Dikkat! Çok tuzak var…

A -
A +
HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk’un annesinin cenazesi dolayısıyla yaşanan olaylar, çok tehlikeli bir durumun habercisi. Sosyal barışı bozmaya yönelik çok ama çok tuzak var!..  
Türkiye’nin ulusal güvenliğine yönelik tehditler, içeriden ve dışarıdan dalga dalga birbirini kovalıyor… Son olarak, HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk’un annesi Hatun Tuğluk’un cenazesinin Ankara’da defnedilmesi sırasında cereyan eden olaylar bu minvalde yeni bir teşebbüs mahiyetinde… Aysel Tuğluk’u tanıyor ve biliyoruz. İdeolojik mensubiyeti, HDP ve bölücü örgüt PKK ile ilişkileri, bu çerçevede sık sık ortaya koyduğu eylemler, Tuğluk’u kişi olarak kendi çevresinde öne çıkaran özellikler. Ancak birey olarak, Aysel Tuğluk’un çoğu kere kanun dışına kayan eylemleri, kendisini bağlar. Ölen annesinin ne ölçüde bu eylemleri desteklediği veya kızının davranışlarını tasvip edip etmediğini, ben şahsen bilmiyorum. Toplumun ekseriyeti de bilmiyor… Bu durumda Hatun Tuğluk’un cenazesini bahane ederek, bahse konu olayları çıkarıp tırmandıranların, hangi maksatlarla bu eylemi tezgâhladıklarının tespit edilmesi, emniyet ve yargı organlarınca da yasal gereğinin gecikmeksizin eksiksiz şekilde yerine getirilmesi çok önemli! Zira öyle anlaşılıyor ki, birileri bu hadiseyi fena hâlde kaşımaya devam edecek. HDP’li Osman Baydemir’in; “Mezarlıkları paylaşamıyorsak sokakları nasıl paylaşacağız…” beyanı bunun işareti. Ülkede sosyal barışı bozmak isteyenler, toplumun nerede bir yumuşak karnı varsa, oraya hamle yapıyor… Bu bazen Güneydoğu’dan diğer bölgeye çalışmaya gelen işçiler üzerinden bir provokasyon olarak kendisini gösteriyor. Bazen Suriye’den ülkemize sığınan insanlar üzerinde bir tezgâhla sahneleniyor. Bazen Sünni-Alevi tahriki ile yangın körükleniyor. Vs. vs… Kısacası millî bütünlüğümüze tuzak kurmak isteyenler için maalesef çok müsait bir ortam var. Kirli oyunları rahatlıkla sahneleyebiliyorlar. Son zamanlarda dış odakların her zamankinden daha aktif biçimde oyuna katılmasıyla bu durum daha bir vahimleşti. 2013 yılında, güya kesilmek istenen birkaç yeşil ağacı bahane ederek tezgâhlanan Gezi olaylarının esas mahiyeti daha sonra ortaya çıktı. Ama bu belli olana kadar da tahribat çok ağır oldu… Hâlâ daha Gezi olaylarının çeşitli yansımaları devam ediyor. Hele hele FETÖ’nun bunca ihaneti görüldükten sonra, işin boyutları her yönüyle anlaşıldı. FETÖ bu tahrikleri sonuna kadar kullanacak örgütlerin başında geliyor!.. Bir seyyar satıcının Tunus’ta kendisini yakmasıyla başlayan ve önceleri adına “ARAP BAHARI” denilen felaket dalgasının, Arap Dünyasını ne hâle getirdiğini her gün çaresizce izliyoruz. Türkiye’yi Suriye gibi, Mısır gibi,  Yemen ve Libya gibi kan ve ateşe boğmak isteyen şer odakları, bugüne kadar istediğini elde edemedi. Kırk yıldan beri azgın biçimde saldırmaya devam eden bölücü terör örgütü, istediği hedefe asla varamadı. Ama unutmayalım ki, bu terör belasının sırtımıza yüklediği ekonomik ve sosyal fatura da çok büyük oldu!.. İçeriden ve dışarıdan ülkemizi bölmeye çalışan odaklar, bir bölümünü alenen sergiledikleri saldırılarını son raddeye kadar vardırmış durumda. O yüzden Türkiye olarak her zamankinden çok daha dikkatli ve tetikte olmamız gerekiyor. Suriye’den, Irak’tan, Afganistan’dan veya diğer memleketlerden gelen insanlar hakkında, asılsız söylentiler çıkararak halkı galeyana getirme taktikleri, çok sık uygulanmaya başladı. Asla tahriklere kapılmamalıyız… İnsanlar yanlış da yapabilir. Bir sığınmacının kişisel yanlış hareketini, bütün bir kitleye mal ederek haksız şekilde onları hedef almak insafsızlıktır. Bu yolla halkı tahrik edip sokağa dökenler ve gariban; çaresiz insanların üzerine salanların, kimler hesabına çalıştığını ve gerçekte ne yapmak istediğini mutlaka açığa çıkarmalıyız. Benzer şekilde Sünnilik-Alevilik meselesini istismar edenler, bunu cenazeleri mezardan çıkaracak kadar ileri götürenlerin asıl maksatlarının ne olduğu ve bunların kim tarafından yönlendirildiğini bilmek zorundayız. Aksi hâlde aynı tehlikeli tuzaklar daha sık biçimde karşımıza çıkabilir. İnsanların siyasi faaliyetleri, ideolojik mensubiyetleri hukuk nizamı içinde temel hak ve hürriyetlerdir. Bu alanda hukuksuzluğa kayanların muhatabı da, kamu düzenini korumakla görevli mercilerdir. İşin gereğini onlar yapacaktır ve yapmalıdır. Hiç kimse kendisini devletin yerine koyarak bir icraatta bulunmaya kalkamaz. Kim olursa olsun yaptığının hesabı sorulmalıdır. Aysel Tuğluk’un annesinin cenazesi sırasında meydana gelen olayların, istismar edilerek başka sıkıntılara kapı açılmaması için, tez zamanda bu işin gereği yapılıp kamuoyuna da bilgi verilmelidir. Siyasilerin demeçlerle verdiği tepkiler yerindedir, ama yeterli değildir. Yukarıda dikkat çektiğimiz üzere, son zamanlarda ulusal güvenliğimize yönelik çok çeşitli tuzaklar kuruluyor. Âdeta mayın tarlası gibi… Bir gün bir gecekondu yıkımı veya bir seyyar satıcının tezgâhına el konulması veya bir tarım işçisinin karıştığı iddia edilen bir asayiş olayı, hiç tahmin edilmeyen bir fitnenin kopmasına yol açabilir… Buna karşı el birliğiyle dikkatli ve uyanık olmak mecburiyetindeyiz. Unutmayalım, sosyolojik olarak toplumları bir arada tutan unsurlardan biri de mezarlıklardır. Mezarlıkların ayrılması veya böyle bir fikrin işlenmesi, ayrılığı körükleyecek çok tehlikeli bir hâldir. İşi buraya kadar getirdiler. Dikkat, dikkat!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.