Süren sahneye çıkıyor ama…

A -
A +

Gazetedeki habere göre, “Galatasaray camiasının önemli isimleri”, Faruk Süren’e “başkanlığa aday olması için” teklif götürmüş. Süren de “Olabilir, Galatasaray’ı yeniden fabrika ayarlarına döndürmek için bu göreve soyunabiliriz… Düşüneceğim, ailemle görüşeceğim, zira yaşam biçimim değişecek” demiş.
Hımmm, “kimlermiş bu Galatasaray camiasının önemli (!) isimleri”; o isimler haberde yok. Yok, zira “kimler olduğunu, hem spor medyasında, hem sosyal medyada aylardan beri kulisleri karıştırmak için elinden geleni yapanları gören ve bilenler, tıpkı Paper Moon masaları gibi, biliyor!..”
Ama “Galatasaray tarihinin sayfaları” da biliyor ki; “Alp Yalman yönetiminden tek kuruş borcu olmayan bir kulüp devraldıktan sonra, Galatasaray’ın ‘idari ve mali fabrika ayarlarını bozan” başkan da Faruk Süren’dir ve kulübünü kurda kuşa, bakkala, manava borç içinde bıraktıktan sonra, “kulübün telefonları bile icra kararlarıyla kapanırken” başkanlığı bırakıp gitmiştir!..
Ve “o günlerden beri, Galatasaray Kulübü’nün mali bakımdan iki yakası bir araya gelememiştir!..”
Süren “başkan adaylığını açıklamadan önce”, tarihe hesap ve mesela şu sorulara cevap vermelidir;
1- AİG / Galatasaray hisseleri olayı nedir ve Galatasaray’ın başına neler getirmiştir?
2- TGS olayı nedir ve rahmetli Necdet Çobanlı olmasa, Galatasaray’ın başına neler getirecekti?
3- Borç içindeki Galatasaray’ı “dolar bazında” borçlandırarak, “hiçbir işe yaramayacağı belli olan” bir maket / stat projesi için Kanadalı bir şirkete “kaç milyon dolar” ödemiştir? (Ki, zamanın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Mecidiyeköy’de bu yoğunlukta bir projeye ruhsat verilmesi mümkün değildir” dediği hâlde.)
4- Bu şirkete “Süren ailesinin bir projesi yaptırılmış mıdır?
5- Onca şampiyonluğu ve UEFA Kupası’nı kazandıktan sonra, neden “Benden paso” diyerek, süresini tamamlamadan koltuğunu bırakmıştır?
6- Samsunsporlu Serkan’ın, Denizlisporlu Bülent’in bonservislerine kaçar milyon dolar ödenmiştir? Mesela Serkan için verilen ve “ödeme yapılamayınca”, Mehmet Cansun başkanlığındaki yönetimce değiştirilmek zorunda kalınan senetler macerasıyla ilgili gazete haberlerinde “ilginç bir not vardı” ve tekzip dahi edilmedi; “o ilginç not” neydi?
7- Dursun Özbek ve yönetiminin tökezlemeye ve hele hele ‘baskın seçimli genel kurul kararı almasından beri” sahnelenmeye başlayan “PM senaryosunda kendisini havuza itmeye çalışan” kimler vardır ve Galatasaray camiasının “bu önemli kişileri tanıması için” onların ramp ışıklarına çıkmaları gerekmiyor mu?..
Elbette, Süren ve o günkü yönetimi, “Galatasaray’a kazandırdığı şampiyonluklar ve UEFA Kupası” gibi büyük başarılar ile tarihe geçmiştir.
Elbette, Faruk Süren gibi “tecrübeli” bir spor adamı, “güçlü bir yönetim listesi” yaparak seçime girerse, kazanabilir ve Galatasaray’a “yeni şampiyonluklar” getirebilir, getirecektir.
Ama, “yukarıdan beri yazıp geldiğim” sorulara “açık ve net cevaplar” vererek, tarihe ve Galatasaray’a karşı hesabını kapatması ve de “yaptığı hatalar için” Galatasaray’dan ve camiadan özür dilemesi icap etmiyor mu?..

