Açma Başkan, kendine sakla!..

A -
A +

G.Saray’ın sadece para kaynakları değil, insan kaynakları da kurumuş! Pandora’nın Kutusu’nda tek şey kalmıştı; “Umut”; artık o da yok!..

Pandora’nın Kutusu, “Olimpos Dağı’ndaki ateşin çalınması ve insanlara ulaştırılması” ile başlayan “çok ünlü, filmler bile çevrilmiş” bir mitolojik hikâyedir. Çok değişik versiyonları vardır, ama “son” hepsinde aynıdır.
Zeus “insanlardan ateşinin çalınmasının intikamını almak için” balçıktan ve de “kadın tanrıçaların her birinin özelliklerini taşıyan” bir kadın yaptırmış ve ona “tanrıların hediyesi” anlama gelen “Pandora” adını vermiştir. Daha sonra, kardeşi Prometheus’tan ateşi çalan Epimetheus ile Pandora birbirlerine âşık olmuş ve evlenmişlerdir. Zeus “evlenme hediyesi” olarak Pandora’ya “balçıktan yapılan bir kavanoz” hediye etmiştir. “Kutu” yanlış bir tercüme sonucu girmiştir, hikâyeye. Bu kavanozda “açıldığında dünyaya yayılacak bütün kötülükler” vardır ve Zeus uyarmıştır; “Sakın açmayın!..”
Ama “kadın merakı”, Pandora “kavanozu açmış” ve bugün dünyada görülen bütün kötülükler de yeryüzüne yayılmıştır. 
Bunu “neden” yazdım?..
20 yıldan beri, kötü yönetimler “Galatasaray ateşini söndürmek için” ellerinden geleni artlarına koymadılar; sonunda “Galatasaray’ı iflas etmiş bir şirket” hâline düşürdüler.
Her gelen “hesap soracağına”, başka şey yaptı; Galatasaray’ın ateşinin üzerine “pis kokular saçan” suları döktü de döktü!..
Söz verdiği ve sözünü yerine getirdiği hâlde bir önceki Kulüp Başkanı Dursun Özbek, “üstelik yabancı bir şirkete son 20 yılın mali araştırmasını yaptırdığı hâlde”, raporu kasasında sakladı, sonunda da “açıklanacak önemli bir şey yok” diyerek, “Pandora’nın Kutusu’nu açmayacağını” dosta düşmana ilan etti.
“Şeffaf olacağım, bildiğim, gördüğüm her şeyi camiamla, üyelerimle paylaşacağım” diye diye iktidara gelen Mustafa Cengiz de, Divan Kurulu toplantısında, “kendisini ve zamanını aklamaya çabalayan” Dursun Özbek’ten sonra kürsüye geldiğinde “usulen yapılmaya kalmış bir ihaleye imza attıkları için, Kemerburgaz arsasını kendilerinin aldığını” söyleme ayıbına da düştükten sonra ve kürsüden inmeden önce, mikrofona ağzını yaklaştırarak “Pandora’nın Kutusu’nu açmayacağım” demiştir!..
Ve hayatı boyunca “yakaladığı en büyük fırsatı”, bir anda “çöpe atmıştır!..”
Stephan Zweig’in her düşünenin, her yazanın, her aydının başucunda olması gereken “Tarihte yıldızın parladığı anlar” adlı bir kitabı vardır. O kitapta 13-14 hikâye anlatılır; dünya tarihini değiştiren!..”
İşte Mustafa Cengiz, “kendisi için de, Galatasaray için de ‘Tarihte yıldızın parladığı’ bir fırsatı” bu sözü ile çöp tenekesine atmıştır!.. 
Divan Kurulunda onca “büyük / duayen / üst akıl” diye kürsüye çıkanların “ne kadar sıradan konuşmalar yaptıklarını” da bir defa daha saatlerce dinledikten sonra, diyeceğim şu; Galatasaray’ın sadece para kaynakları değil, insan kaynakları da kurumuş.
Açıldıktan ve bütün kötülükler dünyaya yayıldıktan sonra Pandora’nın Kutusu’nda tek şey kalmıştı; “Umut”; Galatasaray’da o da yok!..

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.