Sevgili Peygamberimizin yüksekliği...

A -
A +
Seyyid Abdülhakîm Arvâsî hazretleri buyurdu ki: “İki cihân saâdetine kavuşmak, ancak ve yalnız dünya ve âhiretin efendisi olan Muhammed aleyhisselâma tâbi olmaya bağlıdır.”
 
Cenâb-ı Hak, gönderdiği “Peygamber”lerle, insanların dünyâda ve âhirette rahat etmeleri, huzur içerisinde, iyi bir şekilde yaşamaları için, emirlerini ve yasaklarını, yani ne yapmaları ve nelerden sakınmaları lâzım olduğunu açıklamıştır.
Son Peygamber Hazret-i Muhammed aleyhisselâmdan önceki bütün Peygamberler, belli zaman dilimlerine gönderilmişler, onların ahkâm-ı şer’iyyelerinin (dînlerinin) geçerlilik müddetleri belli zamanlarda bitmiş; ama getirdiği hükümler, kıyâmete kadar geçerli olan bir tek Sevgili Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâm kalmıştır. Resûlullah Efendimizin üstünlüklerini bildiren yüzlerce kitap yazılmıştır. Aslında, kâinâtın Efendisi, iki cihânın güneşi Muhammed aleyhisselâmı, lâyıkı vechile, doğru bir şekilde beşeriyete tanıtmak, biz Müslümanlar için bir insanlık, Müslümânlık ve vefâ borcudur.
En son hak dîn olan İslâmiyette emredilen îmân, ibâdet ve ahlâk esâslarıyla insanlar, mânen ve maddeten yükselmeye, üstünlük ve şeref sâhibi olmaya, dünyâ ve âhiret saâdetlerine kavuşmaya dâvet edilmişlerdir. Başta Peygamber Efendimiz, Hulefâ-i Râşidîn ve diğer Sahâbe-i kirâm olmak üzere, kurulan bütün İslâm devletleri, husûsen Selçuklular ve Osmanlılar, bunun için çok büyük gayretler sarf etmişlerdir.
“Saâdet-i Ebediyye”“Sonsuz, ebedî mutluluk, bahtiyârlık” demektir. Büyük âlim İmâm-ı Mâverdî (rahmetullahi aley) “Saâdet-i ebediyyeye kavuşmak için Müslümân olmak lâzımdır” derken, yine en büyük âlim ve velîlerden İmâm-ı Rabbânî (kuddise sirruh) “Cehennem'den kurtulmak ve saâdet-i ebediyyeye kavuşmak, Peygamberlere (aleyhimüsselâm) tâbi olmaya bağlıdır” buyurmuştur.
Dâru’l-fünûn müderrislerinden (eski İstanbul Üniversitesi profesör) Seyyid Abdülhakîm Arvâsî (rahmetullahi aleyh) de “İki cihân saâdetine kavuşmak, ancak ve yalnız dünya ve âhiretin efendisi olan Muhammed aleyhisselâma tâbi olmaya bağlıdır” demektedir.
"Onun şahsında, Allah'ı ve Âhiret gününü umanlar ve Allah'ı çokça hatırlayanlar için güzel edep ve ahlâk nümûneleri vardır " (Ahzâb, 21) âyet-i kerîmesi, onun “üsve-i hasene” [nümûne-i imtisâl=en güzel örnek] olduğunu ne güzel ifâde etmektedir?
İslâm âlimlerinin buyurdukları gibi, saâdetlerin başı; bir insanda bulunabilecek, görünür-görünmez bütün iyilikler, üstünlükler ve güzellikler kendisinde toplanmış bulunan, âlemlere rahmet olarak gönderilen, mahbûb-i Rabbil-âlemîn olan, dünyâ ve âhiretin Efendisi, insanların ve cinnîlerin Peygamberi Resûl-i Ekrem Muhammed aleyhisselâm’ı tanımak, sevmek, O’na îmân etmek, tâbi ve teslîm olmaktır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.