Muhalefet “Panikatak”...

A -
A +
31 Mart 1975’te Süleyman Demirel’in başkanlığında TBMM’de grubu bulunan muhafazakâr eğilimli AP, MSP, MHP ve CGP arasında CHP’nin yeniden iktidar olmasını engellemek için bir koalisyon hükûmeti kuruldu. Ancak bu kolay olmadı.
Birinci MC Hükûmeti için koalisyon yapılması tartışmalarının yapıldığı AP grup toplantısında MSP ile ittifaka şiddetle karşı çıkan AP’li milletvekilleri Demirel’i sıkıştırıyor:
Ne yani seçim çalışmalarında burnumuzdan getiren MSP ile ittifak mı yapacağız, bu mümkün değildir, asla...”
Demirel kürsüden gruba hitaben şunu sorar: "Memleketi CHP’ye teslim edelim mi?..” Salondan yine “Hayır, asla...” sesleri yükselir.
Demirel “O hâlde, MSP ile ittifak kaçınılmazdır!..” Birinci MC Hükûmeti böyle kurulur...
Bugüne gelindiğinde, CHP merkezli 'İttifak’ın başkan adayı olarak Abdullah Gül’ün ismi kulislerde konuşulmaya başlandı ve olması için de her yol denenecek. Siyaset sadece matematiğin değil 'Tarih’in de altüst olduğu bir alan. Siyaset yapanlar "dün dündür, bugün de bugün..." diyerek buna kılıf bulabilir ama AK Parti'nin hangi iddiayla ortaya çıktığını ve Abdullah Gül'ün bu karşı dalga içindeki geçmişini bilen seçmen tabanı bu takası hoş karşılamaz.
Sayın Abdullah Gül 2007’de büyük bir siyasi krizle nasıl Cumhurbaşkanı seçilmişti, hatırlayalım. Muhalefet, yargı, ordu, dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer bile AK Parti içinden birinin Köşk'e çıkmasını kimi zaman açıktan kimi zaman da dolaylı olarak eleştirmişti.
Başbakan Tayyip Erdoğan, partisinin Cumhurbaşkanlığı adayını "Abdullah Gül kardeşimdir" sözleriyle duyurmasının ardından "Gül'ün seçilebilmesi için Meclis'te en az 367 milletvekilinin bulunması gerekiyor" tezi ortaya atıldı. Gül'ün yeterli oyu alamadığı ilk turda CHP, Meclis'i boykot etti, MHP ise geldi ama ret oyu kullandı. 27 Nisan 2007'nin gece yarısı TSK 'e-Muhtıra' olarak adlandırılan bir bildiri yayınladı.
CHP, Meclis'teki oturumun iptali için Anayasa Mahkemesi'nde dava açtı, birinci oturumu, Anayasa Mahkemesi'nin 1 Mayıs 2007 tarihli kararı ile iptal edildi. 6 Mayıs 2007'de Meclis'te yapılan iki yoklamada da toplantı yeter sayısının bulunamayışı yüzünden Sayın Gül, Cumhurbaşkanı seçilemedi.
Hükûmet bu gelişmelerin ardından erken seçim kararı aldı. Ancak Meclis kapanmadan önce Anayasa'daki Cumhurbaşkanı'nın seçilmesiyle ilgili maddeleri değiştiren düzenlemesi ANAVATAN Partisi'nin de desteğiyle Meclis'ten geçti. Ancak dönemin Cumhurbaşkanı Sezer, bu düzenlemeyi referanduma götürdü.
Yapılan seçimlerden yüzde 47 gibi ezici bir çoğunlukla çıkan AK Parti, bir kez daha 367 sorunuyla karşı karşıyaydı. Ama AK Parti'ye sürpriz destek MHP’den geldi ve "AKP kimi isterse aday gösterebilir. Biz Meclis'e gireriz, 367 sorunu yaşanmaz" açıklamasıyla kriz çözüldü. 3'üncü tura 448 milletvekili katıldı ve Gül, CHP ve tüm vesayetçi iş birliğindeki kuşatmaya rağmen 339 oyla 11'inci Cumhurbaşkanı seçildi.
Bugün ise siyasi kulislerde konuşulan, “Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun CHP’ye Abdullah Gül’ün ortak aday olarak çıkarılması teklifi yaptığı, Abdullah Bey’in de CHP’nin tavrını çok önemsediği...” Eğer CHP evet derse, Abdullah Gül açısından önemli bir avantaj sağlanmış olacak.
Kendi içinden güçlü bir isim çıkaramayan “Panikatak” muhalefette, Abdullah Gül için ara buluculuk yapan Temel Karamollaoğlu’nun ısrarcılığı Sayın Gül’ün sessiz kalmasından kaynaklanıyor. Belli ki kendisi de çok istiyor.
Sayın Gül'den gelmesi beklenen itiraz CHP’den geldi. CHP Grup Başkanvekili Özel, "Sayın Abdullah Gül'ün CHP'nin adayı olması geçmişte de bugün de gündemimizde yok" dedi. Herhâlde bu açıklama CHP’nin tavrını çok önemsediği söylenen Sayın Gül’e nereden geldiğini hatırlatır...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.