Seydibeşir Usare Kampı'nda bir gün

A -
A +
TRT 1 ekranlarında izleyiciyle buluşan "Mehmetçik-Kutü’l-Amare" dizisi izleyenlerin yoğun ilgisiyle karşılaştı. İngilizlerin hatırına basmamak için müfredata sığmayan zaferi tarih kitaplarından değil ekranlardan öğreneceğiz.
Kutü’l-Amare Savaşı, İngiliz Ordusunun o zamana kadar uğradığı en ağır yenilgi tam bir yüz karasıydı. Birinci Dünya Savaşında 7 Aralık 1915’te Dicle Nehri kıyısında Şattülarap Kanalı ile birleşen Basra Körfezi'nin kuzeyindeki Kutü’l-Amare kasabası yakınlarında İngiliz kuvvetlerinin Osmanlı Kuvvetleri tarafından kuşatılması ile başlayan muharebe kasabanın ele geçirilip İngiliz birliklerinin tamamının esir alınmasıyla bitti.
General Townshend komutasındaki İngiliz Tümeni 143 gün süren kuşatmadan sonra kayıtsız ve şartsız teslim oldu. Esir alınanlar arasında beş general, 272 İngiliz, 204 Hintli subay ve 13 bin İngiliz ve Hintli er vardı.
Kutü’l-Amare’de esir alınan subaylar arasında bulunan ve Eskişehir’e sevk edilen Hintli Müslüman subaylar ağustos ayında Ramazan Bayramı münasebetiyle padişahın huzuruna çıkıp bağlılık ve saygılarını sunmak istemişler, bayramdan bir-iki gün önce İstanbul’a getirilen yetmiş kadar Hintli Müslüman subay Padişahın huzurunda yapılan bayramlaşma merasimine de katılmışlardı. Halifenin ordusuna karşı silah kullanmak mecburiyetinde kaldıklarından duydukları pişmanlığı dile getiren subaylardan bazıları Hindistan’a dönmek istemeyip Osmanlı Devleti hizmetinde istihdam edilmeyi talep etmiştir. 
Esir alınan diğer İngiliz ve Müslüman olmayan Hintli askerler için Aksaray, Şereflikoçhisar, Çorum, Yozgat, Kırşehir, Boğazlıyan ve Eskişehir’de üsera kampları hazırlanmıştı. Esirlerin bir kısmı da Bağdat demiryolunun inşa hâlindeki kısımlarında çalıştırılmak üzere oluşturulan üsera taburlarında kullanıldı. Yaralı ve hasta olanlar bulundukları yerlerdeki hastanelerde tedavi altına alındı. Tedavisi zor hastalık veya yarası bulunanlar İstanbul’daki hastanelere nakledildi.
Kutü’l-Amare Zaferi, bizde 1945’e kadar “Kut Günü" adı ile kutlandı ama daha sonra Osmanlıya ait ne varsa bir medeniyet mirasını aşağılamak siyasetinden beslenen devşirme aydınların kıyımına kurban edildi, tamamen silinerek hatırlanmaz oldu. Kutü’l-Amare İngilizleri mutlu etmek, iyi ilişkiler kurulması gayretine feda edilmişti. Buna mukabil karşı cephede İngilizler kendilerine esir düşen Osmanlı esirlerine ne yaptılar?
1918'de Filistin cephesinde esir düşen 16. Tümen'in 48. Alayı'na bağlı Osmanlı askerleri 12 Haziran 1920'ye kadar iki yıl boyunca hapsedildikleri Seydibeşir Usare Kampı'nda her türlü işkence, eziyet, ağır hakaret ve aşağılanmaya maruz kaldılar.
Savaş bittiğinde hayatta kalan askerleri teslim etmek, İngilizlerin işine gelmiyordu çünkü muhtemel yeni bir savaşta, bu askerlerle yeniden karşılaşmak İngilizleri korkutuyordu.
Askerlerimizi, mikrop kırma bahanesiyle, süngü zoruyla suyuna normalin çok üzerinde krizol maddesi katılmış dezenfekte havuzlarına soktular.
İngiliz askerleri dipçik darbeleri ile askerlerimizi havuza sokuyor ve çıkmalarına izin vermiyorlardı. Mehmetçikler, bele kadar gelen suya başlarını sokmak istemedi. Ancak bu kez İngilizler havaya ateş etmeye başladı. Askerlerimiz, ölmemek için çömelerek başlarını suya soktular. Ancak başını sudan kaldıran artık göremiyordu. Çünkü gözler yanmıştı. Dışarı çıkanların hâlini gören sıradaki askerlerimizin direnişleri de fayda etmedi ve 15 bin askerimiz kör oldu!..
Bu vahşet, 25 Mayıs 1921 tarihinde TBMM'de görüşüldü. Milletvekilleri Faik ve Şeref Beyler bir önerge vererek, Mısır'da esirlerin krizol banyosuna sokularak 15 bin vatan evladının gözlerinin kör edildiğini, bunun faili olan İngiliz tabip, garnizon komutanı ve askerlerinin cezalandırılması için TBMM'nin teşebbüse geçmesini istediler. Tabii ki yeni kurulan devletin başka sorunları vardı ve hesap sorma işi de unutuldu gitti...
“Kutü’l-Amare"den sonra “Seydibeşir Usare Kampı'nda bir gün” mutlaka film yapılmalı ve seyirciyle buluşmalı.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.