ABD’de yeni “Neo–Conlar” dönemi mi?

A -
A +
Donald Trump’ın bir türlü başını tutmayan ve hemen her gün değişen kadrosunun şekillenmesindeki seyir, giderek daha fazla Oğul Bush dönemini ve tabiatıyla Neo – Con kadroları çağrıştırıyor…
 
Son olarak bir Twitter mesajıyla koltuğundan edilen Rex Tillerson’ın yerine asker kökenli ve sertlik yanlısı Mike Pompeo getirilince, Trump yönetiminin siyasi zihniyet ve üslubu hakkında daha fazla endişeler belirmeye başladı. Son olarak Ulusal Ekonomi Konseyi direktörlüğüne getirdiği Larry Kudlow gibi isimler, Trump’ın baştan beri hararetle savunduğu içe kapanmacı, güvenlikçi - milliyetçi yaklaşımı pekiştiriyor. Trump’ın geçen on dört ay zarfında fiilen en fazla yol alabildiği alan burası oldu. ABD’nin çok önceden imza attığı, birtakım küreselleşmeyi teşvik eden mekanizmalardan çekilme ve çekilmeye hazırlık sadedinde büyük tepki çeken adımlar attı… Bu yolda devam edeceği yönünde ha bire güçlü sinyaller veriyor. Nitekim içe kapanma politikalarının aksine, küreselleşmeden yana tavır takınan ve daha fazla müttefiklerle iş birliği yapmanın gerekliliğini savunan Rex Tillerson (Ki, kendisi Exxon petrol kartelinin başkanlığını yapmıştır…) bir türlü Trump’a yaranamadı ve tuhaf bir biçimde görevden alındı. Tillerson görevi yaptığı süre boyunca Trump’ın devirdiği çamların olumsuz etkilerini gidermeye çalışmıştı. Bakalım bundan sonra aynı misyonu kim üstlenecek? Bu arada, Trump yönetiminde asker ağırlıklı (Savunma Bakanı John Mattis, İç Güvenlik Bakanı John Kelly, yeni Dışişleri Bakanı Pompeo ve Ulusal Güvenlik Danışmanı H. McMaster…) bir kadronun yönetimde başı çekiyor olması, ister istemez Oğul Bush dönemindeki Neo-Con ağırlıklı yapıyı hatırlatıyor. Hatırlayınız W. Bush’un kadrosu (Başta Başkan Yardımcısı Dick Cheney olmak üzere, Savunma Bakanı Donald Rumsfeld, Yardımcısı Paul Wolfowitz ve Savunma Politikaları kurulunda yer alan karanlıklar prensi Richard Perle…) güya Amerikan değerlerini dünyaya yaymak adına Amerikan hegemonyasını yayma ve kökleştirme projelerini geliştiriyordu. Daha 1997 yılında, Clinton iktidarı sırasında bu ekip Yeni Amerikan Yüzyılı Projesini (The Project for the New American Century) sunmuşlardı. Neo-Conların hayli uzun bir hikâyesi var. Ancak fazla detaylara girersek bu köşe yetmeyecek. Kısaca şunu söyleyelim ki bunları çoğu Yahudi kökenli ve Siyonist ideolojiyi benimsiyor. Bunlar sözüm ona demokrasiyi destekleme tavrı olarak yayılmacı ve müdahaleci politikaları savunuyordu. Bunun için en büyük bahaneleri terörle mücadele idi. 11 Eylül 2001 saldırıları bunlara müthiş bir fırsat verdi ve sonuna kadar kullanarak yayılma ve hegemonya kurma stratejisini uyguladılar… W. Bush Evangelistlere fena hâlde angaje idi. Yardımcısı Dick Cheney (Baba Bush’un savunma Bakanlığını da yaptı) Halliburton isimli Petrol kartelinin Yönetim Kurulu Başkanı idi ve ABD’yi asıl yöneten isimdi!.. Afganistan ve Irak işgallerinin asıl mimarı da o idi…
Trump’ın yardımcısı Mike Pence sıkı evanjelist kimliği ile tanınıyor ve başından beri, şayet bir sebeple Trump görevden alınır veya istifa edecek olursa ülkeyi yönetecek asıl isim olarak değerlendiriliyor… “Önce Amerika” diyerek ekonomide korumacılığı ön plana çıkaran ABD’nin yeni yönetimi, siyasi ve askerî alanda tam tersine bir tutum içinde. “Amerikan Yüzyılı Projesi” bütün pompalamalara rağmen kısa zamanda çöküverdi. Onun telafisi için başvurulan B ve C planları da doğrusu istenen sonuçları vermedi. Lakin bütün büyük devletlerin yaptığı üzere ABD, aslında hâlâ A planında ısrar ediyor!.. Bunun için de yayılmacı ve müdahaleci politikaları takviye ediyor. Suriye’deki yaklaşık 20 askerî üssü ve 800 milyar dolarlık rekor savunma bütçesini başka türlü nasıl izah edilebilir? Dick Cheney geçmişte, Irak ve Afganistan işgallerinin İsrail için yapıldığını ifade etmişti. Şimdilerde ABD’nin Suriye’de yaptığı atraksiyonlar da kim için zannediyorsunuz?!  Adı Neo–Con olmuş veya başka bir şey, hiç fark etmez. Amerika’nın hegemonik politikalarının amacı asla değişmez. Ama esas olan bu amaca ne kadar ulaşılacağıdır. Amerika’nın düne göre, özellikle 1991 – 2001 arasına göre büyük güç ve etki kaybına uğradığını unutmayalım. Bu arada yükselen yeni güçlerin meydan okumaları karşısında bocalamaya başladığına da dikkat isterim. Ronald Reagan zamanında piyasaya çıkan, Clinton döneminde köşeye çekilmek zorunda kalan ve Oğul Bush döneminde altın devrini yaşayan Neo-Conlar, telkin ettikleri çılgın politikaları sürdüremediler. Nerde şimdi Karl Rove (W. Bush’un kıdemli danışmanı), Karen Hughes, Alberto Gonzales, Lewis S. Libby, George Tenet (Eski CIA Başkanı) Douglas Feith (Wolfowitz’in yardımcısı), Elliot Abrams, Robert Kagan (Victoria Nuland’ın kocası), James Woolsey (Eski CIA Başkanı) ve ismini burada sayamayacağımız diğer pek çok at hırsızı?.. Hepsi ya yolsuzluktan, ya başarısızlıktan veya önemli konularda yanlış bilgi vermekten (yalan söylemenin kibarcası!) istifa etmek zorunda kaldılar. 
Evet, Donald Trump’ın yönetim kadrosu daha ne kadar kabuk değiştirecek ve en önemlisi Trump’ın kendisi dört yılı doldurabilecek mi, belli değil. Belli olan mevcut görüntünün içeride ve dışarıda pek de iyi bir intiba vermediği… W. Bush aileden tecrübeli idi, Trump’da o da yok…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.