G.Saray’da neler oluyor?..

A -
A +

Sosyal medyada “G.Saray batıyor” söylentileriyle bazı rakamları karşılaştıranlar neyin peşinde? 

Duyuyorum, görüyorum ki, “Galatasaraylıyım” diyen bazı Galatasaraylılar, “sosyal medyada gruplar kurup”, yazışıyorlar; haklarıdır, elbette yapabilirler ve yapacaklar.
Amma, “bu yazışmalar” git gide “yönetime muhalefetten, kulübe zarar verme hâline gelirse” ne olacak? Hatta, “kulübe zarar verme”, mesela “suç oluşturmaya başlarsa” ne olacak?.. 
Hisse senetleri “halka açık” olan ve de “Borsada alınıp satılabilen” bir kuruluşta, hem de “o kuruluşun üyesi olan” kişiler, “içeriden, oradan buradan aldıkları”,  yarım yamalak duydukları haberleri, “doğru / yanlış, fazla / eksik” bakmadan sosyal medyada “Kulüp battı, kulüp batıyor, kulüp iflas hâlinde, kulüp iflas etmiş durumda” diye hem de “yazılı olarak ve rakamları karıştırarak” yayarlarsa, bu tablo, “o kuruluşun borsada alınıp satılan hisse senetlerine etki etmez” mi?
Ve soruyorum; “bu durum” birilerine “manipülasyon yapma” imkânı sağlamaz mı, “Borsada manipülasyon” suç değil midir? Hele de, bu haberler, bazı yatırımcılar için “İçeriden Öğrenenlerin Ticareti / Insider Trading” hâline döndürülme işlemlerine zemin hazırlayacak görüntüsü verecek bir tablo ortaya çıkarırsa?..
İşte yarın ya da yarın toplanamazsa bir hafta sonra, “hem de kulübün bütçesi ile ilgili olağanüstü genel kurul var”; orada da her üyeye açık kürsü; ne söyleyeceksen orada söyle, ey “has Galatasaraylı” üye; daha iyi olmaz mı?.. 
Ve gene “öğreniyorum” ki, “bu yazışmaları yapan” gruplardan bazıları Faruk Süren’i ‘Sevgili Başkanımız’ diye bağırlarına bastıkları toplantılar düzenleyerek”, onu konuşturuyorlarmış. Ve o da “Galatasaray’ın kurtuluşu, kulübü kurtaracak büyük bir sermayenin bulunmasına bağlıdır” diyerek, “dış kaynaklı bir sermaye” mesajları veriyormuş.
Hımmm, “bu hedefi”, çok değil, birkaç yıl önce “ağzından düşürmeyen” bir başka “Sevgili Başkan” daha vardı; Ünal Aysal!..
Bilmiyorum, Faruk Süren “bu hedefi kendi adına mı, yoksa Ünal Aysal adına mı” yeniden pişirip, masaya koyuyor?..
Önceden söyleyeyim, “bu iki başkan, son 25 yıl içinde Galatasaray’ın bugünkü duruma düşmesinin başaktörleridir” ve Galatasaraylıların onlara bu yüzden “sevgili” değil “sevimsiz” başkanlar demeleri gerekir!..
Aysal döneminde “Galatasaray Kulübü, dünyada en büyük gelir sağlayan kulüpler içinde önce ilk 30, son iki yılda ilk 20 içine girmiş”, ama o gelir “çarçur edilmiştir”; bugün hâlâ o dönemde alınan ve “hiçbir işe yaramayan” futbolculardan “kurtulma çabaları” sürmektedir.
Süren’e gelince… Ne diyeyim, denecek o kadar çok şey var ki… Ona söylenecek, ona denecek o kadar çok şey var ki…
Mesela, bir kaçı; ona “AİG’e âdeta hediye ettiği ve yıllarca kulübün başına dert olan hisse senetlerini” / “rahmetli Necdet Çobanlı’nın son dakikada önlediği TGS rezaletini” / o dönemde “Büyükşehir Belediye Başkanı olan” Recep Tayyip Erdoğan’ın “kesinlikle reddettiği” o meşhur “hayalî” stat maketinin, borç içinde kıvranan, alacaklı bakkal ve manavların hacizler koyarak telefonlarını kapattırdıkları Galatasaray’a “milyonlarca dolarlı ve yüksek faizli gerçek rakamları ile” ne kadara mâl olduğunu, Galatasaray üyesi bir bankacının “özel ve gizli ek sözleşmelerle” off shore bankasından alınan 5 milyon dolar kredinin “neden doğrudan Galatasaray’ın kasasına değil de, başkan yardımcısının şirketine gönderildiğini” / “Samsunspor’dan, Denizlispor’dan 6-7 milyon dolarlık bonservis bedelleri ödenerek alınan iki futbolcudan biri için verilen çeklerin, daha sonraki maceralarını ve de UEFA Kupasını almış bir başkan ve yönetiminin koltuklarını neden bırakıp gittiğini” sormak gerek!..
Bunları “o dönemde gazetemde pehlivan tefrikası gibi yazdığım için” şimdi diyorum ki; “Faruk Başkan, zaten Galatasaray’ın durumu ortada, bari sen bu işlere bugünlerde müdahil olma!..”

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.