Derbiden kalan sorular!..

A -
A +

Galatasaray-Fenerbahçe maçını, “sebebi bende kalsın” o gece TV’den seyredemedim, TV’lerdeki “maç sonralarını” da. Ertesi sabah “neler yazmış meslektaşlarım, arkadaşlarım” diyerek, gazetelerin WEB sayfalarını dolaştım ve “okuduğum maç sonralarından” aklıma birkaç soru takıldı, önce onları yazarak, “bana göre” maçın “asıl üzerinde durulması gereken” olayına geçecek ve o konu üzerinde de “birilerine” bir soru soracağım.
Soru 1 - Yorumcuların büyük çoğunluğu “tahmin ettiğim ve beklediğim gibi” Igor Tudor’u yerden yere vurmuşlardı; fırsat bu fırsat. Buna karşılık Aykut Kocaman “maçı istediği gibi götüren, strateji ve taktiğini başarı ile çimlere getiren bir hoca” olarak alkışlanıyordu. 
Galatasaray kötü, hem de çok kötü oynamıştı, “gol için” Gomis hariç, öteki oyuncuların hiçbiri gerekeni yapamamışlar, hatta ikisi (Belhanda / Feghouli) 90 dakika sahada görünmemişlerdi. Igor Tudor, maça 3’lü savunma ile başlayarak “zaten” Galatasaray’ı mahvetmiş, takım 10 kişi de kalınca beraberliğe bayram etmişti!..
Buyurun, “derbide sezon başından beri en kötü oyununu oynayan, hocası saçmalayan, büyük yıldızları dökülen, maçın son 20 dakikasını 10 kişi oynayan” Galatasaray’ı “yenemeyen” bir hoca için “yazılanlara” bir bakın, bir de “bu hâlde bile Fenerbahçe’yi 10 kişi kalmasa, mesela hakem mutlak penaltısını verse, belki de elinden kaçırmayacak olan” Igor Tudor için yazılanlara ve gelin onlara sormayın; “Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?..”
Soru 2 - Adam, “bu kadroyu, nokta transferlerle kurdurdu, seçip seçip aldırdı”; şimdi de “o takımın hangi maçta, hangi strateji ve taktikle oynayacağını”, ondan daha iyi bilen olabilir mi, dünyada?..
Ama benim “Mourinho’yu bile çırak çıkaracak” ulemam, adama “oynatmak istediği taktikte varsa yaptığı yanlışları ve hataları gösterip” eleştireceğine, neden “O taktikle oynanır mı” diye veryansın ediyor; “Yok efendim, 3 bilmem kaç oynanır mıymış, 4 bilmem kaç oynaması gerekirmiş!..”
Ben bunlardan anlamam, ama anladığım bir şey var; sizlerin yazdıklarınızı ve söylediklerinizi hatırlayarak “Sarı-kırmızılılar, önde baskılı oyunlarına, o baskıyı önde karşılayarak, topu ileriye taşıyan adamlarına pres yapıp, bir de hızlı kontratak tuzağına düşüren Karabükspor karşısında maçı zor kazanınca”, hepiniz koro halinde yazıp söylemediniz mi; “Artık Galatasaray’ın durdurulamayan oyunun şifresi çözüldü; ileride bas, Galatasaray’ı durdur, zira Igor’un B planı yok!..”
Şimdi onlara soruyorum; Fenerbahçe’nin de “4 bilmem kaçla maça başlarsa, Karabükspor’un çözdüğü oyun şekli ile (ki, Aykut Kocaman’ın yıllardır bu sistemin ustası olduğunu seyrediyoruz) sahaya geleceğini” hesaplayan Tudor’un, “ona sürpriz hazırlamak” niyetiyle sahaya “takımını haftalardır çalıştırdığı” o kafalara takılıp duran “3 bilmem kaçlı, üstelik hücuma daha yatkın” bir kurgu ile çıkmasını neden “mantıklı” kabul edemiyorsunuz; hem de “cesaretle” böyle bir derbide. Onu yerden yere vuracağınıza, yaptığını ve cesaretini “alkışlamanız” gerekmiyor mu?..
Neyse, “lafı çok uzattım” ve asıl yazmam gereken konuya az yerim kaldı!..
Yardımcı hakemin kafasına gelen “su dolu” plastik bardak, bence “derbinin de, Cüneyt Çakır’ın verip vermediği goller, penaltılar, gösterip göstermediği kartların tartışmasını” da bastıracak bir olaydır ve “haftanın olayıdır!..”
“Bunu yapan” Galatasaray seyircisi bulunup adalete teslim edilmeli ve de “böyle” bir seyirciye sahip Galatasaray Kulübü ve takımı, cümle âleme ibret ve ders olacak şekilde, “hiçbir eyyam yapılmadan” cezalandırılmalıdır!..
Şimdi, “Hakem maçı durdurup, soyunma odasına gitmeli ve bir daha çıkmamalıydı” diyenlere de “Burası İngiltere değil, Türkiye” diyerek bir sorum var:
Yıllar önce, Cüneyt Çakır’ın Manisa’da, “üstelik yardımcı hakeminin değil”, kendisinin başına gelenlere bakıp, tatil ettiği maçın eninde sonunda “nasıl yeniden oynatıldığını” nasıl unutursunuz?
Hepsini sevgiyle, saygıyla hatırladığım o “eski” hakemlerimiz ve hakem hocalarımız, söyleyin bana; “o maçı ve sonucunu yaşayan bir hakemin ‘İyiyim’ diyen yardımcısına rağmen, maçı tatil etmesi” mümkün müdür; siz olsaydınız edebilir miydiniz?..
Ayrıca “faal hakemlik hayatınızda” onca olay oldu, içinizde bilmem ki, Süper Lig’de “bir tane bile” maç tatil edeniniz, oldu mu?..
Not: Derbide tribünlere asılan pankart “ayrı ve önemli” bir konudur; cuma günü yazacağım.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.