Hedef saptırılıyor!..

A -
A +

Geçen hafta tam da bugün “Beşiktaş’ta neler oluyor” başlıklı yazım vardı, bu sütunlarda. 
Bakın o yazıma nasıl başlamıştım; “Millî maç haftasında ‘millî maçları ve millî takımı yazmam gerek’ ama yazmıyorum, kalemim gitmiyor. Zira ‘gerçek düşüncelerimi yazsam’, son derece kritik ve ‘nihai’ iki maçın öncesinde ‘moral bozacak’ cümlelerle dolu olacak. ‘Moral vermek için düşündüklerimin tersini yazmak’ da, ne bana, ne kalemime yakışır…” diyeyim ve geleyim, bugün yazacağım konuya!..”
Keşke ben yanılsaydım da özür dileseydim, bu işin “asıl sorumlusundan”, “ikincil” sorumlusundan ve de “üçüncül” sorumlularından; sırayla; Yıldırım Demirören’den, Lucescu’dan ve başta Emre Belözoğlu, Arda, Burak ve Caner (Aralarında bir de Gökhan Töre olsa idi, beşli tamamlanacaktı)  olmak üzere millî futbolcularımızdan; olmadı; “Dünya Kupası finallerine gitme” rüyasından fena tokatlar yiyerek uyandık; “inşallah dersler alır”, ondan sonra önümüze bakarız!.. 
Bakınız alacağımız “ilk” ders, “kötü sonuçlar gelince, ağzımıza sakız ettiğimiz ‘altyapı da altyapı’ ve de ‘yabancı da yabancı’ mazeretine, daha doğrusu bahanesine sarılmamak” olmalıdır!..
“Millî Takım” bir altyapı değil, bir “üstyapı” olayıdır ve Türkiye, millî takımına “kaynak olabilecek” neredeyse “İzlanda’nın bütün nüfus kadar” Anadolu’da ve Avrupa’da “futbolcu nüfusuna sahiptir!..”
Bütün mesele “bu futbolcu nüfusunu”, Millî Takım’a, yani “üstyapıya taşıyacak” sistemi kurmaktır!..
“Mesela” diyerek, bir örnek vereyim: Bütün ülkemizi kaplayan ve hatta “köy bakkalının tabelasını bile ‘(iki t’li) markett’ yapan “yabancı kelimeli isim” kirliliğinden kurtulmak için, çok kolay bir çözüm varken, neden “denenmez” diye yıllardır merak ederim. “Uluslararası markalar hariç”, herkes “istediği ismi verdiği tabelasını assın”, ama “yabancı kelimeli tabelaların vergisi, Türkçe isimli tabelalardan mesela 8-10 misli fazla olsun”; bakın bakalım, ortalıkta “uluslararası markalardan başka” yabancı isim kalır mı?..
İşte “bunun gibi” bir sistemle, ‘yabancı ve Türk oyuncu lisanslarına böyle bir fark koy’, hatta yabancıyı 14’le bile sınırlamana gerek kalmaz, ‘istersen 25 kişilik kadronun 21’ini de yabancı yap’ de ve ekle; “Amma 4 futbolcu mutlaka altyapından yetişmiş olacak, maç kadronda da 2’si bulunacaktır!..”
Dahası, “bu sisteme uymayanlara, “okkalı cezalar” koy, “hükmen yenilgiye kadar” giden ve de ilan et; “2020 / 2021 sezonunda bu sistem yürürlüğe girecektir”; bak bakalım neler olacaktır?..
Bugün 18 Süper Lig takımında ortalama “2’şer Türk oyuncu oynasa, 36 futbolcu eder, bunlara, içlerinde Avrupa’nın üst seviye takımlarında oynayan 8 Türk futbolcusu ile hemen alt seviyedeki takımlarda oynayan 11 oyuncuyu da ekle; ne eder, 55 futbolcu; yani her mevki için beşer futbolcu… 
“55 kişilik bir torba kadrodan, 24 kişilik bir maç kadrosu çıkaramazsan” zaten, ne işin var; federasyonun başında, millî takımın başında?..
Yok “yabancıymış”, yok, “millî takımı kuracak futbolcu yokmuş” palavraları ile zaman kaybetmekten başka bir şey yapmıyoruz ve dolap beygiri gibi “kapalı gözlük” ile dönüp dolaşıyoruz, aynı yerde, uzun yıllardır; yazık!..
Filozof Sinoplu Diyojen gibi, “Bir adam aramalıyız” ve de bulmalıyız, Türk futbolunda, “bunu yapacak, bunu başaracak”; o kadar zor mu?..
Ama bizler ne yapıyoruz; “hedef saptırıyoruz”, asıl sorumluları, “hedefte olması gerekenleri” gözlerden kaçırıyoruz; bu yüzden de “çok basit olan çözümü” bulamıyoruz. 
Evet, “bizler” suçluyuz ve görülüyor ki, suçlu olmaya da devam edeceğiz!..

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.