Sonuçları gerçekçi yorumlamak çok mu zor?

A -
A +
Seçimlerin sonucundan memnun olmayan çevreler, bir türlü rasyonel analiz yapmaya yanaşmıyorlar.
Muhalefet kanadından seçimlerin sonucunu şu ana kadar rasyonel denebilecek bir açıklama ile yorumlayanlar, eksikleri olmasına rağmen, yine de cumhurbaşkanı adaylarıydı.
Örneğin seçim sonucunu Muharrem İnce kendisine oy veren ama seçimin sonucunu bir türlü içine sindiremeyenlerden çok daha gerçekçi bir bakış açısıyla yorumlamaya devam ediyor.
İnce’nin seçim sonuçlarını, kendi partisinin lideri Kemal Kılıçdaroğlu’ndan farklı yorumlamasının nedeni parti içindeki liderlik tartışmalarına katkı yapmasına yönelik olabilir. Ama bu başka bir yazının konusu…
Muharrem İnce, seçim gecesi ve sonrasında seçim sonuçlarını değerlendirdiği basın toplantısı ile ilgili kendisine kızmaya devam edenlere, hafta sonu Hürriyet gazetesindeki röportajında çok net biçimde şu cevabı verdi:
“Şimdi size soruyorum; YSK, toplumu rahatsız edecek bir karar aldı mı? Almadı. Peki, yüzde 50,1’e yüzde 50,06 gibi bir sonuç var mı ortada? Yok. Ortada kazanılmış bir seçim var. Rakibim -mutlu olalım, olmayalım- seçimi kazanmış. Bana diyorlar ki, “İnsanları sokaklara niye davet etmedin!” Neden edeyim? Etmem için ortada belgelenmiş bir hırsızlık olması lazım. Var mı? Yok! Partinin ıslak imzalı tutanakları var. Tutuyor mu? Tutuyor. YSK’nın vicdana, hukuka aykırı bir kararı var mı? Yok! E niye sokağa davet edeceğim milleti? Sadece iş olsun diye mi? “Bak helal olsun!” desinler diye mi?”
İnce’nin açıklamasında görüldüğü gibi seçim sonuçlarına yönelik en küçük bir tereddüt bile yok.
Aslında bundan önceki seçimlerde de YSK’dan kaynaklanabilecek herhangi bir problemin olmayacağını Türkiye’de az çok seçimleri takip eden herkes bilir.
Seçimin sonucunu siyasi partiler ve cumhurbaşkanı adayları kabullense de, Erdoğan karşıtı köşe yazarları ve siyasi analizciler kabullenemiyorlar. FETÖ gibi yapılar ve onların destekçilerinin kabullenmelerini kimse beklemiyor zaten.
Seçimin sonucunu olgunlukla karşılayan İnce, Akşener ve Karamollaoğlu’na öfke duyanların niçin böyle davrandıklarını anlamak oldukça basit.
Eğer Muharrem İnce başta olmak üzere, muhalefet liderleri seçimlerin meşruiyeti ile ilgili erkenden olumlu açıklama yapmasalar, bu çevreler uluslararası mecralara biraz daha Türkiye’yi kötüleyebileceklerdi.
Uzun süredir dillerinden düşürmedikleri “diktatör” ve “tek adam rejimi” söylemlerini köpürtmeye devam edebileceklerdi.
Türkiye’de seçimlerin adil olmadığına ilişkin tezlerine muhalefet liderlerinin açıklamalarını ekleyeceklerdi. Şikâyetlerini gerekçelendirebileceklerdi.
Seçim öncesi “bu sefer kazanacağız”, “bu iş bu seçimde ‘Tamam” gibi yazı ve analizlerle muhalif seçmeni aşırı beklentiye sokan yorumlarının niye tutmadığını kolayca perdeleyebileceklerdi.
Eğer muhalefet liderleri seçimin meşruiyetine yönelik olumlu açıklamalar yapmasalardı “öfke biriktirmeye” yönelik çağrılarına daha kolay devam edeceklerdi.
Kutuplaştırma siyasetini canlı tutacaklardı.
Aslında seçmenin iradesi gasbedildi” diyerek kafa konforlarına biraz daha devam edeceklerdi.
Seçimlerin sonuçlarını gerçek nedenleri üzerinden yorumlama zahmetinde bulunmayacaklardı. Örneğin, on dördüncü seçimi de hâlâ Tayyip Erdoğan’ın nasıl kazandığı gerçeği ile yüzleşmek istemeyeceklerdi. Bunun nedenlerini, “seçimlerde hile var” argümanının ardına saklanarak geçiştirmeye çalışacaklardı.
Erdoğan’ın hâlâ iki seçmenden birinin oyunu alabildiği gerçeği ile yüzleşmeyeceklerdi. 16 yıldır iktidarda olmasına rağmen, AK Parti’nin toplumun önüne muhalefetten daha iyi alternatif politikalar koyabildiğini görmek istemeyeceklerdi.
Listeyi uzatmak mümkün…
Ama belki de tüm bunların ötesinde, rahatlarından feragat ederek ilk defa mitinglere gittikleri, sandıkta görev aldıkları, yani her şeyi düzgün yaptıklarına inandıkları bir seçimde de kazanamıyorlarsa, bundan sonra da hiç kazanamayacaklarına dair ümitsizliklerinden böyle davranıyorlardır.
Eğer bu son bakış açısı ile seçimin sonucunu sorunsallaştırmaya devam ediyorlarsa diğerlerine nazaran en anlaşılabilir gerekçe bu olur…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.