Tereddüde lüzum yok

A -
A +
Anadolu da, olur olmaz yerde ortaya atılanları ikaz için “Cömert der maldan, yiğit der candan ederler” sözü çok söylenir. Ünlü Kral Lear oyununun provasında Kral rolünü oynayan aktör “Bu role alışkın değilim, beceremiyorum 'Kral Rolü'nden beni alın” deyince provayı seyreden Shakespeare “Hayır, sen oynamaya devam et, tekrarladıkça, izleyenler pohpohladıkça sen kendini Kral zannedeceksin…” demiş. Tekrarlanan şey, eğer sahne ve seyirci uygunsa başkası gibi davranmak ciddiye alınır insanın hakikati olur. Gerçeği fark etmek ise insana pahalıya mal olabilir. Siyasette “takoza kalkma” denilen çok kullanılır bir yoldur ve onun için “zehirleyenlerden uzak durun” diye bir kural var. Zaman çabuk geçiyor, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine iki yıldan daha az bir süre kaldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin “millî mutabakat”ı muhalefet cephesinin umutlarını kırdı, çökertti. Bir umut olarak Abdullah Gül’ü sahaya sürmek için kuşatma altına almaya çalışıyorlar. AK Parti'yi içeriden hırpalamak için malzeme arayan muhalefet Abdullah Gül’ü aday olarak çıkarmak için dekor, kostüm, suflör ne varsa sahneye sürüyorlar. O kadar çok tekrarlıyorlar ki, Erdoğan’a alternatif arayanların iştihasını kabartıyorlar. Bütün muhalefet teşviklerine rağmen henüz Abdullah Gül karşı aday rolünü kabullenmiş değil ama aday olup olmayacağı hakkında da net bir tavır ortaya koymuş değil. Bu durumda dostların susması, muhalefetin şartlandırmalarına karşı daha ne kadar dayanır bilinmez. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kastamonu’da, “Dava arkadaşı değil miyiz? Nasıl olur da gidip Kemal’in kayığına binersiniz! Yazıklar olsun” diye gösterdiği tepkinin Abdullah Gül’ü itilmek istenen siyasi operasyonu her yönden de sorgulamaya itecektir. Öte yandan, muhalefet kuşatmalarına karşı iktidar cephesinden bir başka ses Gül’e hafızasını yoklatacak bir hatırlatmada bulundu. Antalya’da buluştuğu gazetecilerle bakanlığının 2018 projeleri üzerine sohbet eden Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş, gazetecilerin “Gül ne yapmak istiyor” sorusuna "Ben kimin ne yapmak istediğini bilmiyorum, ama benim bildiğim Abdullah Gül, Sayın Cumhurbaşkanımıza karşı cumhurbaşkanı adayı olarak çıkmaz” cevabını verdi. Bizim durduğumuz yerden görünen odur ki; siyaseten değil her açıdan yok edilmek istenen sadece Erdoğan ve ailesi değil Türkiye’nin ve Türkiye’den medet uman mazlumların geleceğidir. Bu saldırılar karşısında sükût etmek bile saldırganların değirmenine su taşır. AK Parti’ye ve Erdoğan’a yönelik akıl almaz saldırılar olurken saldırıları görmezden gelerek ‘kendimize bakalım’ edasıyla konuşmalar elbette Erdoğan’ı üzmekle kalmıyor, millete de keder veriyor. Abdullah Gül’ü öne itmek için çırpınanların, referans olarak ortaya koyacakları her başarı hikâyesi AK Parti'ye çalışır. Muhalefetin cevap vermesi gereken soru ise AK Parti temelli bir adayın arkasına nasıl takılacaklar? CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “Abdullah Gül büyük ölçüde tarafsız bir cumhurbaşkanlığı yürüttü” açıklaması, Akşener’in, “Gül aday olursa ben kararımı gözden geçiririm” demesi kendilerinin cumhurbaşkanlığı adaylıkları hâlinde seçmende yeterli karşılık olmadığını bilmelerinden kaynaklanıyor.  Tereddüde lüzum yok, şu soruya verilecek cevap herkesin nerede duracağını belirler: “Erdoğan ve AK Parti’ye tahammül edemeyenler eğer başarılı olsalardı bugün nerede olurdum?"
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.