Hezimete teşekkür edilmez!..

A -
A +

"EuroBasket’te ne yaptık? Bizden çok geride iki takımı yendik, dördüncü olarak gruptan çıktık, evimizdeki turnuvada seyirci olduk… "

“Elendik ama çok iyi mücadele ettik. Binlerce teşekkür…Binlerce alkış…” diye bar bar bağırıyordu, İspanya-Türkiye basketbol maçını anlatan arkadaşımız ve de “basketbolumuzda teşekkür etmediği kişi” kalmıyordu!..
Değil binlerce, değil yüzlerce, değil onlarca, “bir defa bile teşekkür edilecek” bir tablo mu vardı, ortada?..
Eleme grubunda, bizden çok gerilerde olan Belçika ve İngiltere’yi yenebilmiş, Rusya’ya, Sırbistan’a ve de Letonya’ya yenilerek, gruptan “dördüncü” çıkmış ve “ilk 16’dan çıkmak için” de “şampiyonanın açık ara favorisi” İspanya’nın önüne düşmüştük!..
İspanya maçını anlatan ve yorumlayan arkadaşlarımızın sözlerine, yazılarına bakarsak, “müthiş bir mücadele vermiştik”; müthiş!..
Ve de “bu müthiş mücadeleyi 17 sayı farkla kaybederken”, rakip potaya “sadece 56 sayı bırakabilmiştik!..”
Ortadaki “müthiş mücadele” diye destanlar yazılan, söyleyen tablo çok acıydı; “sadece attırmamak için çırpınmış” ve de İspanyolları “73 sayıda tutmuştuk”, ama “yenebilmemiz için” açıkça görülmüştü ki, “iki ‘imkânsızı’ gerçekleştirmemiz” lâzımdı; 
1 - Rakibimizi 55 sayıda tutmak 
2 - Ya da onların potalarına 74 sayı atmak 
Pazar günü saat 18.45’de başlayan maçtaki basketbolumuzla “bu” mümkün müydü?..
“12 Dev Adam” sloganını “ninni yaparak” geçirdiğimiz uzun yıllarda, hem ülkeyi ve sporu yönetenler, hem de kamuoyu kandırıldı. 
“Yabancılarla doldurulan” 3-4 takımızın Avrupa Liginde ve Avrupa Kupası’nda aldıkları “başarılı sonuçlar” ile gözler boyandı; “ortada kalan Türk basketboluna bakan” ve “ne hâlde” diye soran bile yoktu. 
Camiası “12 Dev Adam” masalı ile uyutulmuş ve “uyku halinde” bir arpa boyu ileri adım atılamamış Türk basketbolu için, “bizden geride olanlar” dev atılımlar yaparken, “yerimizde saymak bile” imkânsız hâle gelmişti.
Bu acı tablonun sorumluları belliydi; Türkiye Basketbol Federasyonunu yönetenler, yani Turgay - Harun - Hidayet çizgisinde görev almış herkes. Ve elbette, birkaç istisnası ile, “bu çizgiden ayrılmamaya ‘ahdetmiş’ olan ve de alkışlamayı üstlenen” basketbol medyamız!..
Ne yapıyor, “Türk basketbolunun medyası olmak yerine, Türk basketbolunu bu hâle düşüren Federasyonların medyası olmayı tercih etmiş olan” medyamız, işte ortada; “16’da kalma rezaletinin hesabını sormak yerine destanlar yazıp söyleyerek, hezimetin üstünü örtüyor”; tam bir “aldatma algısı kampanyası” var, ortada; yazıklar olsun!.. 
Bu destancılara iki sorum olacak; 1- Mesela bir Bogdanovic’imiz var mıydı bu şampiyonada? 2 - Letonyalı Porzingis’i bir yana bıraktım, basketbolda altımızda olan İngiltere’nin Olaseni’si gibi bir Olaseni’miz var mıydı, söyleyin bana. Peki nerede bu 12 Dev Adam, nerede?..
Yazdığınız destanlarla, anlattığınız palavralarla, bilesiniz basketbolu yönetenler uyumaya ve uyutmaya devam edecek ve “böyle gelmiş, böyle gidecektir!..” 
“16’da kalan takımlara teşekkür etmek”, Türk basketboluna hakarettir; “hesap vermek durumunda olanları” aklamaktır ve de “Türk basketbolunu bilinç kaybına uğramış olarak yaşatma suçuna ortak olmak” demektir!..
Ben “böyle bir suça ortak olamam” ve de işte sadece “bu sebep” ile bile “16’da kalmaya teşekkürü, alkışı” aklıma bile getirmem!..
Türk basketbolunu bu hâle düşürenler utanmalıdır, utanmalı!..

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.