne aramakmış!..

A -
A +
06.09.1988 günü Erzincan’ın kuzey yamaç köylerinin birinde arazi ihtilafı yüzünden arbede çıktığı belirtilerek yapılan sahte ihbarla jandarmadan yardım istenir. Vakit ikindi suları ve dokuz kişilik bir birlik arbedeyi önlemek üzere Alp Jandarma Karakolundan hareket eder. Yolun Dereşoran Vadisi içine düşüp güçleştiği yerde pusu atan teröristler askerî aracı çapraz ateş altına alır. Aracın zırhlı olmaması ve geçirgen yapısı nedeniyle çatışma eşit şartlarda olmaz ve dokuz er şehit düşer.
Olayı müteakiben yapılan geniş çaplı arazi taraması da beklenen sonucu vermedi ve Dereşoran baskını benzer pusu olaylarının da sonuncusu olmadı. Şehit erlerin isimleri Kemah köylerindeki okullara verilirken, bu pusu olayı da terörle mücadelede uzun yıllar unutulmayan ve esefle içimizi kanatan bir hatıra olarak yer aldı...                    
Terörle mücadelede geçmişte eksik olan neydi?
Terörle mücadelede devletin üstünlüğü istihbarat ve teknik üstünlük olması gerektiği sürekli söylendi ama bu üstünlüğü ele geçirmek için yaklaşık çeyrek asır beklemek zorunda kaldık. Terörle mücadelede zırhlı araçlar, gece görüş dürbünleri, mobil birlikler ve kullanılmaya başlayan SİHA, İHA ve İKU’lar (İnsanlı Keşif Uçakları), PKK’nın belinin kırılması ve eylem yapma kapasitesinin minimize edilmesinde büyük katkı sağladı. PKK’lılar değil karakol basıp, pusu atmak artık burnunu mağaradan dışarı çıkaramıyor. Çıkardığı an İHA ve SİHA’lar havadan onları görüyor, ya vuruyor ya da operasyon için bilgi iletiyor.
Ne var ki, terörle mücadelede alınan bu ciddi mesafe içeride ve dışarıda bazı çevreleri rahatsız etmiş görünüyor. Bu defa da bazı muhalefet partileri teröristlere düzenlenen operasyonlar üzerinden Silahlı İnsansız Hava Araçlarının (SİHA) kullanımına karşı kamuoyu oluşturma mücadelesine girdiler. PKK ile mücadelede büyük etkisi olan Silahlı İnsansız Hava Araçlarına (SİHA) yönelik PKK medyasından gelen tepkilere bu defa CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da katıldı. TBMM’de düzenlediği basın toplantısında “Eskiden JİTEM vardı, şimdi aynı görevi SİHA’lar yapıyor. Böyle yöntem hukuk devletinde olmaz ancak savaşta olur; savaşın da kuralları var” diyerek  terör örgütüne ağır darbeler indiren Silahlı İnsansız Hava Araçlarından (SİHA) rahatsız olduğunu söyleyerek yeni bir tartışma başlatmak istiyor.
Tanrıkulu acaba “savaşın kuralları” derken asılsız ihbarları, yollara mayınlar döşemeyi, askeri vadilerde pusuya düşürmeyi mi anlıyor?
Özel Kuvvetler eski subayı ve güvenlik uzmanı Abdullah Ağar “Eskiden askerî operasyonlar birliklerin arazi taraması şeklindeydi ve sonuç alma oranı düşük olurdu, şimdi İHA’ların verdiği koordinatlara nokta operasyonu yapılıyor ve teröristler tam isabet imha ediliyor. Eskiden arazi taramasından birliklerine dönen yorgun askerler terör örgütü tarafından pusuya düşürülürdü, şimdi PKK saldırı düzenleyemiyor. PKK’nın 50 ve 100 kişilik gruplarla karakol baskınları yaptığı dönemler tarihe karıştı. Bir iki kişilik gruplar hâlinde dolaşıyorlar, onlar da SİHA’lar tarafından tespit edildiğinden mağaradan dışarı burunlarını çıkaramıyorlar” diyerek İHA ve SİHA’ların terörle mücadeledeki katkısını özetledi...
PKK terör örgütü vuruldukça sesin Almanya’dan BBC’den gelmesi anlaşılabilir bir şey de; terörle yapılan mücadeleyi göz ardı edip ölenlerin sivil olma ihtimali üzerinden binbir dram üretmeye çalışan içeridekilere ne demeli?!.
PKK terör örgütünün yol açtığı dramları örtbas ederek terörizmin avukatlığına soyunanlara hak ettikleri soruyu İçişleri Bakanı Süleyman Soylu sordu: “SİHA’ların etkisiz hâle getirdiği teröristlerin gerçekten terörist olduklarının belgelerini Kandil’den mi alacaktık? İşte yaşattıkları dramlar, M. Salih Aslan’ın cenazesi, Mustafa... şehadeti, bu süre içinde toprağa düşmüş onca askerin şehadeti bu terörizmin belgesi olarak yeter de artar bile...”
Rahmetli Vali Recep Yazıcıoğlu’nun dediği gibi, şimdi daha iyi fark ediliyor ki, “Yıllardır uçsuz bucaksız vadilerde tarama diye, terörle mücadele ettiğimizi sanıyorduk, oysa bütün yaptığımız samanlıkta iğne aramakmış...”
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.