Boluspor maçı!

A -
A +

O bir hazırlık maçı idi, sonucu beni hiç mi hiç ilgilendirmez. Ama millî arada Boluspor-Fenerbahçe maçı olması garip geldi. Hani İstanbul’da tonla diğer liglerin takımı dururken... Sonra aklıma bir önemli (!) transfer gelince, hah işte dedim... Hatırlarsanız Boluspor, eti budu nedir ki, Fenerbahçe’den bir milyon avro bonservis ödeyerek bir kaleci transfer etmişti. Takımın toplam maliyeti acaba neydi? Bunun yanı sıra o kaleci kaç maç oynadı ki? Tabii ki bu ülkede kabul edin etmeyin, yerseniz kanunu geçerlidir... Bence bu transfer Fenerbahçe’nin de, Boluspor’un son 30 yıldaki en büyük (!) transferi olmuştur.

İki millî maç ve durum!
 
Lucescu’nun çok esaslı bir kulüp takımı hocası olduğunu yıllardır iddia eder dururum. Zaten eserleri de ortadadır, Ama millî takımlar için aynı iddiayı ortaya koyamam... İki maç oynadık, bir kazandık, bir de kazanırken takıldık... Ben bu maçlarda bizim millî takımın belli bir oyun kalıbına girip, rakibe göre, sonuca göre değişim gösterdiğini gözlemedim. Şimdi İran ve Rusya maçları var... Yani Dünya Kupası katılımcıları... Umarım fazla isim ve oyun anlayışı değişimine uğramadan çıkarız bu maçlara...
 
NTV Spor ve Doğan Medya!
 
NTV’de, NTV Spor yayına başlamazdan önce merhum Kenan Onuk’un sunduğu, bendenizin de katıldığı spor programı 20 dakika reklam almıştı da, yönetmen Reha kardeşim, “Kenan Bey, süreyi uzatın, millet bize bilgi aktarma yerine reklam izletiyorsunuz diye öfke kusuyor...” uyarısında bulunmuştu. Kenan da, programı yarım saat uzatmıştı. Sonra hâlen sağ olan büyük (!) ve ünlü bir teknik adamımız, “Siz bizim mesleği elimizden alıyorsunuz” diye tepki gösterince, Kenan değerli dostumla ikimizi de programdan postalamıştı. Hem de 1998 Dünya Kupası için o dostum da, ben de koskoca Türkiye’den akredite olabilen sekiz kişiden ikisiydik... Sonra aynı kanal, Dünya Kupası sırasında statlara girememiş ve Paris kaldırımlarından tabure üstünde yayın yapmak zorunda kalmıştı. Biz ne suç mu işlemiştik? Hiiiç, sadece Brezilya’ya 24 yıl sonra Dünya Kupası’nı kazandıran yeni sistemi ülke sathına anlatmaya  çalışıyorduk. Buradan bakınca NTV Spor’un kapanışı bana normal geldi. Doğan Medya mı? Onu da haftaya yazayım...
 
Soner Yalçın da biliyormuş!
 
Bir ara, ne yazık ki parmaklıklar arkasında kalmış gazeteci Soner Yalçın, baktım Fenerbahçe TV’de ahkâm kesiyor. Böyle yazmak zorundayım, çünkü üfürükten edindiği şike dönemi ile ilgili bilgiler üzerine, sözüm ona yorum yapıyor. 14 Nisan 2011’de kabul edilen yasadan öncesini biliyor musunuz süslü yorumcu? Bana ulaşın da size hiç haberiniz olmayanları anlatayım. Tabii belgeli falan... Taaa ikinci ligin Karadeniz yöresindeki bir kulübünden başlayan... Ne alaka değil mi?
 
Ne yazmıştım, ne oldu?
 
Hatırlarsanız bu sütunlarda iki veya üç defa ne yazmıştım Fenerbahçe Kadın Basketbol takımı ile ilgili... Şunu demiştim: Onca para döküp takım kuruyorsunuz, ama başına Fırat Okul diye bir vatandaşı getiriyorsunuz. Oysa gönderdiğiniz hoca Zafer Kalaycıoğlu, dünkü ve sizden çok az maliyetli bir takımı hem bizim ligde, hem de Euroleague’de şampiyonluğa oynatıyor. Ama sizde “Yaptım oldu, iyi de oldu” kanunu var ya... Ve son haber: Fırat Okul, iki yabancı oyuncuyla birlikte gönderildi... İlla darbe mi yemek gerekliydi?
 
Bursaspor da FETÖ’cüymüş!
 
Aziz Yıldırım zat-ı muhteremleri son olarak Bursaspor’a kaptırılan şampiyonluğun da FETÖ operasyonu olduğunu iddia etmez mi? Tabii karşılığında da Bursaspor’dan çok ağır ama inanılmaz incelikli bir üslupla hazırlanmış cevabı yedi. Acaba diyorum, kongre biraz daha yaklaştıkça, Trabzonspor’un altı sezonluk şampiyonluk başarısına da FETÖ yapıştırması olacak mı? Hatta hatta Galatasaray’ın dört sezonluk rekoruna, Beşiktaş’ın üç sezonluk dizisine de yakıştırma olacak mı?  Ama oralarda Aziz Bey yok ki, hakiki Fenerbahçe başkanları var...
 
TRT, haberi bilmiyor!
 
Galatasaray-Arkas erkek voleybol yarı final maçını izliyorum.  Ve de TRT’ye teşekkürler edip duruyorum. Neyse, sonunda Arkas bir kere daha kazanıp finale yükseliyor. Maçı da Kerem Öncel gibi deneyimli bir kardeşimiz anlatıyor. Ona da eyvallah... Ama Kerem Kardeş; Arkas’ın finaldeki rakibi kim? Ya da hâlâ belli değilse, kim kimi yenerse Arkas’a rakip olacak? Öyle ya, izleyici sıfır bilgiye sahip oturur ekran karşısına... Kural budur... Spiker veya yorumcu ise onu bilgilendirmek zorundadır... Yalan mı?
 
İbra nerede? Atiba nereye?

Bizim spor medyamızın malum palavracı kısmı ne zamandan beridir İbrahimovic’i bizim “Üç Büyükler”den birine ha getirdi, ha getiriyordu. Neyse ki malum futbolcu ABD’ye uçmuş... Yani yaklaşan yaz aylarının bir palavrası erken bitti. Bir de geçen hafta sonu yine spor basınında Beşiktaşlı Atiba’nın Galatasaray yolunda olduğu manşeti yer aldı. Eh söz konusu futbolcu daha 35’inde be... Yahu uçarken biraz dikkatli olun da, çabucak çakılmayasınız!
 
G.Saray haberleri doğru mu?
 
Bir yerlerde Fatih Terim’in etrafındaki yardımcıları ile birlikte sezon sonu satış listesini hazırladığı, hem de isimleriyle birlikte haber olarak çıktı. Şayet haber doğruysa ve nasıl sızdırıldıysa beni ilgilendirmez ama ligin bitimine 8 maç kala, hem de şampiyonlukta en iddialı takım pozisyonunda iken, resmen kendi ayağına sıkmak anlamı taşır. Şayet haber palavra ise, Terim Hoca’nın çıkıp yalanlaması gerekir. Öyle TV haberlerinde bir spikerin “Edinilen bilgiye göre...” cümlesi yalanlama anlamı için yeterli değildir. Devamla; gazetelerde gün geçmiyor ki bir zat ismi çıkıyor başkan adayı olarak... Demokrasi de budur zaten... Ama dikkat! Durum vahimdir, öyle sadece rozetle işin üstesinden gelinemez...
 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.