Brezilya’dan yerseniz metodu...

A -
A +

Brezilya’nın Dünya Kupası’na gidecek kadrosunda ne ünlü Talisca var, ne de büyük golcü Giuliano... Bunlar bizim spor medyamızın, daha doğrusu kulüp amigolarının şişirdiği isimlerdir. Zaten Brezilya’daki transfer ustaları bunları sattırdıktan kısa bir süre sonra millî takıma çağırtırlar, hazırlık maçlarında tek saniye bile forma giyemeden geri postalarlar. Biz de saf saf hayranlık duyarız...

Hazırlık maçı seçimleri!

Bizim millî takım açıklandı. Hani şu haziran girer girmez oynayacağı üç özel maç için... Yeni yeni isimler var. İyi, güzel! Hani yarınlar için umut olurlar mı diye... Tamam da, oynayacağımız rakiplerden ikisine bakınız! Ne mi oldu? Biri İran, diğeri Tunus... Hani bizim Lucescu ile yeni dönem resmî maçlarımız Avrupa Futbol Şampiyonası’nda ya... Bir Avustralya ile Amerika kıtası eksik kalmış...

TRT Müzik, bunu hep yap!

Pazartesi akşamı şöyle bir kanal gezeyim dedim. Ve umutsuzca TRT Müzik’e yöneldim. Abone sanatçılardan biri çıksaydı hemen kumandaya basacaktım ama Münir Nurettin üstadın besteleri var diye anons olmaz mı? Sırtımı koltuğa yasladım ve rahmetli babamın kadim dostunun eserlerini dinledim... Solistler, koro ve saz harika idi... Ey TRT Müzik yöneticileri; Ne olur ki, her akşam Münir üstadı, Zeki Müren harikasını ve Müzeyyen Senar resitallerini sunsanız... Yahu Türk sanat müziği sizlere ömür olmak üzere, bari siz yaşatınız!

Aykut Hoca’ya hatırlatsanıza!

Aykut Kocaman’ın “Bu kapının önünden geçemez” biçimde yorumlanışı sonrası Fenerbahçe’ye yeniden teknik direktör oluşunun sebepleri hâlâ kafaları karıştırmaya devam etmektedir. Peki, onca Aykut Hoca söylemleri içinden bir tüyo alabildiniz mi? Sanmam... Peki sır nedir?  Bence Aykut Hoca’nın 3 Temmuz sürecinde kendi sesi ve kendi görüntüsünden kullandığı bir cümledir bu yasağın kalkmasındaki bir numaralı faktör... Ne mi? “Herkes hız yaptı ama radara biz yakalandık...” cümlesidir o neden... Nereden mi çıkardım? Eh, Aziz Bey için malum bir süreç hâlâ hayatta ya...

Futbolun cilvesi!

Kime sorsanız bu sezonun en iyi, en kaliteli futbolunu oynayan takımlar olarak Başakşehir’le Beşiktaş’ı gösterecektir. Peki, en üst sıralama öyle mi oldu? Hayır! Şimdi Avcı’nın takımının bana göre hiçbir oyuncuya ihtiyacı yoktur ama Beşiktaş arka sağ kanat ile orta alan için kolları sıvamalıdır. Ben Love’un, yarınlarda Larin ile, hatta Pektemek’i de katarsak en uçta iş yapacaklarına inanıyorum. Ama öyle isimler gündeme geliyor ki, transfer üstadı Beşiktaş apoletini kaybedebilir. Galatasaray mı? Çok ama çok adama ihtiyacı vardır. Fenerbahçe mi? Önce barışı sağlamalıdır... Sonra mı? Son maçlardaki skorlara kanmadan modası geçmiş bu çift santrfor uygulamasından vazgeçmelidir.

Valeri Garnie’den yola çıkarak...

Elinizde kaliteli bir takım kadrosu olabilir. Ancak bunu ehil olmayan ellere bırakırsanız hayal kırıklığı yaşamamanız mümkün değildir. Bunu geçen hafta da yazmıştım. Fenerbahçe kadın basketbolun başına Fransa Millî Takımı eski hocası getirilince, Yakın Doğu hocası bizim Zafer Kalaycıoğlu patladı... Fenerbahçe artık şampiyondur. Hem de 14 sayı geriden gelerek kazandığı maçla...

Sahi Arda işi ne oldu?

Arda Turan hakemlere etmediğini bırakmadığı gerekçesiyle toplamda 16 maç ceza almıştı. Bu bir rekordu. Ancak ne var ki, ben bu satırları yazdığım ana kadar bu cezanın onanması veya indirime tabi tutulması yönünde tek bir satırlık haber çıkmadı. İster misiniz bizim Federasyon ve onun Tahkim Kurulu işi önümüzdeki sezona bırakmış olsunlar. Olur mu olur... Yarıda kalan maç için göz, kulak başka yerlere yöneldiğinden karar bir hafta gecikmişti.

Kongreler haftası!

Galatasaray’da dört aday var, edinilmiş son alışkanlık kongre için... Neyse, demokratik en azından... Dikkat çeken yeri ise, dört başkan adayından hiçbiri daha önceki yönetimlerde birlikte çalışmamış... Yani kimse kimseye, “Şimdi mi, ne haber” falan diyemiyor. Ama ya Fenerbahçe’de? Ali Koç Bey, bu Aziz Yıldırım Bey’le altı sene birlikte çalışmadı mı? Bugün perşembe, ister misiniz bir kaç gün içinde sataşmalar dağlara çıksın! Keşke, başka bir muhterem çıkıp da Aziz Bey’e karşı aday olabilseydi. Demek ki, kan sağlıklı dolaşamıyor artık oralarda... Yazık!

Polonya'dan ders alınız!

Bizim TFF’nin anlaşılan o ki, çok ciddi eğitime ihtiyacı vardır. Baksanıza Polonya Futbol Federasyonu yarıda kalan malum rezil maç için olağanüstü toplanıp, maçtan iki saat sonra ev sahibi aleyhine hükmen yenik kararını açıkladı. Biz mi? Hele bir zaman geçsin, bakalım babalar ne görüşte onu bekleriz. Güya özerk federasyonuz ya...

 

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.