Azerbaycan’dan Kırım’a Mektuplar…

A -
A +
Mektup devri bitti. Şimdilerde mektuba büyük çoğunluğumuz “İleti" diyoruz. Postacıdan mektup beklemek duygusunu yeni kuşaklar bilmese de “Mektup” başkaydı diyenlerin sayısı eminim hayli fazladır. En güzel ve en içli mektuplar edebi olanlardır. O dantel güzelliğinde sayfalara nakışlanmış edebî mektupların ebedî olduğunu söylemeye bilmem ki gerek var mı? Elimde Ötüken Neşriyat'tan çıkan bir eser var. “Mektuplar”… Mektuplar, Dr. Minara Aliyeva Çınar tarafından hazırlanmış. Kitabın editörü sevgili kardeşim, dostum Ayşegül Büşra Çalık. Ayşegül Büşra Çalık ile bir gün telefonda sohbet ederken bu kitaptan bahsediyor, içeriği benim yakın ilgimi çekiyor zira bir iki yıldır bu hususta çalışma yapıyorum. Ve heyecanla beklediğim kitap “Mektuplar” çıkıp geliyor. Azerbaycan Cumhuriyeti'nin ilk başbakanlarından, büyük Türk Milliyetçisi Nesip Yusufbeyli ile Şefika Gaspıralı arasında gidip gelen mektupları okudukça bir devre tanıklık ediyorsunuz. Şefika Gaspıralı, çok önemli bir isim. Türk dünyasında yüzyıl önce bütün ilklere imza atmış münevver bir Türk kadını. İlk kadın gazeteci, ilk muhabir, ilk milletvekili, ilk kadın dergisi “Âlem-i Nisvan” adlı yayın organının genel yayın yönetmeni, ilk Azerbaycan First Leydi'si…  Ve İsmail Gaspıralı’nın biricik kerimesi… Kırım, yüzyıl önce önemli bir Türk yurdu olmanın yanı sıra çok önemli bir fikir ve düşünce merkeziydi. Kırım’da neşrettiği Tercüman gazetesi ile bütün Türk dünyasına “Dil’de, fikir’de, iş’te birlik” mesajları gönderip Türk dünyasının aydınlarını aynı ülkü etrafında toplanmaya davet eden İsmail Gaspıralı devrin aydın gençlerini de etkilemiş ve bu gençlerin birçoğu onun rahle-i tedrisinden geçmişti. İşte bunlardan birisi de Genceli Nesip Yusufbeyli idi.   Tercüman gazetesine gidip gelen Nesip Yusufbeyli ile Şefika Gaspıralı’nın yolu burada kesişir ve aralarında mektuplaşmalar başlar. Kısa zaman sonra evlenirler ve iki çocukları dünyaya gelir. Ancak başbakanlığı sırasında bu evliliğe bir başka kadının gölgesi düşünce Şefika Gaspıralı Yusufbeyli, çocuklarını alarak Kırım’a döner. Büyük bir kırgınlık vardır ve uzun zaman Nesip Beyden gelen mektuplara cevap yazmaz. Nesip Bey bıkıp usanmadan “Şefi” dediği eşine mektup yazmaya, af dilemeye devam eder. 17 Nisan 1919 tarihli mektubunda şunları yazar: “Şefi! Sana çektirdiğim bu kadar ıstırabı unutmanı istemeye hakkım var mı? Herhâlde haklı olarak benden nefret ediyorsundur. Kendim hakkımda ne yazacağımı bilmiyorum. Hayat beni hak etmediğim bir mevkie getirdi. Şu anda Azerbaycan Cumhuriyetinin Başbakanıyım. Herkes tarafından hürmet görüyorum fakat çok mutsuzum. Çocukları hatırladıkça kendimi kaybediyorum. Uykum ve huzurum kalmadı. Hangimizin suçu daha büyük bilmiyorum. Bildiğim tek şey bir hatanın işlenmiş olduğu…” “Mektuplar” adlı bu özel kitapta Nesip Yusufbeyli’nin Eğitim Bakanı iken Azerbaycan gençlerine seslenişi de yer alıyor. Şu ifadeler ne kadar da önemlidir: “ … Bugün Rusya’da yaşayan Türk ve Müslümanların en mesut ve en bahtiyar olanı yine biz Azeri Türkleriyiz. Türk dünyasının tek koruyucusu ve Türk İslam birliğinin en büyük muhafızı olarak kendi kardeşlerinin kurtuluşu uğruna en seçkin evlatlarını feda etmeye hazır olduğunu bilfiil ispat eden… Fatihlerin, Yavuzların torunları olan Türk kahramanları, Türk askeri komutanlığına en layık asaletli Nuri Paşa ve yardımcıları başta olmak üzere kardeşlik elini bize uzattılar ve sevgili vatanımızı hain ve zalim düşmanlardan kurtararak bizim şanlı günleri görmemizi temin ettiler…” Bu muhteşem eseri biz okuyucuların istifadesine sunan Ötüken Neşriyat'a, yazarı Minara Hanım'a ve Ayşegül Büşra Çalık’a çok teşekkürler...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.