CHP ve İnce’nin uzun yolu…

A -
A +
24 Haziran seçim sonuçlarının ortaya çıktığı andan itibaren, CHP yönetimi ve özellikle Kılıçdaroğlu’nun konumuna dair tartışmalar hız kesmeden devam ediyor. Asıl soru da şu: İnce ne yapacak?   CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, 81 vilayeti tek tek ziyaret edeceğini ilan etti… Herhâlde bu bir turistik ziyaret olmayacaktır! Her gittiği yerde parti teşkilatıyla görüşecek ve farklı görüşlerdeki kişilerle karşılaşacak ve ona göre de tutum belirleyecektir. Seçim sonrası ilk açıklamasında “15 milyon vatandaştan oy alan bir kişi siyaseti sonlandırır mı” diyerek, cevabı içinde mevcut soruyu sormadı mı? Eh, işin rengi artık belli olmuştur. Hâlihazırda CHP içinden ve dışından gelen telkinlerin, partide yaşanması muhtemel değişim sürecini hızlandıracağı kesindir. Bütün mesele bu sürecin nasıl cereyan edeceğidir. Yani sancılı mı, sancısız mı olacak? Bu da temelde, Kılıçdaroğlu ve ekibi ile İnce ve taraftarlarının tavrına bağlı olacak elbet… Her iki taraf birbirini kollayarak, stratejisini hayata geçirmeye çalışacak. Muharrem İnce yüzde 30,7’lik oy almak suretiyle elini güçlendirmiş durumda. Kılıçdaroğlu ise, önceki gün yaptığı açıklamada, İnce’nin beklentilerin altında oy aldığını ifade etti. Ve zaten CHP’nin oy oranından daha yüksek alması gerektiğine de dikkat çekerek “Aksi hâlde başka türlü nasıl cumhurbaşkanı seçilebilir?” şeklinde bir izah getirdi. Gerçi İnce bizzat kendisi de, ilk turda yüzde 35’i hedeflediğini açıkladı. Bu bakımdan tutarlılık var. Lakin işin psikolojik yönü çok daha farklı… 41 yıl aradan sonra, yüzde otuz oranının üstüne çıkabilmiş olması, genel başkanlık yarışında iki defa yenilgiye uğrayan İnce’ye çok güçlü bir dayanak teşkil ediyor. Ve öyle görünüyor ki, bunu sonuna kadar kullanacak… Ancak hemen belirtelim ki, Muharrem İnce’nin önünde uzun - ince bir yol var. Ve hiç de öyle kolay ilerlenecek bir yol değil. İnce’nin kendince belirlediği hedef(ler)e ulaşması için çok çalışması, çok ter dökmesi gerekiyor. “Elli günlük bir kampanya ile yüzde otuzu yakaladık” diyor. Ancak, her zaman bu kadarı da kolay olamayabilir… Unutmayalım, AK Parti ve Tayyip Erdoğan; 16 sene içinde yapılan bütün seçim ve halk oylamalarını açık ara kazanıyorsa, bu âdeta hiç fasılasız devam eden başarılı kampanyalar sayesindedir. Erdoğan kadar sıkı çalışan bir siyasi lider var mı? Evet, Recep Tayyip Erdoğan olağanüstü çalıştığı ve doğru programlarla halkın önüne çıktığı, bu programları halka etkili biçimde aktarabildiği için hep kazanıyor. Erdoğan’ın bu parlak başarılarına nazaran hep başarısız kalan muhalefet cenahı da sürekli kaybediyor. Dolayısıyla Erdoğan’a bunca başarıyı getiren faktörlerden biri de muhalefetin kronik başarısızlığıdır!.. İnce’nin bu hususa çok dikkat etmesi gerekiyor. Evet, 24 Haziran seçimlerinde nispeten başarılı bir performans ortaya koydu. Ama kendisinin de itiraf ettiği üzere, Erdoğan ile aralarında 22 puan gibi büyük bir fark (Yaklaşık 12 milyon oy) var… Kısacası hangi konumda mücadeleyi sürdürecekse, önünde katedeceği çok mesafe var. Sadece kampanya yapmak da yetmez tabii. İnce’nin dikkat etmesi gereken o kadar çok şey var ki… Mesela sahneye çıkan küçük çocuğu azarlamaması, kendisiyle fotoğraf çektiren vatandaşın, korumaları tarafından platformdan aşağıya atılmasına meydan vermemesi vs. Sayın İnce, kampanyanın ilk zamanlarında daha dikkatli bir davranış gösteriyordu. Üslubu da aynı şekilde yapıcı idi. Fakat bunu çok fazla sürdüremedi. Zaman zaman ölçüyü kaçırdı. General apoleti sökmekten medya kurumlarını canlı yayında yargılamaya kadar, bir dizi kafalarda soru işareti uyandıran söylemlerde bulundu. Hele hele İzmir, Ankara ve İstanbul’da büyük kalabalıklar toplamayı başarınca, ipin ucu büsbütün kaçtı. Yalnız kendisi de değil, taraftarlarının rakı kadehleri eşliğinde ortaya koyduğu çirkin birtakım hâl ve hareketler, açıkçası İnce’nin hanesine zarar olarak yazıldı. Muharrem İnce ve bundan böyle birlikte çalışacağı ekibinin şunu hep hatırda tutması lazım; Türk milletinin maddi ve manevi değerlerine karşı gerekli dikkat, saygı ve titizliği göstermeden, başarıya ulaşmak mümkün değildir. O yüzden öncelikle muhafazakâr kitlenin hassasiyetlerini öğrenmeleri gerekiyor. Ve halkın değerleriyle gerçekten barışık olmadan, halkın gönlüne girmenin mümkün olamayacağını da unutmamaları gerekiyor. Türk milletinin değerlerinden habersiz; ideolojik bağnazlıklar içinde, saygısız ve patavatsız laflarla her defasında bir skandala yol açan, kimi eksantrik isimlerle de bu işin hiç olamayacağını, bilhassa anlamaları gerekiyor. Her defasında yaşanan seçim başarısızlıklarının temelinde özellikle bu durumun yattığını, bir kez daha buradan hatırlatalım. Ta 1930’lardan kalma bagajları sırtından atamayan CHP’yi, ileriye taşıma iddiasındaki Muharrem İnce’nin işi hiç de kolay değil. Yalnızca kulağa hoş gelen vaatlerle seçim kazanmak mümkün olsaydı, CHP bu durumda olmazdı. İktidara gelebilmek için, adamakıllı programlar, projeler ortaya koymak gerekiyor. Bunun için de becerikli ve çalışkan kadrolara ihtiyaç var… İncelik burada!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.