AK Parti MHP ittifakının temelleri

A -
A +
20. Asır üzerinde güneş batmayan Birleşik Krallığın sömürgelerini kaybedip küçüle küçüle sığındığı Ada’da üzerine güneş doğmayan bir devlet hâline geldiği çağdır. 21. Asır ise onun bakiyesi olarak kurulup azmanlaşan ABD ve üzerinde çöreklenmiş Siyonist çetelerin dağıldığı bir asır olacaktır.
Tarihte Moğol sürülerinin Asya’da yaptığı hunhar katliamlardan sonra arkalarında hiçbir medeniyet kalıntısı bırakmadan yok olup gittikleri gibi yeni kıta dışında son olarak Asya ve Orta Doğu’da yaptıkları zulüm, talan ve lanetten başka arkalarında bir şey bırakmayacaklar.
Son hamleleri Büyük İsrail projesinin önünü açmak için Suriye-Irak-İran üçgeninde Siyonizm’e uşaklık yapacak bir sömürge devletçiği kurma çabalarıdır. Önce PKK-PYD çekirdekli bir ordu kurup, tahkim edip eğittikten sonra bunu bu sömürge devletine yamayacaklar. Bu tehdidi boşa çıkarmak için Türkiye devleti de kendi güvenlik sınırını oluşturacak koridoru tahkim etme gayretindedir.
Yeni haritalar oluşturmanın başlangıç noktasında, Türkiye 15 Temmuz darbe girişimi ile denenen içeriden kuşatma hareketini boşa çıkarmanın hemen ardından iç siyaseti düzene sokma hamlesine başladı ve AK Parti-MHP ittifakı ile büyük bir mesafe kaydetti. Geçmişteki muhafazakâr oy tabanını tarumar eden küçük hesapların tuzağını bertaraf eden Sayın Devlet Bahçeli’nin ittifak için gösterdiği hamle hem kendisini hem dava arkadaşlarını gelecek nesillere örnek bir siyaset adamı olarak taşıyacak. Hiç şüphem yok ki onun bu ileri hamlesi 2019 seçimlerine MHP’yi sayısal olarak ve Meclis'te temsil gücü olarak da büyütecek.
Bu ittifak neyi temsil ediyor?
Soğuk savaşın hemen ardından yeniden şekillenen dünyada “hangi taraftasın” veya “sen kimsin” sorusuna Türk milletinin cevabıdır ve kadim değerlerini temsil etmektedir. Sosyal, politik, kültürel açıdan kendi medeniyetini terk etmeye ve başka medeniyetlerin takipçisi olmaya zorlandığımız acılı ve uzunca bir sürecin de sonudur.
Türkiye, kendi etik kodlarını hatırlamış, “kendisi olarak” bir yürüyüşe çıkmıştır. Bu yürüyüş; bir toplumu Diniyle, mirasıyla, kültürüyle Batıya teslim olmaya zorlayan yönetici elit sınıfların iflasıdır.
Bu ittifak aynı zamanda “sadece İslami değerlere saygılı kadroları içinde barındırmayan siyaseti destekleyen, Türkiye’ye savunma sanayi hamleleri için homurdanan ama İsrail’e ses çıkarmayan, dilediği ülkeye ambargo koyan ama kendisi için sınır tanımayan, petrolü olan ülkelere barış adına çöken ama Burma’da Müslüman katliamına göz yuman Batı’nın” da iflasıdır.
Bu ittifak kronikleşen “rejim tehdit altında” paranoyasının da iflasıdır.
Gerçek gücünü düşmanlarını tehditle tesir altına alarak gösteren Batı, bu ittifakla dışarıdan yönetim yeteneğini, hâkimiyetini ve siyaseti parçalama kudretini kaybetmiştir. Bu yolculuğu engellemek isteyen yabancı güçlerin ve içerideki taşeronların malzemesi olmak millete sırt çevirmektir. 1980 öncesi birbirine benzeyen, tabanı birbirine yakın partilerin didişmesinin açtığı hasarı ve Türkiye’ye maliyetini unutmadık...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.