Mescid-i Aksa bir imtihandır!..

A -
A +
Kudüs ve Mescid-i Aksa, İslam dünyasının kanayan büyük yarası. İsrail devlet terörüne karşı, Mescid-i Aksa çevresinde direnmeye çalışan Filistinliler kalleşçe, hunharca katlediliyor!..
 
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı Dönem Başkanı sıfatıyla; Mescid-i Aksa ve Filistinli Müslümanlara karşı yapılan zulme karşı, bütün İslâm dünyasını derhal harekete geçmeye davet etti. Evet, Mescid-i Aksa ve Kudüs Meselesi İslâm dünyası için çetin bir imtihandır. Zira bu yakıcı meselede, İslâm ülkelerinin topyekûn ortaya koyacakları veya koyamayacakları siyasi ve ekonomik ağırlık, diplomatik maharet ve hatta askerî açıdan baskı kurma yeteneği, sonuç itibarıyla çok belirleyici olacaktır… İsrail’in 1967 harbinin hemen sonrasında, ilhak çalışmalarını başlattığı Kudüs ve özellikle son yirmi yılda acımasız bir kuşatma altında tuttuğu Mescid-i Aksa, 70 yıllık Arap – İsrail ihtilafının nirengi noktasıdır. Merkezi Doğu Kudüs olan bir Filistin devleti kurulmadan bu derin ihtilafın çözümü mümkün değildir. Ancak Yahudiler için devlet kurma fikrinin ortaya atıldığı günden beri, Kudüs üzerinde çok farklı hesapların yapılageldiğini unutmayalım. Siyonist politikaların özü olan “Büyük İsrail” hayalinin gerçekleşebilmesi için, Kudüs’ün kalıcı olarak Yahudilerin eline geçmesi lazım. Dolayısıyla İsrail ve dış dünyadaki bütün destekçileri bu hedef için çırpınıyor… Bunun altını çizelim.
İsrail’in yıllardan beri uluslararası ölçekte işlediği konu nedir? Yabancı büyükelçiliklerin Tel Aviv’den Kudüs’e taşınması! Son olarak seçim kampanyası sırasında Donald Trump bunun için söz vermiş, Başkan olduğu takdirde, ABD sefaretini Kudüs’e taşıyacağını söylemişti. Ama o da biliyordu ki, bunu gerçekleştiremeyecek. Tıpkı selefi Obama’nın kampanya sırasında, sözde Ermeni soykırımını resmen tanıyacağına dair verdiği söz gibi!.. Nitekim Trump, İsrail gezisine çıkmadan evvel, Kudüs konusundaki kararını geçici olarak askıya aldığını ifade etmek zorunda kaldı. Bugünkü küresel siyasi dengeler bakımından, Amerika’nın böyle bir işe girişmesi, tahminlerin çok ötesinde yeni kaos ve çatışmalara kapı aralar. ABD, yönetimler açısından bir bütünlük olmamakla birlikte, Arap halklarını tümüyle kendisinden nefret ettirecek böyle bir siyasi riski göze alamaz. Lakin BM Güvenlik Konseyi’nde İsrail aleyhine bir tek kararın çıkmasına dahi imkân bırakmayan ABD’nin, şimdiye dek İsrail yararına güttüğü politikaların; Filistin halkını nasıl bir cendereye soktuğu ve Filistin topraklarının santim santim, Yahudiler tarafından ne şekilde iç edildiğini çaresizce seyrediyoruz… Kısacası Siyonistler ve onların destekçilerinin maksat ve hedefleri açık! Bugün olmasa yarın, yarın olmasa bir gün bu hedeflere ulaşmak için her şeyi yapıyorlar ve yapacaklar.
O yüzden Kudüs ve Mescid-i Aksa, İslam dünyası için bir imtihandır, bir kırılma noktasıdır diyoruz. Şayet sistemli, kararlı, şuurlu ve dünya siyasi dengeleri bakımından rasyonel bir mücadele ve müdafaa stratejisi ortaya konulamazsa, maalesef işin sonu hüsrandır!.. Aslında 1948 yılından beri Filistin topraklarında olup bitenler, yukarıdaki tespitin tek tek delilidir. Yani öyle çok derin tahlillere filan gerek yok. Mesele gayet açık… Burada İslam dünyasının ve özellikle Arap âleminin başından gösterdiği zaafları bir kere daha irdelemek gerekiyor. 1945’te kurulan Arpa Birliği Teşkilatı, 1969’da Mescid-i Aksa’nın kundaklanması üzerine; buna tepki olarak temelleri atılan İslâm İşbirliği Teşkilâtı, şimdiye kadar ismi ve cesametiyle mütenasip bir ağırlık koyabildi mi? Ne yazık ki, hayır!.. Ve bugün menfi tesirlerini en şiddetli şekilde hissettiğimiz, Müslüman dünyasındaki feci bölünmüşlük, İslam ülkeleri arasındaki husumet ve çatışmalardan ileri gelen zayıflık, mevcut perişanlığın temel kaynağıdır. Şayet bir iyileştirme yapılacaksa, işe buradan başlamalıdır. Bu açıdan Sayın Erdoğan’ın çağrısı çok anlamlıdır. Temennimiz bu çağrının yeterince karşılık bulması.
İslâm dünyasının iç zaaflarını aşabilmek için Mescid-i Aksa imtihanında başarılı olma mecburiyeti var. Şayet bu meselede birlik ve bütünlük içinde hareket etmeyi başarırsa, diğer konularda da çözüm becerileri geliştirebilir. Mescid-i Aksa ve Kudüs meselesi, Müslümanların en rahat ittifak kurabileceği bir konudur. Bu fırsat kaçırılmamalıdır. Şayet bu yakıcı meselede de beklenen hassasiyet ve samimiyet ortaya konulamazsa, bilelim ki Filistin halkının esareti asla sona ermeyecektir. Bunun vebalini kim taşımak ister?! Ey İslam ülkelerinin yöneticileri, karar mevkiindeki sorumlular… Laf-u güzafı bir taraf bırakınız ve samimi olarak güç birliği için bir araya geliniz. Ümmetin beklediği hayırlı kararları alınız. Bir asra yaklaşan şu perişanlık, çaresizlik ve acizlik bitsin artık!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.