Âhirete intikâl mi edilir, irtihâl mi?

A -
A +

Değişken olan hiçbir konuda kuralcı ol(a)madım. "Disiplin" ve "kural" kavramları genelde karıştırılır. Disiplin "sıkı düzen", kural ise "davranışlarımıza yön veren, uyulması gereken ilke"lerdir.

Günümüz Türkçesi'nde 'galat'(*) olmuş kelîmeler ve deyimler vardır. İkâme edilebilir bir hâl almıştır zamanla. Sadece, tek bir harf bile bizleri vezir edeceği gibi rezil de edebilir. "Hata, eğitim sisteminin çarpıklığında ve bizleri yetiştirenlerde" diyebilirsiniz. Bunları araştıracak kadar vaktiniz de olmayabilir. Ama hayatı hak etmek de burada gizli değil mi?

Dilin varsa etkileşim alanındasındır!

Diller birbirleriyle etkileşim hâlindedirler. Yüzyıllar boyu süregelen bu alışveriş devam etmektedir, edecektir.

"Birader" erkek kardeş anlamına gelen Farsça kökenli bir kelîmedir. İngilizler buna "brother" (brôdır) derler. Yine Farsça'dan İngilizce'ye geçmiş "peder=father ve mâdar=mother"ı örnek verebiliriz. Fonetik -ses bilgisi- de bu tezimizi desteklemektedir. Bizler de galat hâlini "bilader"i kullanıyoruz. Eğer havayı güçlü bir şekilde nefes borusundan geçiremez ve en güçlü organlarımızdan biri olan dilimizi titretme faaliyetini gerçekleştiremezsek, o zaman otomatik olarak "R" harfi "L" ye dönüşür ve "bilader" diye çıkar.

İntikâl mi, irtihâl mi?

Çok yaygın kullanımlardan olan ve "galat" değil "yanlış" bir kullanım olan "intikâl" ile "irtihâl"i biraz açmak istiyorum.

Medyanın bombardımanı altında yoğun bir enformasyon akışına maruz kalıyoruz. İşin ehilleri olmayınca duyduğumuzca hayatımıza o kelîme ve deyimleri ekliyoruz. Özellikle bu iki sözcüğün karıştırılması bir vefât haberinin ardından geliyor. "İntikal" ve "İrtihâl" kelimeleri de "birader" ve "bilader" gibi birbirine karıştırılan sözcüklerdir. Bu "F" ve "V" kelimelerinde de kendini gösterir. "Mahvolmak" ve "mahfolmak" gibi... Şayet dişlerinizin arası açıksa ve havayı biraz daha fazla çıkartıyorsanız dışarı, işte o zaman "V" harfi istemsiz bir şekilde hemen "F" harfine dönüşecektir. Böylesi örnekleri fazlasıyla çoğaltabiliriz.

Galat...

Galat-ı meşhur ise çok ayrı bir mevzû. Misâl, "müdür"ün doğru yazılış ve telaffuzu "müdîr"dir. "Müdîr" olmasının sebebi Arapça "mim", "dal", "ye" ve "re" harflerinden kaynaklanır. Zira burada "ye" harfinin görevi "i" harfi olarak okutmasıdır. Zaten telâffuz edilirken "müdiyr" gibi olur. Osmanlıca'da da bu böyledir. Fakat harekeler -ü sesini veren- yoktur. Şimdilerde "müdür" diyoruz. İşte halk arasında yaygın kullanım diyebileceğimiz şey budur. Zamanla müdür olmuş ve şimdiden böyle yazılıp telaffuz ediliyor. Azeriler dahî "müdür"e "müdir" demektedirler. Fakat bunu "irtihâl" ve "intikâl" kelimelerinde yapabilmemiz pek mümkün değil. Zîrâ "intikâl", canlı bir şeyin -insanın- bir yerden bir yere bedeniyle hareket etmesidir. "İrtihâl" ise tamamen ruhun hareket etmesi demektir. Yani bir yerden bir yere geçiş... İrtihal'in kökü de "rıhlet"ten gelmektedir. Rıhlet, göçüş ve ölme anlamını taşır. Bu sebepten dolayıdır ki vefât eden bir kişi için "ahirete irtihâl etti" demeden sadece "falanca şahıs irtihâl etti" dediğinizde onun vefât ettiğini belirtmiş olursunuz. Onun için kişi vefat ettiğinde "ahirete irtihâl eder", yani göçer. İntikâl etmez, edemez.

Siz siz olun, irtihal edin vefât ettiğinizde. Bedeniniz ve ruhunuzla birlikte mal varlığını da taşıyacaksanız, yükü de nakliyat aracıyla yapın ki intikâl etmiş olasınız...

Velhâsıl, insan kendine verilenlerle yetinmeli mi, yoksa yetindiği şeyleri biraz daha mı irdelemeli?

Hayatı hak etmek istiyorsak, ikinci yolu tercih etmeliyiz. Zîrâ, diken tarlasından geçmeden murad gülüne varılamaz.

.....

(*)Galat-ı Meşhur: Yukarıda ben de meşhur bir hata yaparak 'galat' dedim. Doğru yazımıysa 'Galat-ı Meşhur'dur. Yani meşhur hatalardır. Kelîme veya deyimlerin yaygın olarak yanlış bir biçimde kullanılması sonucu, doğrusunun yerini alması hâlidir. "Herkesin bildiği yanlış" denebilir. Örneğin Türkçede "İngiltere" denilerek kastedilen Büyük Britanya'dır; İngiltere, Büyük Britanya'yı oluşturan bölgelerden birisidir sadece, ancak bu kullanım o kadar yaygındır ki yanlış kabul edilmez."

 

Kelâm-ı kibar: Sükûtumuzdan istifade edemeyen, konuşmamızdan da edemez...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.