5-0!..

A -
A +

Bu fark aslında Alman futbolu ile Türk futbolu arasındaki farktır. Yarınlarda bunu da arar hale geleceğiz bilesiniz… 

Bakınız sevgili okuyucularım, Beşiktaş’ın Bayern Münih’e 5-0 yenilmesinden sonra, çok şey dinlediniz, çok şey okudunuz, çok şey konuştunuz ve tartıştınız, ben başka bir pencere açacağım.
Futbol tarihimiz 5-0’lar, 6-0’lar, 7-0’lar, 8-0’larla doludur ve Galatasaraylar da, Fenerbahçeler de, Beşiktaşlar da, ne yazık ki millî takımlarımız da “bu sonuçlar ile” defalarca karşılaşmıştır; dahası daha da acıdır; yarınlarda “gene” karşılaşacaktır!..
Bu sonuçlar, bu skorlar, “Alman sporu ile Türk sporu arasındaki farkı anlatan” skorlardır!..
“Sporu anlayış farkıdır” 5-0!..
“Sistem farkıdır” 5-0!..
“Okul ve halk sporu farkıdır” 5-0!..
“Alt ve üst yapı farkıdır” 5-0!..
“Teşkilatlanma ve yönetim farkıdır” 5-0!..
“Kulüpler farkıdır” 5-0!..
“Kulüp başkan ve yönetimleri farkıdır” 5-0!..
“Teknik adam” farkıdır 5-0!..
“Sporcu farkıdır” 5-0!..
“Seyirci farkıdır” 5-0!..
“Spor basını farkıdır” 5-0!..
Siz, kırk yılda bir yener ve eleyebilirsiniz Alman şampiyonunu, ama onlar “çoğunlukla” sizi “bu skorların da bulunduğu sonuçlarla yener” ve elerler!..
Eğer bir ülke futbolu, bunca imkâna, bunca harcanan paraya, bunca emeğe rağmen, çeyrek yüzyılda “teknik adam olarak” dünyaya sadece “Fatih Terim ile Mustafa Denizli’yi sunabilmişse”, daha ne konuşuyoruz, ne tartışıyoruz?..
İşte tarihimiz boyunca Barcelona’ya “bir futbolcu gönderebildik”, onun da hâli pürmelali ortada!..
Eğer kulüplerimizin başkanlık koltuklarına, “Süleyman Sebaların yerine”, onca yıldır “Godot’yu bekler gibi” beklenen bir Kulüpler Yasası’nı çıkaramadığımızdan ancak Yıldırım Demirörenleri, Fikret Ormanları getirebiliyorsak, “5-0’lık yenilgilere bile” şükretmemiz gerekmiyor mu?..
Eğer “elin oğlunun hocası”, devre arasını beklemeyip “43’üncü dakikada oyuna müdahale edecek” bir anlayışla yetişmişse, biz “65’leri, 70’leri ‘Bakalım ne olacak’ diyerek bekleyen” statükocu anlayışımızla, onları nasıl devirebileceğiz?..
“Efendim, neden onu oynattı da, bunu oynatmadı; onun yerini değiştirirken, bunu değil de, ötekini düşünemeyenden hoca olur mu” yorumlarını, analizlerini dinleye dinleye, okuya okuya, artık “önemsemez” oldum.
Tartıştığımız şeye bakın; “Vida hata yapmışmış da, hâlbuki Tosic oynasaymış o gol olmazmış”; el insaf “Tosic’in yaptığı” onca hatanın örnekleri arşivlerde duruyor; “hata yapmayan futbolcu” var mıdır, dünyada?..
Biz, “işin esasına bakmadan” ve “o esasa göre sporumuzda köklü düzenlemeler yapmadan” hâlâ ve hâlâ “bunlarla oyalanıp kendimizi tatmin yarışını sürdürürsek”, acı gerçek ortada ki; adamlar “Nanospora geçiyorlar”; yarınlarda 5-0’ları da arayacağız!..

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.