Türkiye kazanacak!

A -
A +
3 milyon konut, 300 milyar dolar” haberimiz büyük yankı uyandırdı. Büyük indirim hamlesi başladı. Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı konut sektöründeki stok sorunu için düğmeye bastı.. İki bakanlık, KONUTDER, GYODER ve İNDER üyesi firmaların biten ve devam eden projelerdeki stok rakamlarını ve bunların parasal değerini istedi. Her firmanın stoklarından bir bölümünün yer aldığı bir varlık havuzu oluşturulacağı ve gayrimenkullerin satışına dayalı yurt dışı ve yurt içi tahvil ya da menkul enstrümanlar ile satılarak, sektör firmalarının stoklarının eritilmesi ve nakit akışı kolaylığının sağlanması hedefleniyor. 31 Ekim’e kadar sürecek kampanyada konut fiyatlarında yüzde 10 ile 20 arasında indirime gidilmesi planlanıyor. Yüzde 2’yi aşan konut kredi faizleri 120 ayda 0,98’e çekiliyor, yüzde 20 olan peşinat oranı da yarı yarıya düşürülüyor.
Peki Türkiye’de 6 yıllık konut birikimi nasıl oluştu? İşte en önemli soru. 2013’te 840 bin daire için iskan alındı ancak 530 bin daire satıldı. 310 bin elde kaldı. Bu fark 2014’te 490 bin, 2015’te 300 bin, 2016’da 370 bin, 2017’de 670 bin olarak gerçekleşti 2018’de 860 bin olarak tahmin ediliyor. 5 yılın ortalamasına bakıldığında yılda ortalama 500 bin konut satıldığı görülüyor. Bankalar artık inşaat eksperi kullanıyor. Kendisinden konut kredisi talebinde bulunanların istediği talebin gerçek olup olmadığını uzmanları vasıtasıyla yerinde görüp belirliyor. Çok defa rakamlar uçuk bulunduğu için kredi verilmiyor. Böylece satış gerçekleşmiyor. Sonuçta milyarlarca dolar betona bağlı kalıyor. Dev firmalar hesapları tutmadığı için büyük kriz içine girdi.. Aldıkları kredileri ödeyemiyorlar, ya yeniden yapılandırma istiyorlar, (böylece daha yüksek faiz ödemeyi kabul ediyorlar) ya da iflas ediyorlar. Sonuçta ülke kaybediyor.
Oysa ülkenin istikrarlı büyümesi, üretimin, gelirin, istihdamın ve ihracatın artması için imalat sanayine yatırım yapmak zorundayız. Bakınız 2007 yılında toplam yatırımların %41’i imalat sanayi yatırımlarına %21’i konut yatırımlarına gidiyordu. 2017’de imalat sanayine yapılan yatırımlar %17, buna karşılık konut yatırımlarının payı %33’e yükseldi. Konut yatırımı imalat sanayi yatırımını ikiye katladı. Sonuçta, üretime dönük büyüme yavaşladı. Elimizde 6 yıllık konut stoku birikti. Bugün ABD’nin yaptırımları karşısında Türk lirası aşırı değer kaybediyorsa, bunun tek sebebi imalat sanayi yatırımlarını ihmal etmemizdir. Oysa imalat artsaydı, daha fazla ihracat yapacak, daha fazla döviz girdisi sağlayacaktık, Türk lirası değer kazanacaktı. Ama yanlış tercih yapan holdingler inşaat sektörüne sarıldı. Hem ticari geleceklerini tehlikeye attılar, hem de ülke ekonomisini kilitlediler. Şimdi dört elle bu problemi çözmeye çalışıyoruz. Bunu yaparken, yani konut stoklarını eritirken inşaat sektörünü hızla küçültmeliyiz. Yeni yatırım alanlarına yönelmeliyiz.. Özellikle tekstil ve tarım sektöründe müthiş bir potansiyel var. Bunu hiç vakit geçirmeden, geliştirerek, kullanmalıyız. Tekstil ihracatında yıllık 10 milyar dolar barajı aşıldı. Ama yetmez. Bunu ilk hamlede 20 milyar dolara çıkarmalıyız. Bakın Sudan’da 780 bin hektarlık tarım alanı Türkiye’ye verildi. İşçilik sudan ucuz. Kullanın, üretin, satın, kazanın, ülkemiz zenginleşsin. Can boğazdan gelir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.