Tecdîd nedir, müceddid kimdir -1-

A -
A +
Resulullah Efendimiz bir hadîs-i şerîfte buyurdu ki: "Her yüz senede bir müceddid zâhir olur (ortaya çıkar). Ümmetimin işlerini yeniler."
 
"Tecdîd" kelimesi, sözlük manası itibâriyle "Yenileme, tâzeleme" demektir. "Müceddid" de, "Yenileyici, kuvvetlendirici; İslâm dînini kuvvetlendiren, bidatleri yani İslâm dînine sokulmak istenen hurâfeleri, yapılmak istenen reformları söküp atan ve sünnetleri ortaya çıkaran âlim" demektir. Nitekim Resûlullah Efendimiz,  bir hadîs-i şerîfinde "Her yüz senede bir müceddid zâhir olur (ortaya çıkar). Ümmetimin işlerini yeniler" buyurmuştur. (Ebû Dâvûd)
İmâm-ı Rabbânî Ahmed Fârûkî Serhendî (kuddise sirruh) buyurmuştur ki:
"Bu ümmet, ümmetlerin en iyisi olduğu ve bu ümmetin Peygamberi, Peygamberlerin sonuncusu olduğu için, bunların âlimlerine, İsrâîloğullarının Peygamberlerinin mertebesi verilmiştir. Peygamberlerin vazîfeleri, bu âlimlere yaptırılmaktadır. Bunun için, her yüz sene başında, bu ümmetin âlimleri arasından bir müceddid seçerler. Hele bin sene geçince, geçmiş ümmetlerde bir 'Ülü'l-azm Peygamber' [veya 'Resûl'] gönderdikleri ve onun işini bir 'Nebî'ye (her yüz senede bir gönderilen Peygambere) bırakmadıkları gibi, bu ümmette de, tâm bilgili bir âlim seçilir. Bu zât, geçmiş ümmetlerdeki Ülü'l-azm Peygamberlerin işini yapar."
"Müceddid-i Elf-i Sânî" terimi "Hicrî ikinci bin yılının yenileyicisi" mânâsına İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin lakabıdır.
Şâh-ı Dehlevî (rahmetullahi aleyh) buyurmuştur ki:
"İmâm-ı Rabbânî müceddid-i elf-i sânî, derin bir âlim, büyük bir velî idi. Müctehid bir zât yâni Kur'ân-ı kerîm ve hadîs-i şerîflerden hüküm çıkaran bir âlim idi. İslâm âlimlerinin göz bebeğidir. Âlimlerin önderi, velîlerin baş tâcı idi. Resûlullah Efendimizin güzel ahlâkını açıklayan bir deryâdır. İmâm-ı Rabbânî'yi sevenler, mümin ve müttekî olanlar yani Allahü teâlâdan korkup, harâmlardan kaçanlardır. Sevmeyenler münâfıklar yani içi dışı başka, iki yüzlü olanlardır. İslâm memleketleri, Hazret-i Müceddid'in feyiz ve nûrları ile doldu. İnsanda bulunacak her üstünlüğü, Allahü teâlâ İmâm-ı Rabbânî müceddid-i elf-i sânî hazretlerine vermiştir. Vermediği yalnız Peygamberlik makâmı kalmıştır."
Silsile-i aliyye büyüklerinden Seyyid Abdullah-ı Dehlevî (kuddise sirruh) buyurmuştur ki: "Sultanlar içinde Ömer bin Abdülazîz, din bilgilerinde İmâm-ı Şâfiî, tasavvufta (bir Müslümanın İslâm ahlâkı ile ahlâklanması için lâzım olan bilgileri ve yolları öğreten ilimde) Ma'rûf-i Kerhî, esrâr (sırlar, gizli bilgiler) konusunda İmâm Muhammed Gazâlî, feyiz vermekte ve kerâmetler göstermekte Abdülkâdir-i Geylânî, hadîs ilminde Celâlüddîn-i Süyûtî, tarîkat, hakîkat ve akâid yani îmânla ilgili bilgilerin inceliklerini açıklamakta ve kalplere akıtmakta İmâm-ı Rabbânîmüceddid idiler..."
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.