Deli Halid Paşa Cinayetinin arkasındaki sır perdesi

A -
A +
Halid Paşa’nın kim tarafından katledildiği hâlâ tam manasıyla çözülememiştir. Hadisenin tanıklarından da hayatta kimsenin kalmadığı göz önünde bulundurulursa, o devrin diğer meçhul cinayetleri gibi çözülemeyeceği de muhakkak.
 
Gelelim kulaktan kulağa dolaşan rivayetlere ve kayda geçen şahısların açıklamalarına. Halid Paşa silahı ateşleyenin Rauf Bey olduğunu ısrarla dile getirmesine rağmen, cinayeti Ali Çetinkaya üstlenir. Bu hadise ile alakalı olarak kaynaklarda Rize mebusu Rauf Bey’in, arkadaşı Kel Ali’yi kurtarmak için Halid Paşa’yı vurduğu, fakat suçüstü hallerinde mebus dokunulmazlığı olmadığı için, Kel Ali’nin nefsi müdafaadan faydalanabilmek üzere suçu üzerine aldığı görüşü hâkimdir. Zaten istihbaratçı Feridun Kandemir sağda solda, “Asıl katil Rauf’tu ama Kel Ali arkadaşını kurtarmak için suçu üstüne aldı” demektedir. Çünkü suçüstü hâllerinde mebus dokunulmazlığı olmadığı için, Rauf Bey’in ceza alması kaçınılmazdı. Ancak Kel Ali’nin nefsi müdafaadan faydalanabilmek gibi bir ihtimali olduğu için suçu üzerine aldığı iddia edilmektedir. Ayrıca İstanbul’da çıkmakta olan İstiklal gazetesi de 10 Şubat 1925 tarih ve 72 numaralı sayısında, Halid Paşa’nın kendisini vuranın Rize milletvekili Rauf Bey olduğunu dile getirdiğini yazmıştır. Daha alaka çekici olan ise bu hadiseden kısa bir vakit sonra 3 Mayıs 1925’te, Rauf Bey’in şüpheli bir şekilde hayatını kaybetmesidir. Bu tarih Halid Paşa’nın vurulmasından 84 gün sonrasına tekabül etmektedir.
 
Bazı kaynaklar ise bu cinayetin basit bir kavga neticesinde olmadığını, Halid Paşa’nın net bir şekilde komploya kurban gittiğini belirtmektedir. Halid Paşa’nın ortadan kaldırılması için tertiplendiği ve bu minvalde paşanın tahrik edildiği düşüncesi hâkimdir ve Ali Fuat Bey (Cebesoy) de hatırasında aynı kanaati taşımaktadır. Meselenin İsmetçi-Fethici (İsmet İnönü-Fethi Okyar) ihtilafından kaynaklandığını, hükûmetin de Kel Ali ve ekibini kullanarak bu hadisenin tezgâhlandığını söyleyenler de az değildir. Ayrıca Fuat Bey, boğuşma sırasında meclis kapısındaki komiser ve hizmetlilerin ise Kabadayılar Grubu tarafından uzaklaştırıldığını, Rauf Bey’in ise gaza getirilerek, arkadaşını kurtarma bahanesiyle paşanın vurdurulduğunu iddia etmektedir. Kel Ali’nin seçilmesinde ise Paşa ile Trablusgarp cephesinden bu yana ihtilaf içinde olmaları da etkili olmuştur. Bir diğer sebep ise Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasına hoş gözle bakılmamasıdır. Halid Paşa Terakkiperverlerin yanında değildi ancak onlara yakın duruyordu.
 
Bu hadise ile ilgili en mühim iddia ise Mustafa Kemal’in en yakın yol arkadaşlarından olan ve aynı zamanda da doktorluğunu yapan Sinop Mebusu Rıza Nur’dan gelmektedir:
“Halid Paşa’yı vurdular. Bir gün sonra ben Ankara’ya gelmiştim. Necmettin Molla’ya hazırlattıkları bir zabıt varakası (tek yaprak kâğıt) ile Kel Ali’yi beraat ettirmişler. Hâlbuki vuran Rauf’tu. İşi tertip eden de Mustafa Kemal. Rauf pek adi mahlûktur. Cahil tulumbacı. Mustafa Kemal onu mebus yaptı. Daima da yanında muhafız olarak bulunduruyordu. Mebustan silahşor, tüfekçi henüz görülmemişti. Bu, Mustafa Kemal’in ortaya çıkarttığı bir şeydir. Mustafa Kemal hep Halid’in kendisine suikast düzenleyeceğinden şüpheleniyordu. Halid Paşa’nın annesi ve kardeşi işi kurcalamak istediyse de, Hakkı Şinasi Paşa tarafından vazgeçmeye ikna edildiler.”
 
Sonuçta Halid Paşa öldü ve hadise kapatıldı. Eyüp’te köşkünün üstündeki kabristana defnedildi. 15-20 sene sonra, yerine evler yapıldığı için kabristan kaldırıldı ve Edirnekapı Şehitliği’ne nakledildi. İşin acı tarafı ise Halid Paşa’nın ölmesine sebep olan kişinin cezalandırılmayıp, kısa bir süre sonra İstiklal Mahkemesi Başkanlığı ile ödüllendirilmesidir.
 
Bunun gibi iki şüpheli cinayet daha vardır. Biri mebus seçildiği hâlde meclise ulaşmadan öldürülen Trabzon Mebusu İzzet Bey cinayeti, ikincisi ise meclisteki görevi devam ederken öldürülen Trabzon Mebusu Ali Şükrü Bey cinayetidir. İzzet Bey’in cinayeti hiç aydınlatılamazken, Ali Şükrü Bey’in katledilmesinde muhtemel kişilerin içinde ise Topal Osman Ağa ve Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı Komutanlığı yapan General İsmail Hakkı Tekçe’nin isimleri geçmektedir...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.