Kanlı seçim!

A -
A +
Tahran zirvesinde Türkiye kesin ateşkes isteğini net bir şekilde ortaya koydu. Zirvenin İran’ın girişimiyle canlı yayınlanmasıyla tüm dünya 3 ülkenin niyetini gördü. Rusya zirve öncesi ve sonrası İdlib’i bombalayarak Esad’a hizmet etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan 14 Eylül’de Türkiye, Rusya, Fransa ve Almanya temsilcilerinin İstanbul’da bir araya geleceğini, daha sonra 4 liderin zirve yapacağını söyledi. Bakalım Putin Avrupa karşısında da aynı tutumunu sürdürebilecek mi?
Rusya ve İran neden Esad’ı tutuyor? İran Şii olduğu için. Esad da Şii. Ama esas sebep Rusya'nın da İran'ın da Suriye sayesinde Akdeniz'e kapı açması. İran Bahreyn'de isyan çıkarttı Yemen'de İsyan çıkarttı.. Irak'ın güneyini tamamen aldı.. Böylece Suriye vasıtasıyla ve Hizbullah ile Lübnan’da, Hamas ile Filistin'den Doğu Akdeniz'e indi. Şimdi en büyük hayali Orta Doğu'yu tamamen kontrolü altında tutmak. Aynı gelişme Rusya için de geçerli. ABD İdlib’de klorin gazı kullanmaya hazırlanan Esad’ı yine vurmaya hazırlanıyor. Amerika kimyasal silah kullanıldığı zaman Esad'ı vurmayı haklı gerekçe olarak görüyor. Oysa bomba ile de insanlar ölüyor. Yani "bomba ile öldür, kimyasal silah kullanarak öldürme" diyorlar..
Trump, Esad’ı vurmayı seçim öncesi bulunmaz fırsat olarak görüyor. İkiyüzlülükte boğuluyor. Masum insanların kanı üzerinden seçim kazanmayı düşünüyorlar. Olacak şey değil..
Türkiye göç dalgasına karşı İdlib’e askerî yığınak yapıyor ama "göç olursa artık ben yokum" diyor. Türkiye’nin yolu; yine AB ve ABD ile aynı istikamete girdi. Amerika Fırat’ın doğusunda Kürt devleti kuruyor.. Cumhurbaşkanı Erdoğan Tahran dönüşünde uçakta açıkladı. Amerika PKK uzantısı PYD ve YPG’ye 18 bin tır dolusu silah vermiş.. ABD’nin öteden beri böyle bir planı var.. Kürt devleti Hem Türkiye'ye karşı hem Araplara karşı hem de İran'a karşı bir tehdit olarak kullanılacak.. Hem de İsrail için bir müttefik olacak.. Kurulacak olan kürt devletine Türkiye asla göz açtırmaz.. Sonuçta tüm teröristler dağdan inip burada toplanacak. Bu da terörü bitirecek...
Şimdi piyasalara bakalım.. Bu hafta iki önemli gelişme var. Birincisi dün açıklandı. Kur ve faizdeki büyük artışa rağmen Türk ekonomisi ikinci çeyrekte %5,2 büyümeyi başardı. En güzel gelişme Mal ve Hizmet İhracatının %4,5 artması, buna karşılık ithalatın %0,3 artabilmesi.
Türkiye kaliteli büyüme sürecine girdi. Yılın ilk yarısında Türkiye ortalama %6,3 büyüyerek çok önemli bir başarıya imza attı. Üçüncü çeyrekte baz etkisi sebebiyle daha düşük hatta eksi sonuç bekleniyor. Mesele rakamlar değil, büyümenin kalitesi. Biz artık tüketimle değil ihracatla büyüyoruz.
Perşembe günü Para Politikası Kurulu faiz kararını verecek. Ağustos enflasyon rakamlarından sonra “parasal duruş yeniden şekillenecek” açıklamasının yapılması kesin faiz artırılacak şeklinde yorumlandı. Fakat banka zaten 13 Ağustos’tan bu yana yüzde 17,75 seviyesinden fonlama yaptığı haftalık repo ihalelerini açmayarak bankaları yüzde 19,25 seviyesindeki faiz koridorunun üst bandına yönlendiriyor. Yani şu anda 150 baz puanlık artışı yaptı bile. 1000 baz puanlık artış bekleyen de var, 500 puanlık da. Benim hesabıma göre haftalık repo (politika) faizi 300 baz puan arttırılarak 20,75’e çıkarılacak.
Mevduat faizi bugün %25’e tırmanmış durumda. Bunu daha fazla tahrik etmenin anlamı yok. Faiz yükselince kredi kullanımı azalıyor, büyüme hızı daralıyor. Enflasyon körükleniyor.
Türk lirasının değer kazanımı yine Moody’s tarafından engellendi. Tam kurlar düşmeye başladığı sırada dövizle borçlanma artıyor, şirket borçlarının savunmasızlığı artıyor, açıklamasını yaptı. Kurlar yükseldi.
Eğer perşembe günü Para Politikası Kurulu tahminlerin altında bir faiz artışı yaparsa dolar yeniden 6,60 TL’ye tırmanır. Dövizde açık pozisyon taşıyanların mevcut seviyeleri kulanmalarını tavsiye ediyorum...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.