​Acem ülkesi nereye?

A -
A +
Herkesin cevabını aradığı soru şu; İran’da tam olarak ne oluyor? Acem ülkesi nereye doğru sürükleniyor? En önemlisi İran bu ekonomik girdaptan kurtulabilir mi, küresel ambargoya rağmen?
 
“İsrail ve bir komşu ülke İran’a gelen bulutları, yağmasın diye kısırlaştırıyor…” Acem palavrası meşhurdur bilirsiniz. Yukarıdaki cümle ilk bakışta tam bir Acem palavrası gibi duruyor. Fakat bu iddiayı ileri süren, İran’ın Sivil Savunma Kurumu Başkanı General Gulamrıza Celâli. Yani görünüşe göre önemli bir adam. Tam olarak şunu söylüyor: “İran’da meydana gelen iklim değişikliğinde yabancı parmağı var. İsrail ve komşu ülkelerden biri İran’a gelen yağmur bulutlarını, yağmaması için kısırlaştırıyor. Bunun yanı sıra ve bulut ve kar hırsızlığı var…” Kendimi bildim bileli İran’da kuraklık meselesi hep konuşulur. Ülkenin iklim şartlarından doğan bir durum… Mesela Şah Rıza Pehlevi döneminde, İran’da kuraklığın önüne geçmek için yağmur bombaları atılırdı zaman zaman. Ne kadar etkili olduğu ayrıca tartışma konusu. Bulutların kısırlaştırılması meselesi çok teknik bir konu, ancak işin uzmanları bunun olup olmadığını açıklayabilir. Fakat yaşı müsait olanlar hatırlayacaktır. Nurettin Sözen’in İstanbul Belediye Başkanı olduğu yıllarda, yaşanan büyük su sıkıntısına çare olmak üzere, bir ara “bulutlara nem verme” ve böylece yağışa ortam hazırlama gibi bir formül devreye sokulmuştu. Ancak hatırladığım kadarıyla pek bir netice de alınamamıştı… Yağmur’un ne zaman nereye yağacağı konusu, “Müğayyebat-ı Hamse – Beş Bilinmeyen Şey”den biridir. (Lokman suresi 34. ayet.) Bu hususta muteber tefsir ve hadis kitaplarında çok geniş malumat vardır… Dolayısıyla yağmurun ne zaman, nereye ne kadar yağacağını Ancak Allahü teala bilir.
Kâinatta bir su döngüsü vardır. Bu döngünün özellikleriyle ilgili olarak klimatoloji ve diğer ilgili bilimlerde çok detaylı izahlar vardır. Kısaca ifade edersek, her sene karalardan 72 bin km³ su buharlaşır. Buna karşılık 119 bin km³ yağış düşer. Aradaki fark (+) 47 bin km³’tür. Bu da denizlerden her yıl buharlaşan 505 bin km³ suya karşılık buralara düşen (-) 458 bin km³ yağış düzeninden kaynaklanan farktır… Bu döngü binlerce yıldır devam ediyor ve dünyadaki yağış miktarı da bu döngü etrafında cereyan ediyor. Beş bin yıl önce dünyada ne kadar su var idiyse yine o kadar var. Lakin dünyanın farklı bölgelerine her sene farklı miktarlarda yağış düşüyor… Konuyu burada noktalayıp tekrar İran’a dönelim. İranlı generalin bulut ve kar hırsızlığı iddiasına (Afganistan’dan Akdeniz’e kadarki 2 bin 200 metre yüksekliklerde hep kar olmasına rağmen İran’da yokmuş..) karşılık yine kendi ülkesinden aksi yönde bir karşılık var. İran’ın Meteorolojik Tahmin ve Uyarı Genel Merkezi Genel Müdürü Ahad Vazife, şu anki teknolojiye göre bulut hırsızlığının yapılması mümkün değil… Aman olmasın! Ama gerçek şu ki, İran uzun zamandır ciddi bir kuraklığa maruz bulunuyor ve bundan dolayı ülke tarımı çok zor şartlar altında. İran tarımı yeterli seviyede modernleşemediği için ayrıca zorluklar yaşamakta ve rekabet etmekte zayıf kalmaktadır.
Fakat ülke ekonomisindeki bu olumsuz şartlara rağmen, İran uzun zamandan beri dış politikada pek çok ülkeyi rahatsız edecek ve özellikle çevresindeki daha küçük ölçekli devletleri endişeye sevk edecek agresif ve yayılmacı dış politika izliyor. Şii hilalini genişletme ve güçlendirme politikasında İran’ın hayli mesafe aldığı da açıkça görülüyor. Irak’ta giderek artan İran nüfuzu, bu ülkeyi 2003’te işgal eden ABD’yi fena hâlde rahatsız ediyor. Aynı şekilde İran’ın Suriye’de çok etkin bir varlık göstermesi ve buna paralel rol oynaması başta Suriye’ye komşu ülkeler olmak üzere (Özellikle İsrail) Bölgesel ve küresel güçlerin tepkisini çekiyor. Aynı şekilde Yemen üzerinden Suudi Arabistan’a, Birleşik Arap Emirlikleri’ne karşı önemli hamleler yapması, Bahreyn üzerinden Körfez’in tamamına tehdit teşkil etmesi… Lübnan (Hizbullah) üzerinden özellikle İsrail’i rahatsız etmesi vs. Bütün bunlara ilave olarak, uzun zamandan beri geliştirmeğe çalıştığı nükleer program!.. Uzun yıllar devam eden tartışma ve ambargolardan sonra, nihayet Obama döneminde (P5 +1 - Beş daimi BM üyesi ve Almanya) ile sağlanan anlaşmadan Trump Yönetiminin tek taraflı olarak çekilmesi ve hemen İran’a karşı yeni ve daha sıkı yaptırımlar uygulamaya geçmesi, ortalığı bir anda karıştırdı… İran zaten Humeyni Devriminden bu yana savaşlardan ve ekonomik sıkıntılardan hiç kurtulamadı.
Gelinen noktada İran halkının sabrının da zorlandığı açıkça görülüyor. Son zamanlarda ülkede ardı arkası kesilmeyen nümayişler tıpkı Şah döneminin son demlerini hatırlatıyor. Bunun yanında İran’ın dinî lideri Hameney ile Cumhurbaşkanı Ruhani arasında da sert tartışmalar yaşanıyor. Velhasıl Acem ülkesi zor günler geçiriyor. Bu gidişatın nerelere varacağı konusunda bölge ülkelerinin de derin endişeleri var. İlk petrol imtiyazının verildiği 1901 yılından beri, siyaseten çalkantılardan kurtulamayan İran, bakalım bu son dalgayı nasıl göğüsleyebilecek?..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.