ABD dünyayı kendi evi zannediyor…

A -
A +
İnsanlar gibi ülkelerin hayatı da sürprizlerle dolu. Genellikle de zor zamanlarda yaşanır. İşgalciler, zorbalar ve fırsatçılar için beslenme zamanıdır. Anlatacağım olayı bizzat yaşayan anlattı: 
“Deprem akşam 19.20'de oldu. Hayatta kalanlar, bütün gece enkaz altından ölü ve yaralı çıkarmak için mücadele verdi. Gün doğarken yorgunluktan bitap düşmüş çoğu insan varsa araçlarında yoksa duvar diplerine sığındılar. Üç katlı ağır hasarlı bir apartmanın önünde ise yakın yanaşmış bir kamyonete dairedeki eşyalar taşınıp istifleniyordu. İlk görenler vatandaşın can havliyle deprem bölgesinden göç ettiğini zannetti. Oysa durum farklıydı ve evin gerçek sahibinin ortaya çıkmasıyla anlaşıldı. Kapı pencereyi açık ve dağılmış gören zorba hırsız fırsatı değerlendirmiş ancak malını kaybetse de aklını kaybetmemiş komşular tarafından yakayı ele vermişti. Zorba, sıkıştırılınca çok basit bir savunma yaptı: Bu hengamede akıl mı kaldı canım, bizim ev zannetmiştim!..”
Suriye’de suçüstü yakalanan ABD’nin durumu aynıdır. ABD dünyayı kendi evi zannediyor. Fırat’ın batısında PKK/PYD’nin elindeki Menbiç’te ne arıyor? Önce bölgeyi Arap ve Türkmenlere tehcir uygulayarak boşaltmakta ardından burayı kendi garnizonuna dönüştürmektedir. Bunları yaparken de tüm işgallerinde olduğu gibi hiçbir hukuki veya ahlaki gerekçeye sığınma lüzumu hissetmemektedir. Çünkü zorba buna gerek duymuyor, ben yaptım oldu diyor.
Kadir Has Üniversitesinin 11 Aralık 2017-7 Ocak 2018 tarihleri arasında AKADEMETRE şirketi tarafından gerçekleştirilen saha araştırmasında; Rusya yüzde 30,5 ile Türkiye’nin dostu ve müttefiki olarak değerlendirilmiş. Listeye yüzde 15,4 ile giren ABD ise Türkiye’ye yönelik en büyük tehdit olarak gözüküyor ve bu görüntü kamuoyundaki algıyla bire bir örtüşüyor. 
Müttefik (!) ABD’nin bu tepetaklak gidişi kamuoyunun kendilerini “anormal” şartlarda hissettiklerinden mi kaynaklanıyor? Bazılarının bu sonucu “dışarıdaki sıkışmışlık yüzünden kendini sorumlu tutan dindar muhafazakârların Batı komploculuğuna meyletmesi” ile açıklamak ABD’nin yüzündeki çamuru aklama kompleksidir.
Aklamaya çalıştıkları ülke Orta Doğu üzerindeki tecavüzlerine gerekçe uydurmak için 11 Eylül saldırılarını kendi içinden uygulamış, nükleer silah üretiyor bahanesi ile Irak’ı tarumar etmiş, İsrail’e hizmetkârlık yapsın diye kanton devletçiklere bölmek için Suriye’ye gelip çöreklenmiş bir zorbadır.
ABD, Suriye savaşını Türkiye’yi parçalama planına yol açmak için çıkartmıştı. Ama bu plan FETÖ darbe girişiminin engellenmesi ile kırılmış, Türkiye’yi içeriden teslim alma hesapları bozulmuştu. Millî irade darbe girişimini engelleyince hevesleri kursaklarında kaldı.
Aynı hayal kırıklıklarını bugün Afrin operasyonu ile başlayan süreçte yaşıyorlar. Sırada Menbiç olduğu için ABD’den her gün sert açıklamalar geliyor. Asıl şaşırtıcı olan ise onlardan ziyade içeridekilerin Türkiye’nin yaşadığı büyük dönüşümü hafife almaları. Türkiye’nin içeride ve dışarıda verdiği mücadelenin mahiyetini küçümsedi, büyük dönüşümü kavrayamadılar. 
Türkiye büyük bir hedef ortaya koydu ve bunu dünya kamuoyuna deklare etti. Türkiye’nin açık planı, Afrin ve Menbiç ile sınırlı kalmayan Akdeniz’den İran sınırına kadar uzanan bir güvenlik kuşağı kurmaktır.
Bu Türkiye’nin varlığını, sınırlarını, bütünlüğünü koruma mücadelesidir. Bu mücadelede, Afrin’de, Menbiç’te, sonrasında İran sınırına kadar uzanan bir kuşakta PKK, PYD ve DEAŞ’la değil ABD ile hesaplaşıyoruz. ABD bu savaşı 15 Temmuz’da kaybetti. 15 Temmuz saldırısı ile iç savaş çıkartıp paramparça edemedikleri Türkiye’ye sınırlarımızdan yükleniyorlar. ABD, Türkiye için artık güvenilir bir ülke değildir. ABD’nin Suriye macerası, Yeni Kıtada, Pasifikte, Asya’da, Orta Doğu’da hiçbir sözünü, hiçbir taahhüdünü yerine getirmeyen tamamen güce dayalı saldırganlığının sonunun başlangıcı olacaktır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.