15 Temmuz’u anmak neden önemli?

A -
A +
15 Temmuz’un ikinci yıl dönümündeyiz…
Bu vesile ile çok şey yazılıp çizilecek.
Çok farklı yönleriyle bu darbe girişimi ele alınacak.
Belki bazıları 15 Temmuz’un bu kadar gündem olmasından rahatsız olacak.
Bu rahatsız olanların bir kısmı darbe girişiminin başarılı olmasını arzu edenlerdir kuşkusuz. Bunların da bir kısmı, darbe başarılı olsaydı Türkiye’nin nasıl bir kaosa sürükleneceğini göremeyip, sadece “AK Parti iktidarı devrilsin de ne olursa olsun” diyenlerdir herhâlde. Bir kısmı ise, tam da “AK Parti iktidarının devrilmesine” değil de “Türkiye’nin kaosa sürüklenmesine” odaklanmıştır.
Bazıları da belki, darbeye karşı olsalar da bu konunun artık daha fazla gündem olmasına gerek görmeyenlerdir. Onlara göre, artık darbe tehlikesi atlatıldığına göre, bunun üzerinde fazla konuşmayıp yolumuza devam etmeliyiz.
Ama çoğunluk, 15 Temmuz’da yaşananların hiç unutulmaması ve sürekli olarak hafızalarda taze tutulması gerektiğini düşünüyor.
İşte bunlar, 15 Temmuz gecesinde çocuklarının geleceği için, yakınları için, Türkiye için ve Türkiye’den yardım bekleyen dünyanın her köşesindeki mazlumlar için endişe eden kimselerdir.
Onlar, darbecilerin başarılı olması durumunda Türkiye’nin Batılı ülkeler karşısında son yıllarda elde ettiği bağımsızlığı kaybetmekten korkarak sokaklara dökülüp darbeye karşı çıktılar. Darbecilerin başının 1999’dan beri ABD’de yaşıyor olmasını ve bu kalkışmanın Amerikan istihbaratının bilgisi dışında yapılmasının mümkün olmayacağını bilmeleri bu endişelerinin temel kaynağı oldu.
Türkiye’yi küresel güçler arasına sokup başka devletlerin kolayca manipüle ve müdahale ettikleri bir ülke olmaktan çıkarmak için gece gündüz çalışan Tayyip Erdoğan’ın “meydanlara çıkın” çağrısı bu basiretli insanlar için yeterli oldu.
15 Temmuz’da dünya, Türkiye’de sıradan bir darbe girişimine tanık olmadığı gibi sıradan bir direnişe de şahit olmadı.
15 Temmuz darbe girişimi, Türkiye’deki ve dünyadaki diğer darbelerden farklıydı.
Milletin seçilmiş hükûmetine ve devletine sahip çıkması, Türkiye’ye artık darbe yoluyla müdahale edilemeyeceğini gösterdi. Darbe yoluyla Türkiye siyasetini dizayn etmeye çalışacaklar, artık karşılarında milleti bulacaklarını gördüler.
15 Temmuz direnişi, milletin sadece darbenin görünen faili FETÖ’nün ordudaki ve diğer kurumlardaki uzantılarına değil, arkasındaki “görünmeyen ama bilinen” faillere karşı da zaferi olduğu için farklıydı.
Bu yönüyle 15 Temmuz, Türkiye’nin bağımsız dış politika çizgisinin sembolüdür.
Türkiye’ye karşı medya yoluyla, ekonomik manipülasyonlarla, darbecilere destek olarak ya da başka yollarla yapılacak her türlü saldırıya karşı halkın direneceğinin açık göstergesidir.
İşte tam bu noktada, halkın doğru bilgilendirilmesinin öneminin altını çizmek gerekir.
15 Temmuz gecesinde halkın Cumhurbaşkanı Erdoğan ve diğer kanaat önderlerinin çağrısıyla meydanlara çıkmasını sağlayan, olan biteni çok açık bir şekilde görmesi, darbeciler ve arkasındaki güçlerin Türkiye’ye dair karanlık niyetlerini anlamasıydı.
Halkın bu ferasetinin devam etmesini ve Türkiye’yi hedef alacak benzer saldırılarda aynı tepkiyi vermesini istiyorsak 15 Temmuz’da yaşananların bütün yönleriyle hafızalarda kalmasını sağlamalıyız.
15 Temmuz’un görünen ve görünmeyen faillerinin Türkiye konusundaki düşmanlıklarını ve ellerine fırsat geçtiğinde neler yapabileceklerini anlatmaktan ve hatırlatmaktan vazgeçmemeliyiz.
Ancak bu şekilde toplumun diri kalmasını ve Türkiye’ye yönelik saldırılara karşı çıkmasını sağlayabiliriz.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.