Yerli ve millî olmak nedir?

A -
A +
Kur savaşları “yerli ve millî olmak” mecburiyetini yeniden önümüze koydu. Tamam, da yerli ve millî olmak nedir? Ne olduğu defalarca yazılıp çizildi. Ama bazı kavramları karıştırıyoruz. Yerli ve millî olmak, "İnsan başta olmak üzere tüm kıymetlerin temsilcisi olmak ve onunla evrensel sahnede-piyasalarda var olmak, piyasalarda alışverişe girebilmektir” diye tanımlanıyor. Ne var ki, geldiğimiz anlayışta; faydalı olup değer katmak değil de, ne kadar çok bağırırsak o kadar yerli ve millî olduğumuz zannediliyor. Elinde bıçakla nefessiz kalan çocuğun nefes borusunu açan doktor mu, yoksa başında bağırıp çırpınan anne mi çocuğa faydalı? Hangisi daha yerli ve millî? Kur savaşlarından galip çıkmanın tek yolu (mesela) Kars'ın en ücra köyündeki rençperi, besi malını ithal soya ile üretilmiş yeme mahkûmiyetten kurtarmakla başlar. Evinizde, çarşıda, pazarda, okulda, hastanede, günlük hayatın her uğrak yerinde kullandığınız her ürüne bakın. Ne kadarı yerli sermaye, emek ve mühendislik ürünü? Ne kadarı ithal! Yerli ve millî ekonomiye sahip olmak, kısacası: “ÜRETİM VE İHRACAT EKSENLİ BİR EKONOMİK MODEL TESİS ETMEK.” Geçtiğimiz yıllarda Çin’deki bir sanayi fuarından yapılan canlı yayında muhabir meslektaşım “Bu fuarda bizim memleketten ithalat için gelen iş adamı sayısının 7 bin kişi civarında" olduğunu övünerek (!) söylüyordu. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2018 yılı ikinci çeyreğine ilişkin Gayrisafi Yurt İçi Hâsıla (GSYH) sonuçlarını 5,2 olarak açıkladı. Konuyla ilgili açıklama yapan MÜSİAD Ankara Başkanı İlhan Erdal, 2018 yılı birinci çeyreğinde yüzde 7,3’lük büyüme oranı yakalandığını, ikinci çeyrekte ise yüzde 5,2 büyümeyle bir yavaşlamanın söz konusu olduğunu, bu nedenle mevcut duruma göre pozisyon alınması ve bu doğrultuda stratejiler geliştirilmesi gerektiğini vurguluyor. Erdal iş dünyasının orta ve uzun vadeli reformlar beklediğini ifade ederek “Kurdaki belirsizliğin yüksek olması bizlere bu işin ithalatla yürümeyeceğini acı bir şekilde gösteriyor. Kısa vadeli, günlük politikalar ve geçici tedbirler yerine tüm sektörlerde güçlü ve sürdürülebilir yapısal reformlar gündeme gelmeli ve artık gündemde ithalat değil ihracata dayalı yerli üretim olmalı. İhracatta yüksek teknolojili ürünlerin payının artırılmasına, dolayısıyla cari açığın azaltılmasına katkı sağlayacaktır" diyor. Bunda mutabıkız, herkes Türkiye'de ticaretin gelişmesini, ihracatın artmasını istiyor. Ama bunun hayata geçmesi için gerekli “Kısa vadeli, günlük politikalar ve geçici tedbirler yerine tüm sektörlerde güçlü ve sürdürülebilir yapısal reformlar" nelerdir? Mesela, şirketlerin mal üretmesi için krediye ihtiyaç var ama iş sermaye teminine gelince hoşafın yağı kesiliyor. Necmettin Batırel de 07.10.2017 tarihli “Beyler uyanın!” başlıklı yazısında kredi almak için sigortaya ihtiyaç var diyerek soruyor; “Peki, sigorta sistemi nasıl işliyor? Bu sistem şu anda Türkiye’de faaliyet gösteren 3 yabancı şirketin (Fransız Coface, Alman Hermes ve Hollandalı Atradius) elinde. Bu üç şirket, kelimenin tam anlamıyla Türk firmalarını parmağında oynatıyor. Astığı astık, kestiği kestik. İstediği firmayı sigorta ediyor, istemediğini etmiyor. Etmediği firma kredi alamadığı için krize giriyor. Türk şirketlerinin kendi aralarındaki ticaretin, yabancı sigorta şirketlerinin risk belirlemelerine göre şekillenmesi, iç piyasanın sağlıklı işleyişi ve reel sektörün gelişimi açısından bir tehdit oluşturuyor. Öncelikle bu yabancı sigorta şirketlerinin, ihracatçı şirketlerimizin alacaklarının sigortalanması işine yönlendirilmeleri sağlanmalıdır. Bunun için gerekli kanuni düzenleme derhal hayata geçirilmelidir. Yahu görmüyor musunuz? Adamlar bizi göz göre göre eziyor, un ufak ediyor, hazine seyrediyor. Beyler uyanın!" diyor Necmettin Batırel. Aradan bir yıl geçti, sistem değişti mi? IMF gibi küresel baronların kurum ve uzantılarının tasallutundan kurtulmadan bağırıp çağırmanın ne faydası var?..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.