Ey zalimler... Bu kanda boğulacaksınız!

A -
A +
ABD Başkanı Trump iğrenç bir kibir içinde, dünya düzenini temelinden dinamitliyor!.. Netanyahu, ABD ve Trump’ın sınırsız desteğiyle küstahça politikalar izliyor, Filistinlileri katlediyor…
 
 
Yevmü'n-Nakba… Yani felaket günü… 14 Mayıs 1948 günü İsrail devletinin resmen ilan edilişi ve ertesi günden itibaren milyonlarca Filistinli için başlayan dram. Katliam, sürgünler, acımasız baskılar, insanlık dışı muameleler, medeni dünya için tek kelimeyle yüz kızartıcı bir tablo… Evet, dün bu kara tablonun yetmişinci yılı idi ve yine Filistin halkının kanı aktı. Bütün dünyanın gözü önünde İsrail katliam yaptı. Bu satırların yazıldığı sırada, İsrail keskin nişancıları tarafından katledilen Filistinli sayısı elliyi aşmıştı. İki binin üzerinde de yaralı vardı. Kim bilir şu saat itibariyle kaç kişi olmuştur? Filistin-İsrail sınırında bu kan gölü kabarırken, Batı Kudüs’te Amerika ve İsrail yetkilileri beşuş bir çehre içinde, Amerikan elçiliğinin Tel Aviv’den buraya taşınmasını kutluyordu. Donald Trump, telekonferansla katıldığı açılış törenine, İsrail ve Musevi Lobisi ile ilişkileri yürüten; Beyazsaray Başdanışmanı, Yahudi damadı Jared Kushner ve kızı İvanka ile Hazine Bakanını gönderdi. Hepsinin ağzı kulaklarındaydı. Netanyahu Amerika’ya vıcık vıcık yağcılık kokan bir konuşma yaparak, memnuniyetini izhar etti. Trump’ın elçiliği taşıma kararını cesurca bir davranış olarak tanımladı. Trump da “İsrail için büyük gün…” ifadesini kullandı. İsrail için büyük gün ama Filistin halkı için yetmiş yıldır tekrarlanan felaket günü… Netice ne olacak? Kurulduğu günden beri ancak kan dökerek ayakta kalabilen İsrail, bu zulmü daha ne kadar sürdürebilecek? Bilinmelidir ki bu zulüm mutlaka sona erecek ve İsrail yaptıklarının hesabını bir bir verecek… Bugünkü şartlarda ne İsrail ne de Amerika bunu akıllarına getirmek istemiyor, ama bundan kaçış mümkün değil. Hiç şüphesiz bu kan gölü zalimlerin boğulduğu yer olacaktır!..
İsrail bütün dünyanın gözü önünde Filistin’de kitlesel katliam yaparken, dünya sessizce seyrediyor. Netanyahu’nun dünkü küstah tavrının sebebi de budur. Dünyanın zulme ve haksızlığa karşı kör ve sağır olması… Trump’ın elçiliği Kudüs’e taşıma kararına karşı, 128 devlet BM çatısı altında kınamada bulundu. ABD ve İsrail’in yanında sadece yedi tane küçük ada devleti yer almıştı. Dün de 32 ülke açılış törenine temsilci gönderdi. İçlerinde tek bir Avrupa devleti yoktu… Elçilik binasının çevresinde de büyük protestolar vardı. İsrail polisi asayişi sağlamakta acze düştü. Şurası muhakkak ki, İsrail vatandaşı bir kısım Yahudiler de Siyonist yönetimin saldırgan ve zalim politikalarına karşı insani tepki gösteriyor. Fakat ne yazık ki dünya genelinde bu yetmiş yıllık zulme karşı pasif bir tutum söz konusu. Diğer taraftan 22 Arap devletinin birçoğu, İsrail’in zulüm ve işgal politikalarına karşı hiçbir şey yapmıyor, yapamıyor. Hatta Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkeler, tam aksine İsrail’e artık açıktan açığa destek vermeye başladı. Bunun temel sebebi elbette ABD’nin siyasi ve askerî baskısı… Suudi Arabistan ve BAE, bir taraftan yüz milyarlarca doları ABD hazinesine aktarıp karşılığında hiçbir zaman kullanmayacağı silahları satın alırken, diğer yandan Filistin halkını esarete razı etmek için alçakça politikalar izliyor. Asıl büyük felaket işte burada… Arap dünyası cenahından bu ihanet sergilendiği içindir ki, İsrail’in yaptığı her şey yanına kâr kalıyor. Bugün için durum özetle böyle. Peki, gelecekte ne olur?
Hiç şüphesiz İsrail, ABD’nin sırtında bir kamburdur. Ve bu kambur günden güne de büyümektedir. İsrail yüzünden ABD dünya genelinde itibar ve güven kaybına uğramaktadır. Trump’ın politikaları bunun üstüne âdeta tüy dikti!.. Sadece elçilik binasını Kudüs’e taşımakla değil elbet. ABD, Paris İklim Anlaşmasından, Trans Pasifik Ortaklığından, İran ile yapılan nükleer anlaşmadan çekilerek, uluslararası anlaşmalar hukukunu çiğnemekle büyük bir güven erozyonuna uğradı. Bundan böyle hele hele Trump yönetimi altındaki Amerika’ya dünya devletleri kolay kolay güven duymayacaktır. Ve herhâlde bu da, Amerika hesabına pozitif bir durum olmayacaktır… Amerika esasen çoktan beri inişe geçmiş bulunmaktadır. Mevcut agresif politikalar da bu çöküşün yansımalarıdır. ABD’nin hâlihazırda dünyanın en büyük gücü olması, yarınlarda da böyle kalacağının teminatı değildir. Hatırlayalım bir zamanlar Sovyetler Birliği de ülkeleri işgal ediyor, muhalif rejimleri askerî güçle eziyordu. Macaristan’a, Çekoslovakya’ya bu şekilde müdahale etmemiş miydi? Fakat sonunda Afganistan batağına saplandı ve orada da çöküverdi!.. Aynı şey Amerika için de geçerli. Irak’ı işgal etti. Bugün Suriye’ye çökmeye çalışıyor. Ama bilelim ki aynı Amerika Afganistan’da gırtlağına kadar batağa saplanmış durumda. Yalnızca Afganistan değil, ABD’yi dibe çeken ve çekecek olan daha pek çok alan var…
Özetlersek, bugün İsrail ABD’nin desteğinde, Filistinlilerin kanını oluk oluk akıtıyor. Ama tekrar edelim bu vahşet Filistin halkının iradesini kıramayacaktır. Tam aksine ABD ve İsrail, bu kan gölünün nelere yol açacağını iyi hesaplamalıdır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.