Kul haklarıyla ilgili iki mühim hadîs-i şerîf

A -
A +

"Bir kimse, Peygamberlerin yaptıkları ibâdetleri yapsa, fakat, üzerinde başkasının bir kuruş hakkı bulunsa, bu bir kuruşu ödemedikçe, Cennet’e giremez."

 
Hemen makâlemizin başında ifâde edelim, Sevgili Peygamberimiz buyurdu ki:
“Üzerinde kul hakkı olan, ölmeden önce ödeyip helâlleşsin! Çünkü âhirette altının, malın değeri olmaz. O gün, hak ödeninceye kadar, kendi sevaplarından alınır, sevapları olmazsa, hak sâhibinin günâhları buna yüklenir.” [Buhârî]
Yine Sevgili Peygamberimiz buyurmuştur ki:
“Müflis, şu kimsedir ki, kıyâmette, amel defterinde pek çok namaz, oruç ve zekât sevâbı bulunur. Fakat, bazılarına çeşitli yönlerden zararı dokunmuştur. [Meselâ kimini dövmüştür, kimine sövmüştür, kimini gıybet etmiştir, kimine iftirâ atmıştır.] Sevapları, bu hak sâhiplerine verilir. Hak sâhiplerinin hakları ödenmeden önce, bu kişinin sevapları biterse, onların günâhları, bunun üzerine yükletilip Cehennem’e atılır.” [Müslim]
Allahü teâlâ, insanların/kullarının îmân etmelerini, ibâdet yapmalarını, güzel ahlâka sâhip olmalarını, kendi aralarında kardeşçe yaşamalarını istemiş ve bunları emretmiştir. İnanan insanların da kardeş olduklarını Hucurât Sûresinde ilan etmiştir.
İslâmiyet, âdetâ bir haklar manzûmesidir. Haklar, önce ana hatlarıyla “Hukûkullah=Allah’ın hakları” ve “Hukûku’l-ıbâd=Kulların hakları” diye iki kısma ayrılır.
Kul hakları çok çeşitlidir: Ana-baba hakları-evlâd hakları, hoca hakları-talebe hakları, eşlerin karşılıklı hakları (karı-koca hakları), komşu hakları, umûmî olarak Müslümanların hakları, gayr-i müslimlerin hakları, hayvân hakları, gibi...
"Kul haklarını, Allahü teâlânın haklarından önce ödemek gerekir. Kul hakkı olan günâhların affı güç ve azapları daha şiddetlidir. Başkasının hakkını yiyen, hak sâhipleri ile helâlleşmedikçe affa uğramaz. Yani üzerinde kul veya hayvân hakkı bulunanı Allahü teâlâ affetmez ve bunlar Cehennem’e girip, cezâlarını çekeceklerdir. Onun için herkese karşı iyi davranmalıyız." [Abdülganî Nablusî, el-Hadîkatü'n-Nediyye]
"Bir kimseden haksız olarak alınan bir kuruşu, sâhibine geri vermek, yüzlerce lira sadakadan kat kat daha sevaptır. Bir kimse, Peygamberlerin yaptıkları ibâdetleri yapsa, fakat, üzerinde başkasının bir kuruş hakkı bulunsa, bu bir kuruşu ödemedikçe, Cennet’e giremez." [İmâm-ı Rabbânî, Mektûbât-ı Rabbâniyye c. 2, m. 66, 87]
"Üzerinde kul hakkı olanın, buna tevbe için, kul hakkını hemen ödemesi, onunla helâlleşmesi, ona iyilik ve duâ etmesi de gerekir. Mal sâhibi, hakkı olan ölmüş ise, ona duâ, istiğfâr edip vârislerine verip ödemeli, bunlara iyilik yapmalıdır. Çocukları, vârisleri bilinmiyorsa, o miktar parayı fakîrlere sadaka verip, sevâbını hak sâhibine bağışlamalıdır." [Seyyid Abdülhakîm Efendi, Sefer-i Âhıret Risâlesi]
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.