Müslümanların haklarından biri de selam vermektir

A -
A +
Selâm vermek sünnet, almak ise farzdır. Selâm verirken, selâmın sünnet olduğunu düşünmeli ve o kimseye duâ etmeye niyet etmelidir! Alışkanlık hâlinde, şuûrsuzca selâm verilince, sevap olmaz. 
 
Dînimizde selâmın önemi büyüktür. Sevgili Peygamberimiz (aleyhis-salâtü ves-selâm) buyurmuşlardır ki:
“Müslümânın Müslümân üzerindeki altı hakkından biri de selâm vermektir.” [Müslim]
Diğer bazı hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:
“Bir yere girerken oradakilere selâm vermek borç olduğu gibi, çıkarken de selâm vermek borçtur.” [Beyhekî]
“İnsanlara güler yüzle selâm vermek sadakadır.” [Beyhekî]
“İnsanların en âcizi duâ etmeyen, en cimrisi de selâm vermeyendir.” [Taberânî]
"Selâm", emniyet, huzûr, selâmet, sağlık, barış, râhatlık, iyi netîce, kurtuluş gibi manalara gelir. Selâm vermek, bir kimseye yapılacak en güzel duâdır. Selâm, “Ben Müslümânım, benden sana zarar gelmez, selâmettesin” manasına, "selâmet üzere ol, Müslümân olarak öl" manalarına da gelir.
Selâm vermek sünnet, almak ise farzdır. Selâm verirken, selâmın sünnet olduğunu düşünmeli ve o kimseye duâ etmeye niyet etmelidir! Sünnet olduğu düşünülmeden, alışkanlık hâlinde, şuûrsuzca selâm verilince, sevap olmaz. 
“Selâmün aleyküm” diye selâm vermek câiz ise de “Es-selâmü aleyküm” demek daha iyidir.
“Selâmün aleyküm” denince, “Ve aleyküm selâm” demek farzdır. “Es-selâmü aleyküm” denince de, “Ve aleykümü's-selâm” denir. Her ikisinde de "ve" harfini söylemelidir! “Ve aleyküm...”deki "ve", “dahi” manasındadır. Yani, “Allah’ın selâmı bizim üzerimize olduğu gibi, sizin de üzerinize olsun” demektir. Sadece “Aleyküm selâm” ise, sanki “Selâm bize değil, size olsun” gibi uygunsuz bir manaya gelebilir.
Selâmı düzgün verip düzgün almak iyidir. “Ve” söylemeden de almak câiz ise de, “ve”li söylemelidir.
Verilen selâmı daha güzeli ile almak da farz değil ise de, çok sevaptır. Peygamber Efendimiz, “Selâmün aleyküm” diyen için, “On sevap kazandı” buyurdu. Başka biri, “Selâmün aleyküm ve rahmetullahi” dedi. “Yirmi sevap kazandı” buyurdu. Bir başkası da, “Selâmün aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtühü” dedi. Bu kimse için de, “Otuz sevap kazandı” buyurdu.
Bu sırada orada oturanlardan biri selâm vermeden çıkıp gitti. Resûlullah Efendimiz, “Arkadaşınız [selâmın fazîletini] ne tez unuttu?” buyurdu. Daha sonra, “Bir topluluğa gelince de, ayrılırken de selâm verin! Birinci selâm, ikincisinden daha mühim değildir” buyurdu. (Taberânî)
Selâmlaşırken eğilmek günâhtır. Hadîs-i şerîfte, “Karşılaştığınız zaman birbirinize eğilmeyin, kucaklaşmayın” buyuruldu. (Berîka)
Eshâb-ı kirâm, yolculuktan döndükleri zaman kucaklaşırlardı. Şu hâlde, uzun yoldan gelmiş veya uzun zamandır görülmeyen bir arkadaşla kucaklaşmak câiz olur.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.