Danışıklı dövüş!

A -
A +
Dev holdinglerin 20 milyar doları bulan borç yapılandırmaları bankacılık sistemini sıkıntıya soktu. Yapılandırmanın anlamı şu: Aldığım borcu ödeyemiyorum, bana yeni bir ödeme planı yap, demek... Peki bir şirket neden böyle bir talepte bulunur? Bu gelişme bankaların bütün hesaplarını altüst etti. Niye? Bizde ortalama mevduat süresi 3 ay, verilen kredilerin süresi en az 5 yıl.. Dengeler bozuldu bankaların ek kredi likiditesi daraldı. Kredi kuruluşları aradığı fırsatı buldu. 3 büyük kredi kuruluşu var. Standard and Poor’s, Moody’s ve Fitch… 2012 yılında Fitch, 2013’te Moody’s Türkiye’yi yatırım yapılabilir ülke olarak kabul etmişti. Türkiye’ye fon girişi hızlanmıştı. 24 Eylül 2016’da Moody’s büyüme hızımızı yeterli görmediği için notumuzu düşürdü. 28 Ocak 2017’de ise Fitch, bu başkanlık sistemini kabul etmediğini öne sürerek not indirimine gitti. Fon girişi kesildi. Doğrudan yatırıma gelecek sermayenin önü kesildi. Şu anda Türkiye, Fitch’e göre yatırım yapılabilir ülke notunun bir kademe altında.. Moody’s’e göre 2 kademe altında.. Standard and Poors’a göre 3 kademe.. İşte Fitch bu açığı kapatmak için bankaların yaşadığı son gelişmeyi gerekçe olarak kullandı. Ekonomide yüksek büyüme oranlarına rağmen, özel sektör düşük kârlılıkla çalışıyor. Yapılan sabit sermaye yatırımlarının istenen randımanı sağlamadığı düşünülüyor, yani nakit akımı hızlanmadı. Sürekli değer yitiren TL döviz borcu olanların finansman giderlerini beklenmedik miktarlarda yukarı çekiyor, deniyor...
Bir şirketin, üstelik ülkenin büyük holdinglerinin borçlarını yeniden yapılandırmak istemesini nasıl anlamalıyız? Bunlar şirketlerin kendi iradeleri ve kontrolleri dışında olan gelişmelerden mi kaynaklanmıştır? Her biri milyar dolarlardan başlayan büyük çaplı vakalar çoğalırsa, iş makro ekonomik dengelerin altüst olmasına kadar gider mi? Şirketler hem taahhütlerini yerine getiremiyorlar, hem de 2 yılı geri ödemesiz düşük faizle yeniden yapılandırma istiyorlar. Peki daha önce verdiği sözü yerine getiremeyen bu yöneticiler yeni verdikleri sözleri nasıl yerine getirecekler. Bunun garantisi var mı? Büyük holdinglerin açtığı bu yol, diğer şirketler için de ölçü olmaz mı? Şimdi zora düşen, ya da zora düştüğünü söyleyen her kurum yeniden yapılandırma isterse ne olacak?
Bankacılık sistemi çökerse, tüm finans dünyası yıkılır. Bu şirketler neden mevcut varlıklarını nakde çevirerek taahhütlerini yerine getirmiyor. Yapılandırma operasyonunun milyarlarca dolarlık bedeli, milyonlarca vatandaşa ödetiliyor. BDDK’nın bu duruma el koyması gerekmiyor mu? "Bankalarımız güçlü" demekle, problem çözülmüyor. Aysbergin görünmeyen yüzünde şu varsayım var: Dev şirketlerin hissedarları servetlerinin kriz ortamı sebebiyle buharlaşacağını biliyor. Bu yüzden yetersiz teminatlarla borçlanmaya gidiyorlar, içerideki nakit ve varlıklar dışarıya çekiliyor. Yurt dışındaki kuruluşlarının nakit hesaplarına bakın; yükseliyorsa bu hareket başlamış demektir. Kâr transferi de buna dâhildir. İnsan ister istemez soruyor: Ülkeyi krize sokmak için danışıklı dövüş mü yapılıyor?..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.