Akdeniz’de iki mikro aktör!..

A -
A +

Fransa Devlet Başkanı Macron kendisini dev aynasında görüyor ancak, Fransız medyası dahi; yaptığı acemilikler karşısında kendisine “Macron değil, Micron” diye eleştiride bulunuyor. Bir de Yunan Çipras var…

 
 
Dış politikada çaylaklık, insanı hepten maskara yapıyor!.. Örnek istiyorsanız, işte size Fransa Devlet Başkanı Emmanuel Macron… Çok kısa bir zaman içinde devirdiği çamlarla hayli mahcup durumlara düştü, fakat durumuna bakılırsa pek üzerine alınmak istemiyor. Daha önce bu köşede sözünü etmiştik. Macron, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, Ankara’da yapılacak üçlü zirveye (Erdoğan-Putin-Ruhani) katılmak istediğini belirtmişti. Sayın Erdoğan bu durumu bir konuşmasında dile getirmiş ve şayet Rusya ile İran da kabul ederse, o zaman katılabilir demişti. Ancak bu talebin kabul görmediği bilahare anlaşıldı ve Ankara Zirvesi de üçlü olarak yapıldı… Bu arada Fransa Devlet Başkanı, Suriye’de etkili bir rol kapmak için arayışını sürdürdü, ABD Başkanı Trump’ın bir taraftan hızla çekileceğiz dediği, ama öte yandan da kimyasal saldırıya karşı bir şeyler yapmak zorunda kaldığı için alelacele oluşturduğu koalisyona kapağı attı. İngiltere zaten öteden beri fırsat kolluyordu ve beklediği fırsat ayağına gelince topu hedefe yolladı. Böylece de güya, bugüne kadar yüzlerce kez kimyasal saldırı yapmış olan Beşar Esad’a bir ders vermiş oldular! Bu rolü kaptığı için ayakları yerden kesilen Macron atıp tutmaya başladı. Önce Donald Trump’ı Suriye’de kalması konusunda ikna ettiklerini öne sürdü. Daha sonra da şunu üfürdü; “ABD ve İngiltere’yle birlikte, Suriye askerî hedeflerine saldırı yapmakla, Türkiye ile Rusya’yı ayrıştırdık…” Lakin her iki iddiasının da temelden yoksun olduğu çarçabuk ortaya çıktı. Beyaz Saray Sözcüsü, Macron’u yalanlayarak, ABD’nin Suriye’deki misyonunun değişmediğini söyledi ve şöyle devam etti: “Doald Trump, ABD kuvvetlerinin olabilen en kısa zamanda eve dönmelerini istediği konusunda çok açık konuştu…” Yani ABD’nin kimse tarafından ikna edilmesi söz konusu değildi!
Kimyasal saldırıyı cezalandırmak için yapılan son saldırının olumlu olduğunu açıklayan Türkiye, öteden beri Suriye Rejimi ve yaptığı zulümlere karşı tavrının değişmediğini teyit ediyordu. Bu tutumda herhangi bir çelişki de yoktu. Ki, bu tutum Rusya’nın meçhulü de değil. Dolayısıyla Türkiye’nin yapılan harekâtı tasvip etmesi Rusya için bir sürpriz olmadığı gibi, bir yarışma için sebep de olamazdı. Çünkü Türkiye ve Rusya bu Suriye konusunda, başından beri birçok konuda görüş ayrılığına sahip. Binaenaleyh, Macron’un Türkiye ile Rusya’yı ayrıştırdık lafı havada kalıyordu. Nitekim Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Fransa Başkanı’nın bu iddiasını şöyle çürüttü: “Rusya ile ilişkilerimiz Macron’un bozacağı kadar zayıf değil…” Bu cümle çok şümullü bir mana ihtiva ediyor.  Çavuşoğlu NATO Genel sekreteriyle yaptığı toplantıda, Macron’a dönük olarak yukarıda bahsettiğimiz hususu da detaylı anlattı. Meğerse Macron’un Ankara Zirvesine katılmasına, İran muhalefet etmiş… İran’ın kendince haklı sebepleri olabilir. Kim bilir belki de, en başta, genel olarak Batı’ya karşı duyduğu güvensizlik etkili olmuş olabilir! Emmanuel Macron’a bir cevap da Rusya’dan geldi. Kremlin Sözcüsü Dmitry Peskov özetle şunu söyledi: “Suriye’ye yönelik saldırı Rusya ve Türkiye’yi birbirinden ayırmadı…” Ama en keskin ve haşin cevap, Erdoğan’dan geldi; Cumhurbaşkanı, Dünya Müslüman Azınlıklar Zirvesinde, isim telaffuz etmedi, ama adresi öyle bir tarif etti ki herkes kimi kastettiğini çok iyi anladı. “Mesele petrol, altın, elmas, pazar payı olunca, bu ülkelerin âdeta kan kokusu almış köpek balığı gibi binlerce km öteden koşup geldiğini görüyoruz… Bunlardan biri bana geçenlerde telefonda akıl vermeye kalkıyordu. Dedim ki, siz Cezayir’de beş milyon kişiyi öldürdünüz. Bana akıl vermeye kalkmayın!..” Hadi micro ölçüde tecahül-i arif sanatı yapayım; Cezayir’de beş milyon kişi öldüren sömürgeci ülkenin adı neydi?!
 
           ALEXİS ÇİPRAS, SENİN CİRMİN NE?
 
“Avrupa’nın şımarık çocuğu” diye tanımlanan komşumuz Yunanistan, bir müddetten beri Ege ve Akdeniz’de tehlikeli atraksiyonlarda bulunuyor… Güney Kıbrıs Rum Yönetimi eliyle, Doğu Akdeniz’de uluslararası hukuk normlarına açıkça aykırı şekilde doğalgaz ve petrol arama çalışmaları yaptırma teşebbüsü, Türkiye tarafından etkili biçimde akamete uğratılan Yunanistan, bu defa Ege’de haylazlık etmeye başladı. Ege’de, aidiyeti belli olmayan kayalıklar konusunda devam eden anlaşmazlıkta, kendince cinlik yaparak bir şeyler pişirmeye çalışıyor. Çipras’ın uçuk savunma bakanı, ikide bir gövde gösterisi yapmaya yelteniyor… Türkiye her seferinde, ciddi devlet edasıyla gerekli ikazı yapıyor, ama Yunanistan anlamamazlıktan geliyor. Son olarak, Didim açıklarındaki bir kayalığa, birileri Yunan bayrağını dikti. Ve bizim Sahil Güvenlik elemanlarımız tarafından o bayrak indirildi. Son olayla ilgili, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu şu net açıklamayı yaptı: “Tehlikeli adımlar atmayın, askerimizin elinden kaza çıkabilir!..” Bu sözün de, kültürümüzdeki yeri çok dikkat çekicidir. Bakalım Yunanlılar da anlayacak mı?
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.