Ohhhh, dünya varmış!..

A -
A +

Beşiktaş Başkanı Fikret Orman, “özetle” demiş ki; “Futbolumuza nezaket ve huzur ortamı geldi. Çok mutluyuz. Bunu Ali Bey’e (Koç) borçluyuz!”
Bu “özet” cümlenin “anlam tercümesi” şudur; “Futbolumuza nezaket ve huzur ortamı geldi, bunu Aziz Bey’e (Yıldırım) borçluyuz!..”
Yani ve açıkçası, “biri geldiği” için, “öteki gittiği için”, futbolumuz “nezaket ve huzura kavuştu” diyor, Fikret Başkan!..
Kim itiraz edebilir, bu sözlere; futbolu, sporu seven, sportif rekabeti, sportif düşmanlığa tercih eden ve “sadece futbolda değil, basketbolda, voleybolda nezaket ve huzurun salonlara, tribünlere hâkim olmasını isteyen” bir sporsever itiraz eder mi?..
Ama, “Ali Koç’un geldiği günlerin öncesini özleyenler var”, hem de basınımızda; köşeler var, ekranlar var, sayfalar var. “Sporda nezaketsizlik, huzursuzluk geri gelsin, gerilim yeniden sahne alsın da tiraj / reyting düşüşlerimiz ortada kalksın” diye düşünenler var!..
Geçmiş olsun, “Atı alan Üsküdar’ı çoktan geçti”; herkes bilmeli ki, “geriye dönüş yok”, spor artık “spor olarak” yapılacak, sportif rekabet içinde yarışılacak; “düşman oluşturarak koltukta kalma devri” bitti ve geri gelmeyecek!..

Ah şu iddia ve dedikodular!..
Hâlâ inanmak istemiyorum, ama “Galatasaray Adası / Suada ile ilgili” her yazımdan sonra, öyle telefonlar, öyle mailler alıyorum ki, “inanmasam bile”, hep aynı soru beynine çakılıyor, insanın; “Acaba?..”
Mehmet Koçarslan’ı hiç tanımadım, karşılaşmam, el sıkışmam, “merhabam” yoktur. Ama, “Helal olsun adama” demem çoktur; koca Galatasaray camiasında “efsane olmuş en kodamanlardan, kulüp, cemiyet ve vakıf başkanlarından, yöneticilerinden bugüne kadar öylesine destek almıştır” ki, “Ada konusuyla ilgilenen” bir insan, bir Galatasaraylı, bir gazeteci için “bu gerçeği görmemek, görememek” imkansızdır!..
Zira, Genel Kurullarda, Divan Kurullarında “Galatasaray’ın bu çok hayati konusunda” kürsülere çıkıp konuşmaları, çözüm ve yol göstermesi gereken kodamanlar, ortada yokturlar!..
Ya, gazete sayfalarında, ekranlarda “aynı görevin ve sorumluluğun icabını yerine getirmesi gereken” Galatasaray’ın anlı ve de şanlı yazarları, yorumcuları, muhabirleri?..
Reina’nın ve Suada’nın sahip / işletmecisi Koçarslan’dan korkuluyor mu; bana göre “hayır”; neden korkulsun ki, “korkulacak ne var?”
Gerçek ortada; camianın içindeki “kodamanlar” Divan Kurullarında, basındaki “kodamanlar” sayfa / sütun ve ekranlarında bu konunun üzerine çok değil “birkaç ay, gerektiği gibi gitse”, bakın “yılan hikâyesine dönen” ve “kördüğüm olan” bu konu nasıl çözülüyor, ama nerede “o babayiğitler?..”
“Bu sessizliğin ve hareketsizliğin sebebi olarak gösterilen” ve de ortada dolaşan, dahası taa İstanbul’dan 800 kilometre uzakta olan Urla’ya kadar uzanan “Havuzbaşı misafirliği iddialarına, Reina ağırlama dedikodularına inanmamak için”, hâlâ kendimi zorluyorum. biliniz ki, sevgili okuyucularım ve Galatasaraylılar, içimden bir ses “Artık inansan iyi olur” diyor ama, yine de “inanmamakta direnmeye devam ediyorum”, bir süre daha da devam edeceğim. Ne zamana kadar; sabrımın tükenmesine kadar; inşallah o gün gelmez!..