Korkunç iddia!..
Süper Lig’in finiş dönemeci dönülmeye başlandı, “enteresan” gelişmeler oluyor. Beşiktaş Başkanı Fikret Orman’ın “Demba Ba” gafından sonra, şimdi de Antalyaspor Asbaşkanı Şefik Öz, “çok önemli” amma, “doğru değilse iğrenç” bir iddiayı ortaya attı.
Hafta ortasında dedi ki; “Pazar günü oynayacağımız Konyaspor maçından önce, ara transferde bizim kulüpten Konyaspor’a transfer olan Eto’o’nun Antalyaspor’la sezon sonunda sözleşmesi bitecek bazı futbolcuları arayarak Konyaspor’a transfer olabileceklerini söylediği yönünde dedikodular dolaşıyor.”
“Düşme hattından kurtulmaya çalışan Konyaspor ile Eto’o gibi dünyaca ünlü bir futbolcuyu zan altında bırakan” bu iddianın, “düşme hattından uzaklaşmaya çalışan” Antalyaspor’un “asbaşkanı” gibi “etiketli” bir yöneticisi tarafından resmen ifade edilmesi için “sağlam kaynaklara bağlanması” gerekmez mi?..
Ne gezer, diyor ki Şefik Öz; “Hangi futbolcuları aradığıyla ilgili bilgimiz yok, bu durumu futbolcularımıza da sormayacağız. Böyle bir telefon gelmişse dahi futbolcularımız gerekencevabı vermiştir.”
Peki, ortada “resmen” şike ihbarı var. Dahası, Konyaspor’u ve Eto’o’yu zan altında bıraktığı hâlde, “İddiaları futbolcularımıza sormayacağız, kimler olduğunu bilmiyoruz” diyen, böylece “Antalya’daki maçın altına “âdeta, patlaması mümkün ve de tesirli bir bomba koyan” bir de asbaşkan.
Nerede Futbol Federasyonu; “anında olaya el koyması” ve “müfettişlerini Antalya ve Konya’ya gönderdiğini” açıklaması, hatta ve belki de “Antalyaspor-Konyaspor maçını ertelemesi” gerekmiyor mu?..
Soruyorum; “böyle bir havada” Antalya’da olaylar çıkarsa ne olacak ve suçluları, sorumluları kimler olacak?..

Dil belası!..   
Yılmaz Vural “iyi ve güzel şeyler yapar, ama bir bakarsınız bir çuval inciri berbat etmiş”; bu yüzden “bugün olması gereken yerde” değildir!..
Şimdi tut, Eskişehir’de Eskişehirli meslektaşlarımızla yaptığı sohbet toplantısında “Ben ilk defa böyle bir şey yaşıyorum. Camiadan federasyona kadar beni arayıp ‘Eskişehirspor’a git, bu takım ligde kalmalı’ dediler” de; olacak şey mi?..
Ne demek, “Beni federasyondan aradılar, bu takım ligde kalmalı” dediler, demek? Düşme tehlikesi içinde olan bütün takımların “isyan bayrağını çekmesi” demek değil mi; işte Samsunspor açtı bile!..
Artık, 1. Lig’in “düşme hattında ‘adil bir mücadele olacağına’ kim inanır; senin “Federasyon, Eskişehirspor’un düşmesini istemiyor” demenden sonra?..
Şimdi ayıkla pirincin taşını, ayıklayabilirsen; tam bir “Deli, kuyuya bir taş atar, bin akıllı çıkaramaz” misali; ah sevgili hocam ah; hep “ishal-i kelâm hastalığın yüzünden” oluyor bu gaflar; bu yaşa geldin, hâlâ aynaya bakıp, ders almadın!..

Arda’yı karşılamak!..
“Galatasaraylıyım” diyen bazı “ipsiz / sapsız” adamların “Arda için hazırladıkları” pankartları gazetelerde görünce, kusacağım geldi. Onca yıl Galatasaray için ter dökmüş, kaptanlık yapmış, onca başarıya katkıda bulunmuş bir futbolcu, “yaptığı hataların bedelini” zaten yaşamında ve vicdanında öderken, onun “böylesine acımazsız, insafsız, izansız pankartlar” ile “Galatasaray’ın sahasında karşılanmasından” daha fazla “vicdanları rahatsız edecek” bir çirkin gösteri olabilir mi?..
Mustafa Cengiz ve yönetimi, tribünlerde bu pankartlara izin vermemelidir; böylece, “Trabzonspor maçındaki, Trabzonsporluları çok üzen stat büyük panosundaki fiyaskodan ders alındığını” da göstermiş olurlar!..
Bizden hatırlatması!..

Şaka!..
Yıl; 2023, gün; 29 Ekim…
Bir yaşlı adam, karşısındaki TV’de “coşkuyla kutlanan” 29 Ekim törenlerini izliyor, iç çekiyor ve mırıldanıyordu; “Ah, ah… ‘Veliahdım’ diyerek meydana saldığım Ali olmasaydı, şimdi cumhuriyetin 100’üncü yılını ‘Fenerbahçe Başkanı olarak’ kutlayacaktım. Kabahat de, hata da bende. Kendim ettim, kendim buldum!..”

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.