Seçimin gündemini kim belirliyor?

A -
A +
Bu seçim döneminin ezberlerden biri de şu: “Önceki seçimlerde Erdoğan ve AK Parti gündemi belirlerdi. Bu seçimde ise muhalefet gündemi belirliyor, cumhurbaşkanı onlara cevap veriyor.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce ve lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu muhatap aldığı doğru. Genellikle onların iddialarına cevap verdiği de doğru.
Ama bu durum, muhalefetin gündemi belirlediği anlamına gelmiyor. Muhalefet şu anda, Erdoğan ve AK Parti döneminde dönüşen ve kodları belirlenen siyasetin alanına tabi olarak siyaset yapmaya çalışıyorlar.
Şöyle ki… Erdoğan son 16 yıllık dönemde Türkiye’de siyasetin sosyolojisini dönüştürdü. Siyasetin parametrelerini ve kodlarını çoğunlukla kendisi belirledi. Hatta siyasetin paradigmasının çerçevesini çizdi. Siyasi liderliğin çıtasını çok yükseğe koydu. Ve öyle bir siyaset tarzı geliştirdi ki seçimleri arka arkaya ve çok yüksek oy oranları ile kazandı.
CHP başta olmak üzere muhalefet partileri her seçim döneminde aceleye getirilmiş seçim söylemi ve vaatleri ile AK Parti ile yarışmaya çalıştı. AK Parti karşısında varlık göstermek için uğraştı. Siyasi konjonktürün niteliğine göre açılım siyasetlerine başvurarak bazı denemeler yaptı. CHP, “çarşaf açılımı”ndan tutun da, partinin liderinin değişimine ve cumhurbaşkanlığı seçiminde sağdan gelen siyasetçileri aday göstermeye kadar birçok farklı yol ve yöntemi denedi. Olmadı.
Bu seçimlerde ise CHP ve diğer muhalefet partileri, Erdoğan ve AK Parti’nin bugüne kadar çerçevesini belirlediği, dönüştürdüğü siyasal alana tamamen geldiler. Aday arayışında bunu gösterdiler. Kampanyalarının siyaset dilinde ve seçmene ulaşmada sağ siyasetin değerlerini önemsediklerini göstermeye çalışıyorlar.
Seçimleri kazanmak için yüzde ellinin üzerinde oy almak zorunlu. Böyle olunca, toplumun geniş kesimlerine göre siyaset tarzı geliştirmek bir tercihten öte gereklilik.
Muhalefet partileri kendi çekirdek seçmenlerini küstürme pahasına bile olsa, toplumun geniş kesimine göre siyaset yapması kaçınılmaz.
Muhalefet partileri de şimdi bunu deniyorlar.
Sağ siyasal aktörlerle seçime girmeyi denediler. AK Parti’de geçmişte siyaset yapmış siyasetçilerin kapısını çaldılar. Onların adaylığı üzerine birleşmek istediler. Onlara ne yapmaları ve nasıl bir söylem geliştirmeleri gerektiği konusunda danışıyorlar.
Geçmişte karşı çıktıklarına “evet” diyorlar. Kendi siyasetleri açısından değer olarak gördüklerinin üstünü örtüyorlar.
Bu konuda birçok örnek göstermek mümkün. Mesela CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce geçmişte başörtüsü yasağını şöyle savunuyormuş:
Üniversitede türban takıp giriyor kız çocuklarımız. Hükûmet, başbakan (Erdoğan) niye bir açıklama yapmıyor?
Kamuda olmayacak, ilköğretimde olmayacak, ortaöğretimde niye olmayacak diye niye bir açıklama yapamıyor? Niye yapmıyor? Sayın Cumhurbaşkanı [A.Gül] niye konuşmuyor?
Ne oldu da iki resepsiyon bir resepsiyona indi? Yani bu kamuda çalışanlara da türban taktırmanın, ilköğretimdeki çocuklarımıza da türban taktırmanın Çankaya'dan başlangıcı mı acaba? Onun için katılmıyorum...” 
Bugün ise seçim kampanyalarında, İnce’nin kamuda başörtüsünün serbestliği ile ilgili görüşü geçmişte savunduğunun tamamen tersine dönmüş durumda. Şöyle diyor mesela:
“[Başörtüsünü] İster evinde tak, ister sokakta tak, ister okulda tak. Türkiye’nin gündeminde, benim gündemimde böyle bir konu yoktur. Nasıl istiyorsan. Çocukları dindar nesil yetişmek istiyorsan sana devlet olarak yardımcı olacağız. Seçmeli ders koyarız, istediğin kadar din dersi koyarız...”
Seçimin gündemini belirlemek, üretilmiş yapay söylentileri, sosyal medya yalanlarını ve kitap köşelerinde dile getirilen iddiaları muhatabına bir suçlama olarak yöneltmek değildir. Bu tip suçlama yöneltirseniz tabii ki muhatabınız da size karşılığını verecektir.
Kaldı ki Erdoğan sadece, CHP ve onun cumhurbaşkanı adayı ve liderini muhatap alıyor. Diğer muhalefet partilerinin ise söylediklerini dikkate almıyor.
Seçimin gündemini kimin belirlediği meselesi ancak bu açılardan bakılarak anlaşılabilir...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.