Böyle gelmiş, böyle gitmez!..
Sevgili Mustafa Başkan… Kaç defa yazdım, bakınız biz Uluç kardeşler, “bir defa yazıp, sonra peşini bırakanlardan” değiliz. Okuyucuyu bıktırana, “yapması görevi olan insanların, o görevi yapmalarına kadar” yazar, çizeriz!..
Tekrar tekrar soruyorum; hadi, “Galatasaray’ın hemen çözülemeyecek kadar önemli meseleleri var”; onların çözümü para istiyor, zaman istiyor, ama “zaman ve para istemeyen, ama sadece çözecek adam isteyen” sorunlar da var; onlar neden çözülemiyor?
Mesela Galatasaray TV; ülkede “en çok taraftarı olduğu” anketlerde yıllardır ortaya çıkan bir kulübün, o ülkenin her yanına görüntüleri ulaşan televizyonunun, “U 17 maçlarının tekrarı da dâhil”, tamamen “tekrarlar ve tekrarlar ve tekrarlar ve gene tekrarlar, dahası, bin defa daha tekrarlar” TV’sine dönmesini önleyecek bir adam yok mudur, Galatasaray camiasında; o TV’nin başına getirilecek?.
Mesela, sadece “Alt yazı / Haber kuşağını düştüğü dünkü – bugünkü feci hâlden kurtaracak” bir adam?..
Günlerin 24 saati, haftaların 7, ayların 30 günü durmadan “alt yazı haberde dönen rezaletleri” görecek, “Dur” diyecek bir adamı nasıl bulamıyor, koskoca Galatasaray yönetimi?..
El insaf, “Alt yazı / Haber” kuşağında “haber” diye, “basketbol / voleybol / kadın / erkek takımlarının Avrupa Kupalarında taaa kasımda, aralıkta oynayacakları, hem de çoğunun adını sanını ilk defa duyduğumuz takımlarla oynayacakları eleme karşılaşmalarının tarihlerini” 500 defa, 1.000 defa döndürmenin, alemi var mı?..
Futbol Federasyonunun “transfer tescili tarihlerini” Galatasaray TV’nin seyircisinin “300 defa” ve de “haber” diye okuması, “gazetecilik, televizyonculuk” bakımından “rezalet” değilse nedir?..
Ya Galatasaray futbol takımının Süper Lig’de oynayacağı maçların tarihleriyle beraber alt yazıda “yüzlerce ve yüzlerce defa ve hâlâ” döndürülmesi?..
Bitmedi; “Kombine bilet, Galatasaray Müzesi” duyurularının “virgül” değişmeden, “alt yazılı haber kuşağında 1.500 kere dönmesi” nasıl bir vurdumduymazlıktır?..
Onların arasına, “alay eder gibi” zaman zaman ve mesela araya “Dortmund’dan, Milan’a giden, Avrupa’nın baş altı, ya da orta boy bir futbolcusunun tek cümlelik transfer haberini sokuşturmak”, dünyaya açılmakla övünen bir kulübün TV’sinin “dünyaya açılan” ekranı için, “Dünya sporundan haberler veriyor” algısını oluşturabilecek bir durum mudur?..

Bakınız, bu konuda yazabileceğim o kadar çok şey var ki, bu haftaki Uluçmarket’in tümünü onlara hasretsem, yetmez!..
Peki, söyleyin bana, böyle bir TV’ye “eş / dost / arkadaş ricası ve ilişkileri” dışında “aklı başında hangi iş adamı” reklam verir ve de “böyle bir TV” nasıl para kazanır?..
Bu utancın sorumluları, Galatasaray yönetimleridir; bilmem anlatabiliyor muyum, sevgili Mustafa Başkan’ım?..

Şaka!..
“Galatasaray’ı istiyorum” diyor, Emre Akbaba. Fatih Terim, “Emre Akbaba’yı istiyorum” diyor.
Ve Galatasaray’ın elinde “bu sezon için Terim’in kadroda düşünmediği takas edilebilecek” onca oyuncu var!..
Ve de, Galatasaray yönetiminin, Alanyaspor’a “oyuncu sattığımız an, anlaşacağımız bonservis bedelini hemen ödeyeceğim” teminatını verme yetkisi var!..
Galatasaray yönetimi “bu transferi hâlâ yapamıyor”; Başakşehir’e, Beşiktaş’a, Fenerbahçe’ye yol açıyor, neden?..
Durmadan konuşuyorlar ve de ağlıyorlar; “konuşmaktan ve ağlamaktan bu işi halletmeye vakitleri kalmıyor” da ondan; UEFA bahane!..
 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.