İhanetin gülüşü!..

A -
A +

Emre Belözoğlu ile Abdullah Avcı, “el ele” 2017-18 sezonunda Süper Lig’in şampiyonluk yarışındaki büyük rota değişimine damgalarını vurdular.
Birincisi, Başakşehir-Fenerbahçe maçından bir önceki maçta “hem de son dakikada art arda iki sarı karttan kırmızı kart görüp” oyundan atılırken, açık açık “ligin kalanı içindeki en önemli maçların başında gelen” Fenerbahçe karşılaşması için “Ben yokum” dedi, ikincisi de “o maçta” teknik direktör olarak “saha kenarında yok oldu!..”
Emre’nin yaptığını “amatör futbolcular bile” yapmaz. Ama o kadar korunmuş, o kadar şımartılmış, o kadar pervasızlığa itilmiştir ki, yaptığı hareketten sonra, çok kişinin “Fenerbahçe maçında oynamamak için kasten yaptı” diyebileceğini bile düşünemeyerek, “ülkenin sahalarımızda hâlâ top koşturan en tecrübeli uluslararası futbolcusu” unvanında derin bir çentik daha açmıştır!..
Bilmem ki, Fenerbahçe yenilgisinden sonra yapılan antrenmanda futbolcu arkadaşlarının yüzüne nasıl bakabilmiştir?..
“Aynı durumu”, şu anda bir başka “uluslararası tecrübe” de yaşamaktadır; “Belhanda” adlı futbolcunun yaptığının Emre Belözoğlu’nun yaptığından “santim eksik yanı” yoktur.
Yani, al “Belözoğlu’nun Bel’ini” ve de “Belhanda’nın Bel’ini” ortalarına da koy “=” işaretini, işte haftanın denklemi kuruldu; “Bel = Bel!..”
“Şampiyonluk” yarışını sürdürmeye çabalarken, bir yandan da yaşadığı “orta saha sendromunu tedaviye uğraşan” bir takımı “sabote etmek için” Belhanda’nın “Gomis’in kucağından da kaçarak” yaptığından başka, bilmem ki ne yapılabilir?..
“Bile bile lades” diyerek gördüğü ikinci sarı karttan sonra çıkan kırmızıya bakarken ki sırıtışı, “çerçeveletilip” Galatasaray soyunma odasına asılmalı ve altına da “İhanetin Gülüşü” ibaresi konulmalıdır!..
Spor yazarlığı ve seyirciliği dönemimde “böyle sporculara sık olmasa da rastlamışımdır”, onlar hakkında bugün geldiğim nokta şudur; “hangi branşın adamı olurlarsa olsunlar”, ben onların “spordaki yeteneklerini tartışmam” ama “sporculuklarını / insanlıklarını” tartışmaya her zaman varım!..
Söyleyin bana, Galatasaray, Kasımpaşa maçında puanlar ve liderliği kaybederse, bu “Belhanda” adlı adam, hocasının, arkadaşlarının yüzüne nasıl bakacaktır?..
“Cin gibi” biliyor ki, “orta saha sendromu ile uğraşan” hocası, “ona hak ettiği cezayı veremeyecek” ve onu “cezası bittiğinde zorunlu olarak oynatmaya” devam edecektir. Yazıklar olsun!..
Bu noktaya gelindiğinde, bir “önemli” ek yapmam gerek; Galatasaray’daki “orta saha sendromu”, ortaya bir başka “sendrom” daha çıkarmaktadır; “İkinci yarı” sendromu!..
Sarı-kırmızlı takım, ilk yarının 8 / 9’uncu haftalarından itibaren yaşamaya başladı bu sendromu. Ligin 21’inci haftası, Antalyaspor maçı; hâlâ yaşıyor!..
Sanki “topuna çivi çakılmış” bir takım hâline dönüşüyor koca Galatasaray, çok maçın ikinci yarılarında. İnanılmaz top kayıpları, pas hataları, fırsat beceriksizlikleri, fiziki düşüş ve işte son örnek; pazartesi gecesi tribünlerdeki, TV başındaki Galatasaraylıların “3-0 önde olan” takımları için “Ha şimdi gol yedi, ha yiyecek” diye çile doldurduğu “ikinci” 45 dakika!..
Liderlik geldi ama Galatasaray’ın işi zor; 12 günde oynanan 4 maçın inişli çıkışlı grafikleri, “ortadaki” istikrarsızlığın Fatih Hoca’nın bütün çabalarına rağmen giderilemediğini gösteriyor.
Bakalım “Belhandasız” Galatasaray, Kasımpaşa maçında ne yapacak?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.