Yahya Kemal ve Süleymaniye!

A -
A +
“Artarak gönlümün aydınlığı her saniyede
Bir mehabetli sabah oldu Süleymaniye'de
Kendi gök kubbemiz altında bu bayram saati,
Dokuz asrında bütün halkı, bütün memleketi...”
… Bir Ağustos seherinde mevsimin yorgun eli ruhumuzun sararmış düşlerini avuçlarken Yahya Kemal Beyatlı, “Süleymaniye’de Bayram Sabahı” şiiriyle birden kendini hatırlatıyor. Zamanın yanağında ne mevsimler akmış oysa. Eylülün kapıda olduğu şu günlerde hüzün salıncağında yüreği titreyen Kanlıca’nın ihtiyarları gibi, geçmişi yâd ediyor ruhumuz erbabı. Bir hatıralar iklimine sürükleniyoruz ansızın. Eski ve eskiye dair her şey eski sandukalarda saklanıyormuşçasına gözden ve gönülden ırak sanki... Kanlıca yalnız mı besteliyor güz şarkılarını? Kandilli, Göksü, Üsküdar, İstinye, Yahya Kemal’in şiirleriyle yıkamıyorlar mı düşlerini? Yahya Kemal’in vazgeçemediği bu eski semtler de mi hatırlamıyor maziyi heyhat? Gönül böyle konuşsa da bayram gelmiş, hoş gelmiş… Ne vakit, bayram sabahlarına uyansam yüreğimin güvertesine bir martı konuyor ansızın, sevilgen, coşkun, biteviye uçası… Salkım saçak bir güzellik kucaklıyor düşlerimi ve bayramı kuşanıyorum… Bayram denince ruhumuzun rıhtımlarına ansızın bir şiir düşüyor… “Süleymaniye’de bu bayram sabahı” hatıralar, kalbimizin rıhtımlarında yol buluyor kendine ve biz yine büyük ustayı anıyoruz. İsli ve puslu hatıralar yığını içinde kalıyoruz ansızın... “Cetlerin mağfiret iklimine” yürümek dileyen nice gönüllerin dualarında o büyük ustanın ismi de vardır. Malazgirt’ten Niğbolu’ya, Varna Ovası'na kadar her mekânı ruhunun estetik desenleriyle abideleştiren ve nakışlayan büyük söz mimarına selam olsun! “Süleymaniye’de Bayram Sabahı” her şey yeni baştan güzelleşiyor! Ruhumuzun ve gönlümüzün aydınlığı ve süruru olan camilerimiz her dem ve bu bayram sabahı bizi başkentler başkentine doğru uçuran kutlu kanatlarımızdır. Süleymaniye sadece bir mabet değildir, tarihtir, mazidir, atidir, söz bayrağımızdır aynı zamanda. Süleymaniye, “Cetlerimizin buluştuğu yerdir” şaire göre... Yüce Allah’ın bütün mabetlerini Süleymaniye’nin nezdinde abideleştiren o büyük şaire selam olsun… “Süleymaniye’de Bayram Sabahı” şiiri  bir tefekkür sağanağı gibi yağıyor üzerimize. Nice bayramlar geçmiş bizden evvel ve daha nice bayramlar kıyamete kadar yaşanacak.  Mazi ve ati arasında cetlerin mağfiret iklimine koşan daha nice şairler konuşacak bu topraklarda… Ve and olsun ki sonsuza kadar bütün mabetlerimizde ve Süleymaniye’de bayram sabahları cetlerin ruhlarıyla birlikte tekbir ve salevat seslerimiz Arş'a kadar yükselecek ve susmayacaktır! Gelen bütün gemiler aynı limana demirleyecek, aynı ummana yürüyecek. Daha nice bütün zamanlar, Süleymaniye’de bayramlara şahitlik yapacak! “Kalbim yine üzgün, seni andım da derinden/Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden” diyen ustanın dizeleri yağmur misali üstüme üstüme yağsa da “Süleymaniye’de Bayram Sabahı" bir başka terennümdür, bir başka an ve zamandır… Seherde bayramı muştulayan zaman, mahremi esrarımıza nice kutlu ezgiler fısıldıyor. Sıradağlarla çevrili hayatta kendi dağımızı aşma gayretimiz şaha kalkıyor ansızın. Tefsiri mümkün olmayan hislerin bilmecesinde  rindane bir şairin düşlerine tanık oluyoruz… İstanbul sahillerini mesken tutan sandalcının elemi tanıdık, bilindik desenler taşıyor. Sandalcı “Bir Başka Tepeden” esen serin bir meltemin huzuruyla yıkıyor saklı ve derin melalini… Yedi tepe İstanbul, her dem Ustasını, kendisini en çok sevenini hatırlıyor ve anlatıyor sanki…. Kurban Bayramınız mübarek ola!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.