“Avrupamerkezci” bakışın Mesut Özil konusunda ırkçılığa varışı

A -
A +
 
Mesut Özil’in, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile çektirdiği fotoğraf sonrasında kendisini hedef alan eleştiri, hakaret ve tehditlerin ardından Alman millî takımını bıraktığını açıklaması tartışmaları daha da alevlendirdi ve Almanya ve Türkiye’nin de ötesine taşıdı.
Mesele birçok farklı boyutuyla tartışılıyor.
Mesut’un Alman millî takımını bıraktığına dair açıklamasında, kendisine karşı ırkçılık yapıldığını ifade etmesi ve bu konuda Alman Futbol Federasyonu başkanıyla medyanın bir kısmını suçlaması konunun en fazla ırkçılık boyutuyla tartışılmasına zemin hazırlıyor.
Bu konuda çok kötü bir geçmişi olan Almanlar, krizin iyi yönetilmeyip uluslararası alanda Almanya’nın imajını olumsuz etkileyecek şekilde “ırkçılık” boyutuyla gündeme gelmesine engel olamadığı için hem Federasyonu hem de siyasetçileri suçluyorlar.
Ama en fazla da Mesut Özil’e kızıyorlar.
Neden mi kızıyorlar?
Geri adım atmadığı için...
Ailesinin vatanı olan Türkiye’nin seçilmiş Cumhurbaşkanı ile buluşup fotoğraf çektirdiği için özür dilese mesele hallolacaktı.
Peki, kimin istediği gibi hallolmuş olacaktı?
Tabii ki Almanya’nın istediği gibi hallolmuş olacaktı.
Peki Mesut’un ne düşündüğünün önemi yok mu?
2002 yılından beri girdiği her seçimi kazanan, halkının teveccühü ile iktidara gelen Türkiye Cumhurbaşkanı ile buluşup fotoğraf çektirmesinin yanlış bir tarafı olmadığını anlatabilme şansı yok mu?
Yok tabii ki...
Mesut nereden bilecek neyin doğru olduğunu!
Halkı tarafından seçilip iktidara gelse de Türkiye’nin Cumhurbaşkanının nasıl birisi olduğunu o nereden bilsin!
İşte Alman medyası yıllardır Türkiye’nin seçilmiş Cumhurbaşkanına “diktatör” diyor ya! Üstelik sadece medya değil, başta PKK destekçisi Sol Parti ve ırkçı AfD milletvekilleri olmak üzere birçok Alman siyasetçi de aynı söylemi kullanıyor.
Bunlar kötü niyetli oldukları için böyle yapıyor değiller ya!
Türkiye’nin kötülüğünü düşünüyor olamazlar ya!
Tayyip Erdoğan’ın Türkiye için iyi bir lider olmadığını düşünüyorlarsa ve bu konuda ısrarlı kampanyalar yapıyorlarsa vardır bir bildikleri!
Mesut’un yapması gereken, Alman medyası ve siyasetindeki bu “çok bilenlerin” Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkındaki tespitlerini kabul etmek ve onu “diktatör” olarak kabul etmekti!
Zaten yaptıkları bütün karalama kampanyalarına rağmen Türkiye seçmenini Erdoğan’ın diktatör olduğuna inandıramıyorlar. “Adam” her defasında seçimleri kazanıyor!
Bari Alman vatandaşı olan ve Alman millî takımı için oynayan Mesut Özil kendileri gibi düşünsün istiyorlar.
Ama hesap edemedikleri çok ciddi bir sorun var.
Almanların çoğunu Erdoğan hakkındaki karalama kampanyalarıyla onun bir diktatör olduğuna inandırabilirler, ama Mesut Özil’in Türkiye ve Erdoğan hakkındaki görüşlerini manipüle etmeleri mümkün değil. Zira Mesut, Türkiye Cumhurbaşkanını Alman medyasından ve Türkiye düşmanı lobiye mensup marjinal Alman siyasetçilerden öğrenmek zorunda olmadığını biliyor.
Kökleri orada olduğu için Türkiye’de ne olupbittiğini biliyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katılım oranı çok yüksek seçimlerle halkın oylarıyla iktidara geldiğini, Almanya ve diğer Batılı ülkelerdeki karalama kampanyalarının neyi hedeflediğini çok iyi biliyor.
Erdoğan’ın iktidarı döneminde Türkiye’nin nasıl bir gelişme gösterdiğini ve bunun Avrupa’da yaşayan Türklere nasıl bir öz güven verdiğini de biliyor.
Türkiye’nin ilk defa Erdoğan döneminde Avrupa’da yaşayan gurbetçilerle gerçekten ilgilendiğini, onlara yönelik politikalar geliştirdiğini, onların Avrupa’daki varlığını Türkiye’nin yumuşak gücü olarak kullanmayı hedeflediğini ve Erdoğan’ın bundan dolayı oralarda hiç sevilmediğini de görüyor.
Birçok ülkedeki diktatörlerle her türlü ortaklığa giren Almanya ve diğer Avrupa ülkelerinin derdinin diktatörlük olmadığını, halkının oylarıyla iktidara gelen Erdoğan’a yönelik öfkesinin nedenini de gayet iyi biliyor ve kendisinin onunla fotoğraf çektirmesini dahi yasaklamaya kadar uzanan “Avrupamerkezci” (eurocentrist) bencilliği reddediyor.
Mesut Özil, ırkçılığın yumuşak bir biçimi olan “Avrupamerkezci” bakışın nasıl hızlı bir şekilde saf ırkçılık şeklinde billurlaştığını ise bizzat yaşayarak acı bir şekilde tecrübe ediyor.
Bu yüzden de hepimizin desteğini hak ediyor.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.