ÜZÜME Mİ, SÖZÜME Mİ?

A -
A +

Dilâ tahsîl edem dersen eğer zevk-i ilâhîden;

Nasîbini alur elbet giren Bâb-ı Hüdâyî’den!..

            ***

(Ey gönül! Eğer ilâhî zevki ve onun mahiyetini tatmak istersen,

Bil ki Hüdâyî Hazretleri’nin kapısından her içeri giren elbette nasibini alır...)

            ***

Ramazan-ı Şerif’in rahmet, bereket ve huzurunu yaşadığımız şu günlerde, inanıyorum; bu yazımız, kalbiniz ve ruhunuzda bir serinlik meydana getirecektir. İnşallah gayemize ulaşırız.

Hayat nasihattir değerli dostlar... Ve dahi bizler, nasihat mefhumunun karşısına, çelikten zırhlarla örülmüş miğferlerle çıkıyoruz. Öylesine kaplamış ki gönlümüzü ve dimağımızı... İnandığımız gibi yaşayamadığımızdan, yaşadığımız gibi inananlar kafilesine kapıldık, kapılacağız… Ne hezeyan!

Hem kendime bir nasihat hem de siz değerli okurlarıma kıssa bâbındaki bir menkıbeyi nakletmek istiyorum. Böyle bir imtihana biz de tâbi tutulabiliriz. “Üzüme mi sözüne mi?” diyen biri elbet çıkar karşımıza. İmtihan bu ya, siz üzüme mi bakarsınız, o sözü söyleyene mi? Bilinmez. Fakat… Çetin iş.

Umarım nasihat alanlardan oluruz. Velhâsıl, ‘masal sanana masal gibi olur, kıymet bilene çok fâideli olur…’

            ***

Efendim, 'Üftâde hazretleri, bir kış günü talebeleriyle dergâhta sohbet ederken, ‘Taze üzüm olsa da yesek... Kim gidip Çekirge’deki bağdan üzüm toplar getirir?’ buyurur. Mevsim kış, dışarıda diz boyu kar vardır. Talebeler, “bu kışta, karda üzüm olmaz ki… Hocamıza bir şeyler oldu, istiğrak hâli görüldü galiba, neyse birazdan geçer” diye düşünürler. (İstiğrak; ilahî aşkla dünyayı unutup kendinden geçmek demektir.)

Bu arada, talebelerden Kadı Mahmud, “Bunun bir hikmeti vardır, bizim için hocamızın sözü önemli” der. İzin isteyip Çekirge’deki bağa gider. Asmanın birini sarsar, karlar döküldüğünde, salkım salkım üzümleri görür, bu hocamın kerâmeti diyerek, bir sepet üzüm toplayıp dergâha döner. Yolda gelirken de bir çukura düşer. Boğazına kadar su dolu bir çukurdur bu... Civarda da kimse yoktur. Sepet ıslanmasın diye yukarıda tutup, Cenâb-ı Hakka yalvarırken, çukurun başından bir ses gelir, “Ey Mahmud! Uzat elini de yukarı çekeyim” der. Başını kaldırdığında birinin kendisine tebessüm ettiğini görür. Elini uzatır. Yukarı çıktığında, bir anda o kimseyi göremez olur. Yine sepeti omzuna alarak süratle dergâha gelir. Talebeler hayretler içinde üzümlere bakarken Üftâde hazretleri, herkes nasihat dolu şu sözleri söyler: “Evlatlarım, biliyorum, bu mevsimde üzüm olmaz. Maksadım üzüm değil, benim sözüme mi, yoksa üzüme mi kıymet verdiğinizi anlamaktı. Üzüme peki diyenler kaybederler, hiç üzüm bulamazlar. Sözümüze peki diyenler, bulsa da kazanırlar bulmasa da kazanırlar. Şunu unutmayın, dine hizmette, hocasına hizmette, çok sıkıntı olur. Arkadaşınızın çukura düşüp, Hızır’ın kurtarması gibi... Çile çoktur ama ecri de çoktur…”

            ***

İşte bir dönüm noktası… Bursa kadısı Mahmud Efendi, Üftâde hazretlerinin, yani hocasının sözüne kıymet verdiğinden, söz dinlediğinden ötürü bir mükâfata kavuşur. Hem de ne mükâfat… O, âhiretini, dünyasına tercih etmiş ve Kadı Mahmud iken “Aziz Mahmud Hüdâyi hazretleri” olmuştur artık. Rabbim, ikisinin de şefaatlerine kavuşmamızı nasip eylesin.

Aziz Mahmud Hüdâyi Hazretlerinin kabr-i şerifi İstanbul Üsküdar’da bulunmaktadır. Üsküdar vapur iskelesinden Üsküdar içlerine doğru giderken Aziz Mahmud Efendi Sokak’ta bulunan Hüdâyi Camii’nin içerisindeki türbede medfundur o mübarek zât…

Aziz Mahmud Hüdâyi Hazretleri’nin binlerce kez Âmin denilesi o duasıyla noktalayalım yazımızı.

“Yolumuzda bulunanlar, ömürlerinde bir kere türbemize gelip de Fâtiha okuyanlar kıyamete kadar bizimledir. Bizi sevenler ömürlerinde fakirlik görmesinler. Îmânlarını kurtarmadıkça ölmesinler; öleceklerini bilsinler ve haber versinler. Ve ölümleri denizde olmasın!..”

Âmin…

            ***

Kelâm-ı kibar:  “Ya Rabbi! Dostlarını öyle yaptın ki, onları tanıyan sana kavuşuyor, sana kavuşamayan onları tanımıyor…” (Abdullah-ı Ensari Hirevi ‘Kuddise sirruh’)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.