İmâm-ı Mâtürîdî ve Mâtürîdîlik hakkında -2-

A -
A +
Bin küsûr yıldan beri herkes bir mezhebe bağlı iken, maalesef şimdi bazı câhiller, herkesi başıboş, mezhepsiz yapmaya çalışıyorlar.
 
Şek ve şüphe yoktur ki, Ehl-i sünnet itikâdını ortaya koyan Resûlullah Efendimizdir. Eshâb-ı kirâm, îmân bilgilerini bu kaynaktan aldılar. Tâbiîn-i ızâm da bu bilgilerini, Eshâb-ı kirâmdan öğrendiler. Daha sonra gelenler ise, bunlardan öğrendiler. Böylece, Ehl-i sünnet bilgileri, bizlere nakil ve tevâtür yoluyla geldi. Bu bilgiler akıl ile bulunamaz. Akıl bunları değiştiremez. Akıl, bunları anlamaya yardımcı olur. Yani, bunları anlamak, doğruluklarını, kıymetlerini kavramak için akıl lâzımdır.
Amelde dört mezhebin İmâmları, bu mezhepte [Ehl-i sünnet ve’l-cemâat mezhebinde] idiler. Hadîs âlimlerinin hepsi de, Ehl-i sünnet itikâdında idiler. İmâm-ı Mâtürîdî ve İmâm-ı Eş’arî de Ehl-i sünnet mezhebinde idiler. Her iki İmâm da, hep bu mezhebi yaydılar. Sapıklara karşı ve eski Yunan felsefesinin bataklıklarına saplanmış olan maddecilere karşı, bu tek mezhebi savundular. Bu iki büyük Ehl-i sünnet âliminin zamanları aynı ise de, bulundukları yerler birbirinden ayrı ve karşılarındaki saldırganların düşünüş ve davranışları başka olduğundan, savunma metodları ve cevapları birbirinden biraz farklı olmuştur. Fakat bu hâl, mezheplerinin, yollarının ayrı olduğunu göstermez.
İmâm-ı A'zamdan beri 14 asırdır, bütün Müslümânlar, bilinen dört İmâmdan birini taklîd edegelmişlerdir. Bunlara itâat etmekte, mezheplerine uymakta icmâ hâsıl olmuştur. İcmâ’ya uymak ise vâcibdir. Bir âyet-i kerîme meâli şöyledir:
"Kim de doğru (hidâyet yolu), apaçık belli olduktan sonra, Peygambere muhâlefette bulunur ve müminlerin yolundan başka bir yola giderse (Resûle uymayıp müminlerin yolundan ayrılırsa), onu gittiği o yolda bırakır ve kendisini Cehenneme sokarız; o ne kötü bir yerdir." [Nisâ, 115]
Bu ümmetin en büyük âlimlerinden olan İmâm-ı Şâfiî hazretleri, "İcmâın delîl olduğunu gösteren bu âyet, müminlerin yolundan ayrılmayı harâm ettiği için, bu yola uymak vâcib olur" buyuruyor.
Bin küsûr yıldan beri herkes bir mezhebe bağlı iken, maalesef şimdi bazı câhiller, herkesi başıboş, mezhepsiz yapmaya çalışıyorlar.
İmâm-ı Karâfî (rahimehullah) buyurmuştur ki:
“Eshâb-ı kirâm zamanında herkes, herhangi bir Sahâbîye sorar ve öğrendiğiyle amel ederdi; delîl soran olmazdı. Şimdiyse, yeni îmân edenlerin, aynı mezhepteki âlimlerden, delîl aramadan sorup öğrenerek amel etmeleri; aynı mezhepte olan âlimleri bulamazlarsa, her âlimden [diğer üç mezhepte olan âlimlerden] sormaları, sonra bir mezhebi öğrenip, bu mezhebi taklit etmeleri gerektiğini âlimler söz birliğiyle bildirmişlerdir. Yani bunda icmâ hâsıl olmuştur.” (Abdülvehhâb-ı Şa’rânî, el-Mîzânü’l-kübrâ)
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.