İNGİLİZ GENERALİN 100 YILLIK NOTLARI…

A -
A +

18 Mart 1915… Bu sene, Çanakkale Zaferi ve Şehitlerini Anma Günü’nün 102. Yıldönümünü de geride bıraktık. Kutlu Olsun…

Hatırlayalım; bundan tam beş sene sonra, yani tarihler 16 Mart 1920’yi gösterdiğinde İstanbul, İngilizler tarafından işgal edilmişti. Ve tam beş sene sonra yine bir Mart ayının zaferden dört gün öncesi İstanbul işgale uğruyor. Buna bir tesadüf gözüyle bakıyorsanız tarih bilginizi bir kez daha gözden geçirmeniz gerekecek. Birçok detay tarihin bu göndergeler dolu sembollerinde gizli…

Tarihe göz atacak olursak kısaca şunları söyleyebiliriz: 16 Mart 1920’de İstanbul, Osmanlı Devleti’nin düşmanı sömürgeci İngilizler tarafından resmen işgal edildi. Bu işgal Anadolu’da büyük tepkiler uyandırdı. Şehrin caddelerinde düşman ordularının subayları, askerleri geziyor, bazı evlerde düşman bayrakları dalgalanıyordu. İstiklâl Savaşı sonunda Yunanlıların mağlubiyeti üzerine, İstanbul’u işgal eden düşman kuvvetleri 2 Ekim 1923’te Türk bayrağını ve donanmasını selâmlayarak İstanbul’dan ayrıldılar. Bundan tam 27 gün sonra 29 Ekim 1923’te de Cumhuriyet ilan edildi. 

Yüz yıl öncesine gidip bu yazımda sizlere İngiliz General Sir Charles Vere Ferrers Townshend’den bahsetmek istiyorum. General Townshend’ın 100 yıllık hatıralarında ibretlik birçok hâdise var. Birinci Dünya Savaşında Basra'dan Bağdat'a kadar olan Osmanlı topraklarının işgaliyle görevlendirilen İngiliz General, "Türk ordusunun çiçeği olan Anadolu askeri dinî telkinler olmazsa savaşmaz, vatanseverlikten bir şey anlamaz” diyor. Bir İngiliz generalinin 100 yıl önce kaleme aldığı bu hatıralar, cesaretli Türk askerinin kabiliyetini ve savaşırken manevi gücü nereden aldığını bir kez daha gözler önüne seriyor. Hatıralarda yazılanlar, askerî hareketliliğin, hainliklerin ve kalleşçe yapılan terör saldırılarının bütün sıcaklığıyla gündemde bulunduğu şu günlerde önemli birer tarihî vesika olarak hafızalarda yer alacak nitelikte.

Çanakkale Zaferi dışında İngiliz ordularını mağlup ettiğimiz tek muharebe olan Kûtü'l Amare Savaşı, hâlen İngilizlerin zihninde kara bir leke olarak yer tutuyor. 15 Ekim 1914 tarihinde Basra'nın işgaliyle başlayıp, beş aylık Kûtü'l Amare kuşatmasının sona erdiği 25 Eylül 1915'e kadar devam eden savaşın sonunda İngiliz General Charles V. F. Townshend, toplam 13 bin 309 kişilik kuvvetiyle Halil Paşa komutasındaki Osmanlı ordusuna teslim olmuştu. İngilizler bu cephede, Hintli Müslüman askerleri kullanmış, Müslümanı Müslümana kırdırmıştı. General Townshend ise, öldüğü 1924 yılına kadar İstanbul Büyükada'da hayatını sürdürmüştü.


Jön Türkler mi?!.

 

Hatıratında Kûtü'l Amare'deki savaşının seyrinin yanı sıra Osmanlı ordusu hakkında da birçok değerlendirmelerde bulunan Townshend, Balkan Savaşının kaybedilmesini askere uygulanması gereken dinî telkinlerin göz ardı edilmesine bağlıyor. İngiliz General şu ifadelere yer veriyor

"Balkan Savaşında Türk piyadesinin çok kötü hareket etmesi, Türk savaş yeteneği hakkında bütün Avrupa'yı yanıltmıştır. Türkiye'de herkes, her Türk subayı Balkan Savaşında Bulgarlara yenilmelerinin sebebinin Jön Türklerin dinî unsurları sersemcesine hafife alması olduğunu ve Türk generallerinin o partiye katılmak zorunda bulunduğunu size açıkça söyler. Türk ordusunun çiçeği olan Anadolu askeri dinî telkinler olmazsa savaşmaz, vatanseverlikten bir şey anlamaz. Jön Türkler daha sonra hatalarını anladılar ve bu savaşta dinî esasları dikkate aldılar ve savaşı böyle yaptılar…"

Irak Cephesinde yaklaşık 11 ay süren muharebe sırasında bölge halkının düşmanlığından korunmak için birçok yol deneyen General Townshend'in hiçbir uygulaması sonucu değiştirmedi. Arap halkların Osmanlı ordularına muhbirlik yapmasına engel olamayan İngiliz general, muhbirleri kurşuna dizdirdi. Ve kuşatma uzayınca işgal ordusu erzak sıkıntısı çekip, hizmet hayvanlarının yenilmesini kararlaştırdı. Fakat Hintli Müslüman askerler, dinen caiz olmadığını söyleyerek duruma itiraz ettiler. İngiliz general ise Delhi 'âlim'lerine fetva verdirip telgraf çektirerek Müslüman askerlere beygir ve katır eti yedirdi.

Öte yandan, Türkler ile savaşmanın çok çetin ve zor olduğunu ifade General Townshend'un Halil Paşa ile bir hatırası ise ayrıca bir asalet örneğidir...

Esir alındıktan sonra Halil Paşa, Townshend'ı ziyarete gider. İngiliz general, paşaya kılıcını ve silahını uzatır. Ancak Halil Paşa, kılıç ve tabancanız, şimdiye kadar olduğu gibi daima size aittir" diyerek bunu kabul etmez… Bu hareket de, tarihe, mükemmel ve numune-i imtisal bir duruş olarak kayda geçer.

Umarım tarihi üç boyutlu okuyup tetkik edenlerden oluruz. Zira, tarihî vakaların tek bir tarafına bakacak olursanız mutlak bir yerleri boş kalacaktır. Unutmayalım, tarih dediğimiz olgu; olaylar zinciri ve sebep-sonuç ilişkisinin bir neticesidir.

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.