Yüksek Askerî Şûra…

A -
A +
Albay ve General rütbesindeki askerî personelin terfi ve tayin işlemlerini ikmal eden; planlı, programlı ve her yıl tekerrür eden Yüksek Askerî Şûra toplantısı, ülkemizde zaman zaman sancılı olmuştur!..   2011 Temmuz’unun son günlerinde, askerî cenah açısından çok ciddî bir kriz baş göstermişti… Zira aynı gün, dönemin Genelkurmay Başkanı Org. Işık Koşaner, Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Erdal Ceylanoğlu, Deniz Kuvvetleri Komutanı Ora. Eşref Uğur Yiğit ve Hava Kuvvetleri Komutanı Org. Hasan Aksay peş peşe istifa etmişlerdi. İstifanın sebepleri hayli derin ve teferruatlı. O yüzden detaylara inmeyeceğiz. Hatırlatmak istediğimiz şey, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin; millî savunma ve güvenliği açısından çok kritik geçen altı – yedi saatlik sürede, sivil otoritenin kararlı duruşuyla krizin atlatılabilmiş olması. Dönemin Jandarma Genel Komutanı Org. Necdet Özel, teamül icabı; önce kara kuvvetleri komutanlığına asaleten ve genelkurmay başkanlığına vekâleten, kısa süre içinde de asaleten buraya tayin edilerek, işler tekrar yoluna konulmuştu… 27 Mayıs 1960 darbesiyle bozulan sivil – asker ilişkileri ve dengesindeki sıkıntılar sebebiyle, Türkiye tam elli sene boyunca, bu konuda hep tedirginlik yaşadı. Darbe ve darbe teşebbüsleri ile muhtıralar sonrasında, askerî hiyerarşide bozulma ve normal şartlar altında sivil otoriteye bağlı olması gereken ordunun, başına buyruk hareket etme alışkanlığı, demokratik devlet düzeni açısından ciddi bir handikaptı… Nitekim 1980 İhtilalinden sonra doğan ortamda, bazı generallerin zamanında emekli edilmemesi (edilememesi) yüzünden, orgeneral rütbesindeki asker sayısı ihtiyaç ve normal kadronun çok üstüne çıkmıştı. 1983 yılında Genelkurmay Başkanı olan Org. Necdet Üruğ, 1987 yılında emekli olmaya hazırlanırken, kendisinden sonrasını 2000 yılına kadar tanzim ettiğini söyleyecekti!.. Nitekim bu “tanzimin” eseri olarak, ağustos ayı gelmeden Haziran 1987’de emekli olma talebini dile getirdi. Bundan maksat, bacanağı olan Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Necdet Öztorun’un önünü açmaktı. Aslında kendilerine göre açmışlardı bile! Çünkü daha şûraya hayli zaman varken, yapılmış – bitmiş gibi, Org. Öztorun kendi genelkurmay başkanlığını ilan etmiş ve o sıfatla kokteyl için davetiye bastırmış ve dahi bu davetiyeyi devrin Başbakanı (aynı zamanda Yüksek Askerî Şûra Başkanı) Turgut Özal’a da göndermişti… Rahmetli Özal, bu emrivakiyi kabul etmedi, Cumhurbaşkanı Kenan Evren ile de görüşerek, hükûmetin Öztorun’u genelkurmay makamına istemediğini ilan etti… Hâl böyle olunca, “İki Necdet” diye bahsedilen Üruğ ve Öztorun’un planları suya düştü. Ama Türkiye, birkaç gün boyunca epey gerilim yaşadı. Yüksek Askerî Şura üyeliği, bütün orgeneral rütbesindeki askerler için ikinci bir görevdir. Bu bazen aslî görev de olabiliyor… 1969’da kendi aslî görevinin dışına çıkarak, PTT ve benzeri kamu kuruluşlarını denetlemeye kalkan devrin Genelkurmay Başkanı Cemal Tural, görevden alınarak Yüksek Askerî Şûra üyeliğine tayin edilmişti. Buna benzer bir atama da hâlen 15 Temmuz ihanet kalkışmasından yargılanan Eski Hava Kuvvetleri Komutanı Akın Öztürk ile ilgili. O da HKK görevinden sonra bu göreve getirilmişti. Aslında şûra konusunda anlatılacak pek çok enteresan hikâye var. Lakin yerimiz mahdut! Onun için hızla günümüze doğru gelerek 2016 Şûrası öncesi ve sonrasına bakalım… İlgili ve yetkili isimlerin, birtakım sözlü ve yazılı açıklamalarından net olarak öğrenmiş olduk ki; 2016 Şûrası öncesinde, orduya sızmış olan FETÖ’cü subay ve generalleri tasfiye etmek için ciddî hazırlıklar yapılmış. Ancak şûra tarihine, yani bugünkü 1 Ağustos’a gelmeden; FETÖ, yapılan bu hazırlığı öğrendiği için (öğrenememe ihtimali var mıydı ki?!) erken davranarak, malum ihanet ve darbe teşebbüsünde bulundu. Devlet önemli ölçüde hazırlıklı olduğu için kısa zamanda askeriye içindeki FETÖ mensuplarını derdest edebildi… Öyle ki, TSK’nın general kadrosunun en az yarısı ihraç edildi ve bunlar hâlen yargılanıyor. General kadrosunun bu kadar şişik olması (ABD ordusundaki sayı kadar…) da irdelenen konulardan biri. Neyse o da ayrı bahis, dolayısıyla zaman içinde taşlar yerine oturur. Başbakan Binali Yıldırım’ın ifadesine göre, şayet 2016 Şûrası normal şartlar altında yapılabilmiş olsaydı, önemli ölçüde değişiklikler vukua gelecekti. Ancak buna fırsat olmadı. İhanet kalkışmasıyla devleti çökertmeye kalkışan FETÖ, asıl darbeyi kendisi yedi. Geçen seneki şûra kararları çerçevesinde, en yüksek sayıda; kurmay olmayan albay rütbesindeki subaylar generalliğe terfi ettirildi. Dahası kara, deniz ve hava kuvvet komutanlıkları Millî Savunma Bakanlığına bağlandığı için, terfilerin kararlaştırılması ve uygulanmasında, hükûmet asıl inisiyatif sahibi oldu. Yıllardır konuşulan bir diğer konu da jandarma teşkilatının statüsü idi. O da İçişleri Bakanlığına bağlandı. Önemli bir düzenleme…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.