“Cambaza bak” tuzağı!..

A -
A +

Fenerbahçe eski başkanlarından Ali Şen “bir zamanlar” dost sohbetlerinde demeye getirirdi ki; “Galatasaray şanslı kulüp, bir başkan gitse yerine Galatasaray camiasından başkanlık yapacak onlarca aday bulabilirsiniz, biri gelir, daha iyisini yapar. Bizde etrafıma bakıyorum, bir aday bulmakta zorlanıyorum!..”
“Birinde” haklı çıktı, “ötekinde” haksız; zaman yolculuğunda bugün gelinen noktaya baktığımızda “ortada olan gerçek” her iki kulüp için de çok acı!.. 
Fenerbahçe konusundaydı, haklılığı; zira işte 1998’de görevi devrettiğinde iş başına gelen Aziz Yıldırım, yılladır kaç defa “Gideceğim” dedi, gidemedi; “Başkanlığı bırakacak adam bulamadı”; hâlâ da bulamıyor ki, “yeniden aday olacak!..”
Galatasaray konusunda ise “haksız çıktı”; zira işte Dursun Özbek, Galatasaray’ın bugünkü “hâl-i pürmelaline rağmen” tek başına “Efe gösterişi ve gösterisi” ile oynamaya devam ediyor!..
“Kendi kararı ve tarihini de kendisinin tayin ettiği” Seçimli Olağanüstü Genel Kurula 31 gün kala yaptığı açıklama, “neyin ne olduğunu” o kadar açık şekilde gösteriyor ki!..
“Seçim olduğuna göre”, o genel kurulda “yeni bir başkan ve yeni bir yönetim” seçilecek; böyle bir tablo ortadayken, “Galatasaray Futbol Takımı’na yeni bir teknik direktörü” kim seçmeli ve atamalı?..
“31 gün süresi kalmış” bugünkü başkan ve yönetimi mi, yoksa “31 gün sonra göreve gelecek” yeni başkan ve yönetimi mi?..
“Spor etiği” bu sorunun cevabını “her zaman ve de çok net olarak” verip gelmiştir; “Yeni başkan ve yeni yönetim!..”
Ama Dursun Özbek, “o kadar emin ki” ve biliyor ki; “Göreve gene kendisi ve yönetimi gelecek. Öyleyse bugün yeni teknik direktörü seçmesinden ve göreve getirmesinden doğal bir şey olabilir mi? Neden beklesin ve  geciktirsin; takım ikinci yarıya yeni hocasıyla hazırlansın!..”
Bakınız, 1955’lerden beri Galatasaray’ı yazıp geliyorum. Bugüne kadar Ulvi Yenallar, Suphi Baturlar, Refik Selimoğlular, Sadık Gizler, Mustafa Pekünler, Selahattin Beyazıtlar, Ali Uraslar, Alp Yalmanlar, Adnan Polatlar gibi “büyük” ve de  “parlak sportif başarılarla kulübü ekonomik batırışlarının üstünü örten” Faruk Sürenler ve Ünal Aysallar gibi başkanlar gördüm ve yazdım. Ama “Dursun Özbek gibisini” ilk defa görüyorum, Galatasaray adına “çok yazık”, kendisi adına “helal olsun!..”
“Helal olsun”, zira “bu kadar hatasına, yanlışına rağmen” Galatasaray’ın “çok kritik bir süreç yaşadığı” bir ortamda “seçimli” bir genel kurula “tek başına giren” ve de “Başka çareleri yok, beni ve yönetimimi seçmek zorundalar, mecburlar” havasında “efelenen” bir başka başkana ve başkan adayına, “efsaneler de dâhil”  rastlamadım, abartmıyorum!..
İşte, bu tablo ortaya koyuyor ki; “Galatasaray giderek ve hızla küçülmüş”, hem de “yazılıp çizilenden de, tahmin edilen de daha çok!..”
Çoğumuz “başkanlara, yöneticilere, teknik adamlara, futbola, basketbola, voleybola, Fenerbahçe yenilgilerine, kaybedilen puanlara bakıyoruz”; tam bir “Cambaza bak” tuzağına düşmüş, düşürülmüş Galatasaray da, bir avuç Galatasaraylı hariç, kimseler farkında değil!..
Peki, şimdi Galatasaraylılar bana soracaklar; “Kim düşürmüş” diye, üzülerek söylemeliyim ki, cevabım çok acı olacak:
Galatasaray Kulübü üyeleri, Divan Kurulu üyeleri, Galatasaray eski başkanları, Galatasaray duayenleri, Galatasaray yazarçizerleri, “aynaya bakmalılar”; orada “düşüreni” görecekler!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.