İttifak temelli bloklaşma

A -
A +
Bir önceki yazıda, Türkiye’nin iki partili bir yapıya gittiğini söylemek için henüz erken olduğunu; ancak, yeni siyasi sistemin özelliğinden kaynaklanan iki bloklu bir parti sisteminin oluşacağını belirtmiştim. İki bloklu siyasi parti yapısına gidişi, “toplumun mevcut ideolojik yönelimleri”“sosyal bölünmelerin oy verme davranışına etkisi”, “partiler arasındaki oy geçişkenliğinin tarihsel seyri” ve “siyasal ve toplumsal kutuplaşma eğilimleri” üzerinden gerekçelendirmeye çalışmıştım. Yine söz konusu analizin çerçevesini, parti-seçmen özdeşliği bağlamında blok içi oy geçişkenliğinin anlamlı bir sonucu ortaya çıkaracak şekilde yüksek; ideolojik bloklar arasındaki oynaklığın ise çok düşük olduğu gerçeği üzerine kurmuştum.
Son iki yazıda daha genel bir çerçevesini oluşturduğum iki bloklu parti sistemine geçiş sürecini bu yazıda biraz daha somutlaştırmaya çalışacağım. 2002 seçimlerinden bu yana (2002, 2007, 2011, Haziran 2015 ve Kasım 2015) toplam 5 genel seçim yapıldı. Bu seçimlerde AK Parti, sırasıyla yüzde 34.2, 46.5,49.8, 40.9 ve 49.5 oranlarında oy aldı. CHP, aynı seçimlerde yüzde 19.4, 20.8, 25.9, 25.3 ve 25.0 oranlarında bir sonuç elde etti.  MHP ise yine sırasıyla yüzde 8.38, 14.27, 13.01, 16,3 ve 11.9 oranlarında bir sonuca ulaştı. HDP ve öncüllerinin ise parti olarak bu dönemdeki tüm seçimlerde ulaştığı oy oranını tek tek ortaya koymak mümkün değil. Çünkü 2015 seçimleri (Haziran 13,1, Kasım 10,8) hariç, bağımsız adayla genel seçimlere girdiler. Bugün için önümüzde netleşen hususlar var. AK Parti ve MHP 2019 seçimlerine ittifak yaparak gidecek. Bu ittifaka BBP desteğini şimdiden açıkladı. Dolayısıyla bu ittifakın oy oranı geçmiş seçimlere bakıldığında yüzde 50’nin epeyce üzerinde.
        *** Saadet Partisi (SP), Abdullah Gül’ün siyasete dönüp dönmemesine bağlı olarak önümüzdeki günlerde pozisyonunu netleştirir. Eğer Abdullah Gül cumhurbaşkanlığı için aday olmayacağını açıklarsa, SP, AK Parti ile ittifak görüşmelerine başlar. Ancak SP, MHP’nin AK Parti’ye önerdiği çerçeve üzerinden ittifaka girmek istemeyebilir. Çünkü kendi logosu ve alacağı oy belli olacak şekilde seçime girerse, beklentisine uygun şekilde milletvekili sayısı çıkarmaz. Dolayısıyla AK Parti ile ittifaka girmek için milletvekilliği sayısı üzerinden sert bir pazarlık yürütecektir. Ama AK Parti bloku ile ittifaka yanaşmaması durumunda da, bu partinin zaten çok az olan seçmen tabanı, CHP’nin içinde olduğu bir yapıya oy vermez. Bu anlamda iki partili blokun bir tarafı netleşmiş durumda. Geriye AK Parti’nin HDP’nin muhafazakâr tabanından ne kadar oy alacağı ve MHP’li seçmenlerin içerisindeki daha seküler milliyetçi kesimin oylarının nereye gideceği meselesi kalıyor. CHP blokunda, ittifak çalışmaları seçimlere kadar, “üstü örtülü” bir şekilde devam edecek. HDP ile açıktan ve belirli prosedürlere ve şartlara bağlı bir ittifak görüşmesi CHP’yi, kendi ulusalcı seçmenine karşı zor durumda bırakacağı için, görüşmeler muğlak ve toplumun gözü önünde yürütülmeyecektir. İyi Parti ise, CHP’nin HDP ile ittifak kurmasını bekleyecek, doğrudan bu partilerle ittifak görüşmesine girmeyecektir. Daha çok, HDP’ye yaklaşmasından rahatsız olan CHP seçmeninin kendisine geleceğini varsayacaktır. Böylece belirli bir oy oranına ulaşarak, seçim sonrasında partisinin dağılmasını önlemeye çalışacaktır. CHP ve AK Parti dışındaki partiler bundan sonraki süreçte bu iki bloktan birine yanaşmak zorunda kalacaklar. Dolayısıyla seçim stratejilerini de blok içi kazanımlara odaklayacaklardır. Örneğin parlamentoya girmek, seçim yardımı almak, belirli sayıda milletvekili çıkarmak, ya da hükûmette belirli bakanlıklarda görev almak bu stratejilerin içeriğini oluşturacaktır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.