Bu muhabbet nereden geliyor?

A -
A +
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’ndaki konuşmasında "FETÖ elebaşı burada, dost bildiklerimiz FETÖ’cüleri vermiyor" diyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Almanya ziyaretinde de FETÖ’cülerin iade konusu gündemin önemli meslelerinden biri olacak.
Batı’nın kendi menfaatlerine hizmet edenleri koruyup kollaması ilk defa olmuyor.  FETÖ’nün iadesi ise şartlar değişmeden mümkün görünmüyor. Zira FETÖ büyük aktör. Majestelerinin (Batı’nın) etki alanını genişletmek için ortaya atılan ve merkezine Müslümanların örgütlenmesi (Pan-İslamizmi) koyan, “Büyük Oyun” politikası 1885’te başladı. “Büyük Oyunun” aktörleri arasında FETÖ gibi kullanışlı unsurlar da yer almaktaydı.”(1)
Batı, menfaatlerine hizmet edenlerin ölüsünden bile nemalanır.
1871-79 yılları arasında Mısır'daki yıllarını saymazsak ömrünün en uzun müddet aynı şehirdeki ikameti gerçekleşerek 1897’de İstanbul’da vefat etti. Maçka Şeyhler Mezarlığına gömülen ve mezarı 1927 senesinde kendisine gönül bağlayanlardan Amerikalı Mr. Charles Richard Crane tarafından Müzeler Müdürü Halil Etem’in delaletiyle inşa ettirilen Cemaleddin Esedâbâd (Afgani)'dan bahsediyorum.(2)
Charles Richard Crane’in (1858-1939) Osmanlı ile ilgisi, 1911 Arnavutluk meselesi, 1915 Ermeni Tehciri, 1919 King Crane Komisyonu Raporu, 1920 sonrası Ayasofya’nın müze yapılmasında karşımıza çıkıyor.
Osmanlı Arşiv Vesikalarında, 1911’de İşkodra civarındaki Malisörler adı verilen Kuzey Arnavutluk’ta yaşayan isyancı Katolik Arnavutlara para yardımı yaptığı ve onların Amerika’ya göç etmesini temin ettiği belirtiliyor. Kendisinden Malisörlere para yardımı yapan propaganda ile görevli “Ruhban Cemiyeti”ne mensup bir kişi olarak bahsedilmektedir. Crane'e göre; “Hristiyan tarihi Türkiye’de tümüyle kaybolmakta, uygarlık ve ilerlemenin her biçimine karşı bir sefer başlatılmaktaydı.”(3)  
Daha sonra Crane’in “Bizans Enstitüsü”nü kurarak Ayasofya’nın müzeye çevrilmesi için gösterdiği çaba bu yüzden olmalıdır. 1931'de Amerikan Bizans Enstitüsü adına arkeolog Thomas Whittemore hükûmete müracaat ederek Ayasofya Camii’ndeki mozaikleri tamir için izin aldı. 1934'te İnönü'nün Maarif Vekili Abidin Özmen, câmiyi Vakıflar'dan kendi bakanlığına naklettirdi.
Müze fikri de o arada çıktı. Kurulan ve üyeleri içinde Crane’in de bulunduğu komisyon Ayasofya’nın ibadete kapatılmasını tavsiye etti. Ayasofya 24 Kasım 1934'te Bakanlar Kurulu kararıyla müzeye dönüştürüldü. "Ayasofya, müzeye çevrildiği takdirde İstanbul'un turistik değeri bir kat daha artacaktır. Ayasofya'da namaz kılanlar pek yakınındaki büyük küçük birçok câmide dinî vazifelerini yapabilecekleri ve Ayasofya Camii’nin müzeye dönüştürülmesinin bütün Doğu dünyasını memnun edeceği” resmî gerekçe olarak ilan edildi.
Böylece, Ayasofya 1 Şubat 1935'te de müze olarak halka açıldı. Crane, daha önce Türkiye’de 1919 King-Crane Komisyon Raporunu yazanlardan ve 1915 Ermeni Tehciri sırasında Amerikan kamuoyunu Türklerin aleyhine örgütlemeye çalışan biri olarak da sahneye çıkmaktadır. 24 Eylül 1915 tarihli New York Times gazetesinin haberine göre Crane; Ermenilere yardım kampanyası için sekreter Frank L.Polk’a başvurarak organizasyon planladı. 25 kişilik Amerikan soruşturma heyetinin veznedarı oldu. 1919’da King-Crane Komisyonu, Amerikan mandası altında Ermeni devleti kurulmasını tavsiye etti. 18 Ocak 1919 Paris Konferansından dönüşünde karısına yazdığı mektupta  “Türkiye’yi oymada kendi yolumuzdayız” diyordu.
Yıldıray Oğur, “Ayasofya nasıl müze olmuştu?” başlıklı yazısında Charles R. Crane için, “Amerikalı zengin bir iş adamıydı. Birinci Dünya Savaşı’nın ardından toplanan Paris Konferansı sonrası ABD Başkanı Wilson’un talimatıyla Osmanlı coğrafyasını dolaşmıştı. Görevi; Osmanlı devletinde Amerikan mandasının şartlarını araştırmaktı. İstanbul’da siyasi, bürokratik, askerî ve entelektüel çevrelerle görüşmeler yapmış, ülkesine döndüğünde verdiği raporunda şöyle yazmıştı: 
“Türk halkının büyük çoğunluğu mandayı istiyor ve Amerikan mandasını tercih edecektir. İstanbul artık Türkiye’nin başkenti olamaz... Dünya barışı için şehir uluslararası bir güç tarafından yönetilmelidir…” bilgisini aktardı. (4)
Davası “Türkiye’nin altını oymak” olan ve Ayasofya’yı müzeye çevirmek için enstitü kuran, Arnavutluk’ta isyancılara parasal destek sağlayan, Amerikan mandası altında Ermeni devleti kurulmasını tavsiye ederek “Türkiye’nin altını oyan” bu sömürgeci;  Afgani’nin mezarını öldükten 29 yıl sonra onun hangi hizmetine şükran nişanesi olarak yaptırıyor?  
Bu muhabbet nereden geliyor?
.....
  1. Prof.Dr. Sedat Aybar Çılgın-Türkler Bir Oyunu Daha Bitirdi, 3 Ağustos 2016 http://www.tasam.org/tr-
  2. Alâeddin Yalçınkaya Cemaleddin Afgani, Sebil yayınevi, İstanbul-1995 sh.23
  3. Kuruluşundan 90. Yılına Türkiye Cumhuriyeti Uluslararası Sempozyumu 23-25 Ekim 2013 Eskişehir-Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, Sh.875-879- Ankara-2016 
  4. Yıldıray Oğur, 07.02.2016 tarihli “Ayasofya nasıl müze olmuştu?” başlıklı makalesi
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.