Muhalefetin “İnce” hastalığı

A -
A +
Umudunu CHP’ye bağlayan ancak seçim sonuçları karşısında “Sizinle olmuyor Kemal Bey” diyerek CHP’yi kurtarmaya soyunan bazı yazarların korkusu gelecek seçimlere de Kemal Bey ile girmekmiş. Şimdiden “Gelecek seçimler sizinle nasıl yaşanacak?” diyorlar. 1 Kasım 2015 seçimlerindeki yüzde 25,31’lik oy, 22,60’ya gerilerken üstelik başkan adayı Muharrem İnce yüzde 30,64 puan almışken CHP’nin kendi içinde bir hesaplaşmaya girmesi kaçınılmaz gözüküyor. Çözümü en kısa yoldan lider değişikliğinde görüyor ama bir paydaş olarak kendilerini değiştirmeyi düşünmüyorlar.
Geleceği kurtarmayı ve geri almayı “Kılıçdaroğlu’ndan kurtulmakta”, siyasette başarıyı “intikam almak için” geri gelmekte zanneden klinik bir saplantıları var. Bunlar farklı şeyler ve demek ki Kılıçdaroğlu’nu yeterince muharip görmüyorlar. Hâlbuki kendini geliştirmek yerine “Ötekiler” üzerinden siyaset geliştirmek bazen siyaseti içeriden vurabilir.
Derler ki, gecenin nısfında hamama giden bir adam yıkanırken hamamdaki diğer insanlarda dehşet içinde bir ayrıntı fark eder. Adamların diz kapaklarından aşağısı özellikle ayak bilekleri çatal şeklinde, yarık toynaklı keçi ayağıdır. Korkuya kapılan adam hamamcıya koşarak hamamın “ötekiler” tarafından basıldığını söyleyince hamamcı gülerek kendi toynaklı ayaklarını gösterir. “Buna mı benziyorlar? Gir içeri yıkan, ayakların farklı diye sana kimse zarar vermez…” der.
Demokrasi “siyasal denetimin doğrudan doğruya halkın ya da düzenli aralıklarla halkın özgürce seçtiği temsilcilerin elinde bulunduğu, toplumsal ve ekonomik durumu ne olursa olsun tüm yurttaşların eşit sayıldığı yönetim biçimi”dir. Bu kabul içerisinde kiminin ayağına kimin kafasına bakarak siyaset inşa etmenin, gelirsem “intikam alacağım” diyerek ve tarafgirliği fanatizme ve militanlığa sardırarak sandıktan kabul görmek hayaldir.
Bu konuyu Şişli Belediye Başkanı iken bir TV programında çok mutsuz olduğunu söyleyen Mustafa Sarıgül’e sordum. Cevabı “Düşüncelerini savunduğum parti uzun süredir iktidar olamıyor. Neden iktidar olamıyoruz, niye ömür boyu muhalefetteyiz. Artık sosyal demokraside örfünü değerlerini, inançlarını korusun. Hakk’ın değerleriyle halkın değerlerini buluştursun ve iktidar olsun.” şeklinde olmuştu.
Bugün de hayal kırıklığı içindeki muhalefet tabanının aradığı cevap Sarıgül’ün sorusunun içinde saklı duruyor. “Artık sosyal demokraside örfünü değerlerini, inançlarını korusun. Hakk’ın değerleriyle halkın değerlerini buluştursun. Siyasetini, söylemlerini bunun üzerinden yürütsün.” kendi siyaset söylemi ve programı içine bu ilkeyi sığdıran ve halkı ikna eden her siyasi hareket, kendini sevdirmekte ve başarılı olmaktadır. Mağlubiyet ağır bir yüktür ama sonuca kızan, kaybetmenin acısını kendi dışında arayan hiçbir siyasi hareket sonucu değiştiremedi.
Kazananların bile öz eleştiri yapıp yanlışlarını düzeltme sözü verirken mağlupların “toynaklı hamam keçisi” araması ancak kendine zarar verir. Zaten, kimse karşısındakini değiştiremez, herkes ancak kendini değiştirebilir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.